Frezya güzel ve farklı kurguya sahip bir kitap, Hacer yetiştirme yurdunda tecavüze uğramış ve ardından başka adamlara satılmış bir kadın, sonrasında birazda olsa kendini bu hayattan soyutlamayı başarmış, biraz diyorum zira artık bir pavyonda şarkıcılık yapıyor,hiç kimse ona dokunmaya cesaret edemiyor,bir yerden sonra kendi hayatının kurallarını kendisi koymuş,tabi bunda dik duruşu,güçlü oluşu ve kendisini daha fazla ezdirmemek için herkesle çatışmayı göze almış olması güçlü bir etken.. Gelelim erkek karakter Timur efendiye, ben bu adamı tam olarak çözemedim, güçlü bir adam, tüm şehir önünde boyun eğiyor desek yerinde olur, mafyamıdır değilmidir belli değil, zira bir konuşmada olmadıkları gibi bir kaç cümle geçiyor, aslında tanınmış bir iş adamı otelleri ve tatil köyü projeleri falan bulunuyor, yaşadığı evde sadece kendisinin girebildiği bir serası var, orada frezya'lar dahil bir sürü çiçek yetiştiriyor hepsinin ayrı bir anlamı var onun için, evinde yaşayan ve aile dediği insanlar, Hikmet Teyze adında yaşlı bir kadın,kardeşten öte gördüğü ve sağ kolu durumunda olan Falaz adında genç bir adam ve Beste adında öz olmasa da kız kardeş konumunda buluna bir kızımız.. Timur'un Hacer'i hayatına dahil etmesindeki en büyük etken onun kimsesiz ve çok güzel bir kadın olması ve dolayısıyla içinde bulunduğu konum, onu düşmanına karşı kulanacak,aslında hesapta düşmanının yatağına sokacak ve karşılığında öğrenmesi gereken çok önemli bilgileri alacak,ama sonrasında ona aşık olmasıyla evdeki hesap çarşıya uymuyor... Hacer'in neden o evde bulunduğu gerçeğini öğrendikten sonra bile adama karşı tereyağı gibi erimesi beni sinirlendirdi,adam senin ne olduğunu bile bile hayatına soktu ama ilk başlarda her hakaretiyle yerini hatırlatmayı da ihmal etmedi, ve sen onca hakarete ilk başta yediğin dayağa ve başka bir adamın yatağına sokma planlarına rağmen Timur karşısında eriyip bittin, gücü gözünü kamaştırdı,oysa ben kendisi ile ilgili planları öğrendiği andan itibaren karşımda daha dişli bir kadın beklerdim sonuçta bu hayatta kaybedecek bir şeyin yok bari daha bir sert olsaydın burnundan getirseydin :) Timur kaba saba bir adam,kendi kuralları ve çiğnenmemesi gereken kanunları var, ayrıca kitapta argo yani küfürlü konuşmalar mevcut, fakat gelin görün ki hikayenin bir yarısından sonra bildiğimiz odun Timur birden aşk böceğine döndü, kızın geçmişinde ona acılar yaşatanlardan intikam almaya başladı,duygusal, romantik ve sürekli benimsin, bana aitsin diyen sahiplenici bir adama evrimleşti :) Frezya yazarın okuduğum üçüncü kitabıydı, kalemini çok seviyorum keza bu kitabı da çok güzel akıcı bir şekilde okunuyor,ama dürüst olmam gerekirse karakterlere pek ısınamadım, yani diğer kitapların karakterlerine bayılmıştım :) birde kitapta eksik olan kısımlar vardı mesela Timur'un hayatıyla ilgili çok fazla detay verilmemiş bir iş adamı ve ülkenin doğu sınırında bir takım işlere bulaşmış ama hepsi o kadar ayrıca Beste ve Falaz'ın büyük bombası da yarım kaldı :) http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2016/03/frezya-yorum.html#more
