Farklı bir konusu olduğu için merak ettiğim kitaplardan birisiydi, ilk yarısında fazlaca kadın diyaloğuna maruz kalmama rağmen kalan yarısında zevkle okuduğum bir kitap oldu, tabi fazla tesadüfi olaylarda yok değil :) Hüma kimsesiz bir kız, babası onu ve annesini başka kadınlar için terk etmiş, zaten rezil evlere şenlik bir adam, annesi ise yaşadığı psikolojiye dayanamayıp intiharı seçen zayıf bir kadın, Hüma kimsesizler yurdunda büyümüş, böyle bir geçmişe sahip olunca iyi adamların varlığına, mutlu bir aile tablosunun imkansızlığına kendisini iyice inandırmış.. Fakat Hüma kendisini iyi yetiştirmiş, avukat olma yolunda hızla ilerliyor, çok sevdiği Esra adında bir kız arkadaşı var üniversiteye giderken tanışmışlar, kız bol çeneli bir çatlak, hele birde annesi varki besmeleyle yaklaşmak lazım :) ama iyi insanlar ve Hüma'yı ailenin bir parçası olarak kabul etmişler Hüma kızımız evlenmeyi asla düşünmüyor, ama diğer yandan da bir bebek sahibi olmak için çıldırıyor, bu durumda geriye tek bir seçeneği kalıyor, sperm bankası, aslında bu kısım bana biraz tuhaf geldi yani daha okulu yeni bitirdin, avukat oldun ama mesleğine başlamadın ve hemen hamile kalma derdine düştün, hele bir hayatını kursaydın da öyle bebek yapsaydın :)) Asıl olaylar, Sperm bankasında bir karışıklığın yaşanması ile başlıyor, gönüllü donör olmayan, sadece geçirdiği bir hastalık için spermlerini dondurmak üzere bankaya gönderen Kartal'ın , asıl dönörle karışması sonucu, Hüma bu baş belası adamın bebeğine hamile kalıyor, tabi onca şahsın içinde bu kişinin bir türk olmasıda ayrı enteresan :)) Kartal bir iş adamı bir ablası ve dünya tatlısı bir yeğeni var, sürekli emir veren , her daim kaşları çatık duran homur homur dolaşan tiplerden, kafadan rahatsız bir kız arkadaşı var :) yanında çok güvendiği Berat ve Aslan adında iki yakın adamı da aileye dahil :) Kartal hiç beklemediği bu bebeğin varlığını öğreniyor ve akabinde kıza hayatı zehir etmeye başlıyor, sürekli bir tehdit bir şantaj , ya bebeği bana verirsin yada mahkemeye gider gebeliği sonlandırırım, çoğu yerde adamın ümüğünü sıkmak geldi içimden, ama zamanla Kartal'ın yumuşak kalbini görmeye başlayınca öldürmekten vazgeçtim :)) Zamanla Kartal ve Hüma arasında yaşananlar onları birbirlerine yakınlaştırıyor, yalnız kız bana fazla inatçı geldi çoğu zaman Kartal'ı sevdim Hüma'ya sinir oldum, her şeyi çok abartıyor,kendini assollist sana tiplerden, bir afra bir tafra, bulmuşsun Kartal gibi bir adamı belanımı istiyorsun :)) Kitaptaki fazla tesadüfi yerleri görmezden gelirsek eğlenceli güzel bir kitaptı , ayrıca İkinci kitabı okumak farz oldu zira ailenin diğer üyeleri arasında başlayan yakınlaşmalar ikinci kitaba kaldı :)) http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2016/04/bir-bebek-daha-yorum.html#more
Kitap tam bir hayal kırıklığı oldu , bir avuç hikaye ancak bu kadar karman çorman edilip gereksiz detaylara boğdurulabilirdi,karakterler felaket kurgu zaten sıfır nasıl ödül almış anlamadım şahsen :).....1987 yılında bulunan bir kadın cesedinin sırrı tam 17 yıl sonra çözüme kavuşuyor, millet oturmuş oturmuş 17 yıl sonra aklına gelmiş sanırım :).... Kasaba şerifinin iki oğlu ile birlikte ölü bir kadın cesedini bulması sonrasında olaya dolaylı olarak karışan başka bir çocuk derken, ailelerin nedenini anlamadığımız bir şekilde olayın üstüne örtmesi ve çocuklardan birini başka bir şehre gönderip diğerlerinede susmalarını