Hızlı Kız,gerçek bir hayat hikayesini anlatıyor, başarılı bir koşucu olan ve ünü olimpiyatlara kadar uzanan bir kadın Suzy Favor Hamilton,ileride hayatını değiştirecek olan olaysa genetik bir hastalık, Bipolar bozukluk yani çift kutuplu rahatsızlık... Suzy,Winsconsin'de büyümüş,babasının asker olması nedeniyle ailede disiplin önemli, Suzy dört kardeşin en küçüğü,abisi Dan'in önemli bir hastalığı var, yukarıda bahsettiğim hastalık,zaten ileri ki yıllarda bu hastalık yüzünden abisi Dan intihar ediyor ... Suzy, her geçen zaman spor hayatında daha da başarılı oluyor,bir süre sonra sürekli birinci olmak gibi bir saplantısı ortaya çıkıyor gerçi bu her konuda böyle, birinci olmak ve tüm ilgiyi üzerinde toplamak onun için öncelikli hale geliyor... Eşi Mark'la kolejde tanışıyor ilişkileri boyunca Suzy nin tuhaf hareketleri ilişkide gelgitlere neden olsa da onunla evleniyor ve asıl olaylar yirminci evlilik yıl dönümlerinde baş gösteriyor ... Eşiyle birlikte yıldönümlerini kutlamak için Las Vegas'a gidiyorlar,Suzy o zamanlar kırklı yaşlarda, monoton hayatlarına biraz renk katmak için eşiyle anlaşıp eskort bir kadınla birlikte oluyorlar, oldukça marjinal bir çift var karşımızda ve bu daha başlangıç.. Suzy'nin hastalığının belirtileri arasında aşırı sex ihtiyacıda var, Vegas'ta yaşananlar Suzy'e başka bir hayatın kapılarını açıyor ve sonrasında bu işi yapmaya karar veriyor,emlakçı Suzy o geceden sonra oluyor sana eskort Kelly,eşi Mark'ın da iznini alarak bu işe başlıyor, eşi "artık eş demeye bin şahit ister" tek istediği Suzy'nin mutlu olması hastalığının farkında ve aklı sıra onu özgür bırakarak her şeyin daha iyi olacağını düşünüyor.. Suzy hayatı boyunca işinde yani koşuda bir numara olmuş bir kadın ve bu birincilik sevdasını eskortluk işine de taşımaya karar veriyor en iyisi olmak için elinden geleni yapıyor,ve yaptığı işten oldukça zevk alıyor,kısa zamanda müşteriler arasında tanınmaya başlıyor,en gözde ve zengin müşteriler tarafından aranan bir isim haline geliyor,"bu konudaki gayreti gözlerimi yaşarttı desem yeridir" :)) Fakat bir zaman sonra tüm gerçekler ortaya çıkıyor ve aileler başta olmak üzere insanlar onun gerçek kimliğini öğrenmeye başlıyor Bence Suzy hastalığının arkasına sığınan bir kadın, sex ihtiyacını ve fantezilerini uçlarda yaşamak için eşini ve çocuğunu umursamayan "gerçi o eşi umursasa ne olur umursamasa ne olur" kendine uydurma ikinci bir karakter yaratan biri, yani her bipolar hastası eskort olursa vay dünyanın haline, sonuçta ilaçlarını düzgün kullanan yetişkin hastalarda bu semptomlar tedavi altına alınabiliyor, her bipolar kendini eskort servisinde bulmuyor :) http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2016/03/hizli-kiz-yorum.html#more
Kitap, beklentilerimin biraz altında çıktı diyebilirim , son yüz sayfaya kadar ağır ilerledi, okul ve ev arasında gidip gelen, biri dünyalı diğeri dünya dışı öğrenci bir çiftin günlük rutinlerini okudum, birbirlerini tanımaları, yakınlaşmaları,aşık olmaları, yani sizi aşırı merakta bırakıp heyecanlandıracak bir olay örgüsü yoktu, ama kızın okulda herkese karşı Aelyx'yi savunmasını sevdim, kendi ırkına karşı çocuğu ezdirmedi :) Aelyx bir L'eihrli, yakışıklı, akıllı ve karizmatik bir genç, bu gezegenin sakinleri kısa bir zaman önce Dünya'lılar ile iletişime geçerek belirli teknolojik konularda karşılıklı yardımlaşma örneği sergilemişler, bunların başında, kanser hastalığına çare bulmak var, mesela Cara yani dünyalı güzel öğrenci kızımız, annesinin hastalığının iyileşmesini bu varlıkların teknolojilerine borçlu, sonrasında öğrenci değişim programı girmiş devreye, onlardan bazıları dünya'da eğitim alırken bizlerden bir kaç öğrencide