öğütlemesi karşılığında herkes sus pus olmuş, zamanla ölen kız Bakire diye anılmaya başlanmış, kasabalılar aralarında yardım toplamış tanımadıkları bu kız için, bir mezar yaptırmışlar, aradan zaman geçince kıza şifacı gibi bir misyon yüklenmiş hastalıkları iyileştiren ,dilekleri kabul eden tarzında , zamanla kız halk arasında efsane haline gelmiş anlayacağınız :) Cinayete arkadaşları ve onların aileleleri ile birlikte dolaylı olarak karışan daha doğrusu görmemesi gereken şeylere şahit olan, ve onaltı yaşındayken ailesi tarafından kasabadan zorla gönderilen Mitch 17 yıl sonra kasabaya ölen annesinin mezarını ziyaret etmek için dönüyor, kasabadan uzaklaştırıldığında bir kız arkadaşı vardı adı Abby, onunla yeniden karşılaşıyor, kıza giderken hiç bir şey söylemediği için açıklaması gereken şeyler var. Mitch güya kitabın erkek karakteri kendisini 1987 yılına geri dönüşlerden tanıyoruz ama günümüzdeki Mitch'le kitabın 200. sayfalarda tanışıyoruz ondan sonra da zaten varla yok arası bir karakter, gereksiz detaylardan adamı tanımaya sıra gelmedi......Karmaşık aile bağlarının olduğu karakterlerinin insanda hiç iz bırakmadığı gerilim namına zerre bir şey hissedilmeyen bir kitaptı maalesef :( http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2016/04/bakire-yorum.html#more
Aşkın Ritmi " Stage Dive"sersinin ikinci kitabı ve bayıldım bu kitaba seriye ikinci kitaptan başladım çünkü elimde sadece bu vardı :) Grubun bateristi Mal Ericson oldukça renkli ve çok tatlı bir karakter, genelde ne söylemeye çalıştığını anlamakta zorlanıyorsunuz, şakamı yapıyor yoksa gerçek mi diye :) çoğu zaman ya iki kez dinlemek zorunda kalıyorsunuz ya da boş vermek :) Mal duygularını uçlarda yaşayan biri, acılarını dile getirmek ve yardım almak yerine, kendisini hiperaktif bir karaktere, herşeyi alaya alan bir oğlan çocuğuna dönüştürüyor, girdiği kriz durumlarında baterisinin arkasına saklanıyor ve tüm öfkesini onu çalarak kusuyor, o anlarda canının nasıl yandığını görmemek imkansız.... Anne onun merhemiydi desem yeridir, çok tatlı bir kız, zor bir hayatı olmuş sorunlu bir ailesi var ve iyi niyetinden başına gelmeyen kalmamış, ama ona her zaman destek olan bir kız kardeşi var , Anne bir kitapçıda çalışıyor patronuna duygusal anlamda bir şeyler hissediyor ama platonik olarak, ve bir gün ev arkadaşı tarafından dolandırılıyor, kız eşyalarıyla birlikte ortadan kayboluyor, Anne bunu atlatmaya çalışırken komşusu Lauren sayesinde zoraki de olsa bir diğer komşusu Evelyn'in verdiği partiye katılıyor, maksat biraz kafa dağıtmak ve aynı zamanda en sevdiği grubun en sevdiği elemanı Mal Ericson'ı yakından görmek :) Evelyn ilk kitabın kadın karakteri ve grubun diğer elemanı David ile evli ve bu da tüm grubun o partide olduğu anlamına geliyor :) Partide olaylar çok garip ve hızlı bir şekilde gelişiyor, Mal ve Anne'nin kısa bir sohbeti oluyor ve Mal kızın başına gelenleri öğreniyor ve birden ona kız arkadaşı olmasını teklif ediyor, aslında sahte kız arkadaşı olmasını, bunun nedeni Mal'ın kötü görünen imajını düzeltmek, karşılığında Anne'ye borçlarını ödemesinden yardımcı olacak, Aslında Mal'ın bunu istemesinin bir diğer nedeni de kendi ailesiyle ilgili özel bir durum ama bu kısmı kıza söylemiyor. Aralarındaki anlaşma bir süre sonra gerçeğe dönüşmeye başlıyor ve ortaya harika bir kitap çıkıyor, Anne karakterini sevdim , Mal'ın en zor anlarında hep yanındaydı, her anlamda varlığını hissettirdi, onu her şeyden hatta Mal'ın kendisinden bile koruyacağına söz vermişti ve öylede yaptı :) http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2016/04/askin-ritmi-yorum.html#more