onların gezegeninde eğitim almayagitmiş, ama işin gerçeği L'eihr'lilerin akıllarında farklı bir plan var.. L'eihr halkı eskiden tıpkı bizim gibi, dengesiz, açgözlü, yıkıcı, bencil varlıklarmış...valla kitapta öyle yazıyor halbuki pamuk gibiyizdir : )) şartlar böyle olunca Yazgı olaylarını kontrolünü ele almış ve klonlama yöntemiyle çoğalmaya başlamışlar yani seçici üreme programı, sadece zeki ve duygusal anlamda olanların çoğalmasına izin verilmiş, ama zamanla bir çok duygu yok olmuş, sevgi, aşk, dokunmak hissetmek gibi .. işte dünya'lılar burada devreye giriyor, bu varlıklar L'eihr halkı ile Dünya halkının çiftleşmesini istiyorlar, yani dünya'lı ve uzaylı'lardan oluşan bir melez kolonisi oluşturmak, kaybettikleri duyguları bu şekilde geri kazanmayı amaçlıyorlar.. Zamanla okulda ve sivil halk arasında L'eihr'lilere karşı ayaklanma başlıyor, sonrasında bu ayaklanma bir L'eihr'li öğrencinin hayatını kaybetmesiyle şiddetleniyor, Aelyx' nin hayatı tehlikede olduğu için gezegenine dönmek zorunda kalıyor ama yanında Cara ile birlikte zira kız tüm Dünya'ya karşı Aelyx'nin yanında yer alıyor, ama Aelyx'nin dünya'lıların geleceği ile ilgili kızdan sakladığı önemli bir gerçek var... Kitap her ne kadar yavaş ilerlese de güzeldi, bu türü sevenler beğenecektir :) http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2015/11/yabanci-yorum.html#more
Serinin ikinci kitabı ilkine göre hareketlilik açısından bir tık daha yukarıdaydı : ) ilk kitabın finalinde, Cara L'eihr gezegeninde kalırken Aelyx Dünya'ya dönüp, yaptığı hatayı düzeltmesi açısından Yazgı'nın ittifak müzakerelerine devam etmek zorunda bırakılır.. Cara'nın gezegendeki hayatı hiçte kolay geçmeyecek gibi görünüyor, gezegende Aelyx'in l'ihan nı, yani eşi olarak bulunacak, ama halkın pekte cana yakın olduğunu söyleyemeyeceğim, zira sevgi duyguları gerçekten körelmiş, çoğu klonlanmış yada yapay rahimde doğmuş varlıklar, gezegende her şey bir nizam içerisinde geçiyor tıpkı askeriye gibi, deri altına yerleştirdikleri bir çiple yaptıkları her şey kayıt altında, hepsinin tüm gün katılmak zorunda olduğu dersler yada uygulamalar mevcut, yalnız kardeşi Troy gezegene daha öncden gittiği için Cara yine de şanslı.. ben pek sevemedim bu gezegeni ... Diğer yanda Aelyx dünya'da çok zor günler geçiriyor, L'eihr'lileri istemeyen dünyalı sayısı iyice artıyor,iki gezegen arasında bir ittifak istemiyorlar,bu nedenle Aelyx' e düzenlenen suikstlerin ardı arkası kesilmiyor, bu suikast lerin birinde David adlı bir asker hayatını kurtardığında, Aelyx ve Syrine'in koruması olarak atanıyor.. en büyük hayal kırıklığını David' de yaşadım resmen, ayrıca yazar Syrine karakterine iki kitapta da bayağı acımasız davranmış kızı her ne kadar sevmesem de üzüldüm .. Aelyx ve Cara arasındaki özlem her geçen gün artıyor ikiside üstlerine düşen görevi yapmak zorundalar , ellerinde bulunan küçük küreyle görüntülü olarak iletişim kurabiliyorlar ama zaman pek yeterli olmuyor, ikilinin bir araya gelmeleri için bir süre geçmesi gerek, bu arada Cara, Aelyx'in l'ihanı yani eşi olarak ittifak sonucunda gezegende Koloni olan yeni yerleşim yerinde yaşayacak ,ama öncesinde onlardan biri olduğunu kanıtlamak için Sh'ovah törenine katılıyor Yazgı'nın ve diğerlerinin karşısında çıplak bir şekilde duracak ve onların üzerine çamur sürmelerini bekleyecek... tuhaf bir çamurla sıvanma töreni :) Bu arada önemli bir gelişmede L'eihr' lilerin içlerindeki gizli bir düşman, hem gezegenin hem dünya'nın hemde Aelyx ve Cara'nın hayatını tehlikeye atıyor özellikle Jaxen' denen kıl kuyruğa dikkat :) http://gulunkitapligi.blogspot.com/2015/11/isgalci-yorum.html?spref=fb
Bir aşkın gücü çekilen acının büyüklüğüyle sınanırmış ve bir adam ne kadar güçlü severse ateşe her daim daha yakın olurmuş,bu kitapta bir adamın kendi ateşinde nasıl yandığını okuyoruz :( Aşkın,tutkunun,öfkenin ve kıskançlığın çok yoğun yaşandığı güzel bir kitaptı,insan bu kadar çok sevince hata yapması kaçınılmaz oluyor sanırım, sevdiğinin sadece sana ait olması duygusunu bazen abartabiliyor ön yargılarımıza yenik düşebiliyoruz, tıpkı Demir'in Burcu'ya yaptığı ve her şeyi mahvetmenin kıyısına getirdiği gibi .. Demir, Burcu'yu ilk kez Cannes'da iş adamlarının katıldığı bir davette görüyor, üzerindeki kırmızı elbisesi, mavi gözleri ve her güldüğünde beliren gamzelerinin derinliğinde kayboluyor,ama kızın kim olduğu hakkında en ufak bir fikri yok,tanışmaya fırsatları da olmuyor,fakat ülkesine döndüğünde bile aklı hala kızda kalıyor .... Ve bir süre sonra Paris'e bir iş seyahatine gittiğinde bu gamzeli güzelle tekrar karşılaşıyor bir mucize gibi :) Paris'te aşkın şehrinde tanıştıkları andan itibaren birbirleri için yaratılmış bir çift var karşımızda,tutkuları ve aşkları çok güçlü, aralarındaki ilişki de her şey çok çabuk gibi gelişiyor gibi geliyor insana ama onların ki tamamen ruh uyumu :) Burcu ailesiyle yaşadığı bir takım sorunlar yüzünden istanbul'dan kaçarcasına uzaklaşmış ve kız arkadaşı Denise' le birlikte Paris'te yaşamaya başlamış,aslında baskıcı bir ailesi var yani abileri bildiğiniz odun erkeği ama kardeşlerine güvenleri tam olduğu ve yaşadığı talihsiz olayı atlatabilmesi için seslerini çıkarmamışlar. Demir, başarılı ve karizmatik bir iş adamı,sert karakterli,abartı derecesinde kıskanç ve çok fazla sahiplenici, masaya servis yapan garsonu bile dövecek o derece yani :) aslında Burcu'nun abisi Murat'la eskiden bir dostlukları olmuş aileler birbirini tanıyor diyebiliriz iş ilişkilerinden dolayı ama Demir kızın kim olduğunu bilmiyor.. Paris' te başlayan aşk aynı hızla istanbul'a taşınıyor,daha güçlü ve kopmaz bir bağla,fakat kim demiş kusursuz aşk vardır diye,onların aşkının kusuru da Burcu'nun eski nişanlısı Çağlar, adam kötülüğün beden bulmuş hali, aslında bilindik bir nişanlılık değil onlarınki, ailenin tamamen yanlış anlaması sonucu nişanlamışlar kızı, fakat işin içinde şantaj ve tehdit de var... Bence ilişkilerindeki en büyük yanlış, Burcu'nun bazı konularda Demir'e karşı açık davranmamasıydı ve bunu en son yaptığında hayatlarında her şey değişti,sakladığı bir olayı Demir öğrendiğinde,hayatlarındaki en güzel günü bir kabusa çevirdi, adam adeta çıldırdı ve hayatı boyunca unutamayacağı o hatayı yaptı... Başlarda çok kızdım Demir'e ama zamanla affediyorsunuz, fakat Burcu bu affetme sürecini çok uzattı, o kadar belirsiz davrandı ki, beni bile çıldırttı :) Kitabın içeriğinde bolca yetişkin sahneleri vardı ama hiç rahatsız olmadım, yazar,aşkı,tutkuyu,öfkeyi,cinselliği yani bir kitapta olması gereken ne varsa hepsini çok güzel yansıtmış, ayrıca Demir'in Burcu'ya küçüğüm demesini çok sevdim :) Serinin diğer kitaplarını sabırsızlıkla bekliyorum :)) http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2016/01/ask-her-seyi-affeder-mi-yorum.html#more