Kitap tam bir çeviri faciasıydı ,Aspendos çevirememe olayında çığır açmış durumda, her kitabında var bu problem ama bu kitapta nirvanaya ulaşmışlar, Kitaba gelirsek, Birbirlerini çocukluklarından tanıyan Jared ve Tate yan yana evlerde oturuyor ve aynı liseye gidiyorlar,eskiden çok iyi anlaşan çiftimiz günün her saatini neredeyse birlikte geçiriyormuş o zamanlar çocuklar tabi ama aralarında çok güçlü bir bağ var, fakat ne oluyorsa bizim kumru çiftimize nazar değiyor ve bir anda Jared'ın nedensiz bir şekilde araya mesafe koymasıyla birbirlerinden uzaklaşıyorlar, Jared kıza çok kötü davranıyor,okulda yaptığı aptalca şakaların yanı sıra, kız hakkında sürekli kötü dedikodular yayarak insanların onunla alay edip eğlenmesine neden oluyor ve özellikle erkeklerin ondan uzak durması için elinden geleni yapıyor, tabi bu arada Jared in okuldaki ünü görülmeye değer, kızlar peşinden koşuyor, erkekler korkudan yoluna çıkmaya cesaret edemiyor yani bayağı popüler biri : ) Tate tüm bunlardan sonra biraz nefes almak için babasıyla birlikte bir yıllığına Fransa'ya gidiyor, kitapta zaten kızın geri dönüşüyle başlıyor.. Tate geri döndüğünde eskisine göre daha kararlı ve daha sivri dilli biri oluyor artık Jared'in üzerinde kurduğu baskıya dur diyecek ve bir yandan da ona yaptıklarının arkasındaki gerçeği öğrenmeye çalışacak, Tate'in yakın bir kız arkadaşı var adı K.C , Tate karakteri ne kadar gereksizse kız arkadaşı da bir o kadar gereksiz :) Kitabın büyük kısmı oldukça sıkıcı, karakterlere ısınamadım , son sayfalara doğru olaylar biraz hareketleniyor, başlarına gelen kötü ve rezil bir durum yaşanıyor, Jared ile ilgili gerçekler ortaya çıkıyor, fakat açığa çıkan gerçekler, çok saçma ve çocukça geldi bana,koca kitabı bunu öğrenmek için mi okuduk diyor insan, yani tamam az biraz hak verdim, yaşadığı inanılmaz kötü tecrübeler var insanın içini acıtan, ama bunlar için kızı cezalandırması kendinden uzak tutması gerçekten saçmaydı hadi o zamanlar çocuktun ve çocukça düşündün ama sonrasında niye devam ettin işte ona akıl sır ermiyor :) Goodreads'de 4 kitaplık bir seri olarak görünüyor, ilk iki kitap Jared ve Tate'in, ikinci kitapta olayları Jared'in ağzından okuyacağız , diğer kitaplar yan karakterlere ayrılmış http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2016/03/sen-gittiginden-beri-yorum.html#more
Açıkçası daha iyi bir kitap bekliyordum ama resmen Gri ve Crossfire çakması bir şey olmuş, sadece finali beğendiğimi söylemeliyim :) Kadın karakterimiz Ava bir iç mimar ve yeni başladığı işinde, patronu Jesse'ile yaşadığı erotik zamanlar kitabımızın ana konusu,kızımız ilk sayfadan itibaren antipatimi kazanmış durumda, sanki yıllarca amazon ormanlarında yaşamış da erkek ırkını ilk kez görüyormuş gibi abaza mı abaza bir kadındı, ilk sayfalardan itibaren iticiliğini korudu ve en sevmediğim kadın karakterler arasında zirveye yerleşti, üstelikte ağzı biraz bozuk, zaten kitapta fuck ve türevlerinden fenalık geldi türkçe yazmayayım dedim :)) içerisinde küfür barındıran kitaplar daha öncede okudum ama bu kitapta fazla ve gereksiz kullanılmıştı rahatsız etti beni , özellikle de bir kadından sürekli duymak iticiydi.. Erkek karakterimiz Jese Ward, kendisinin büyük bir arazi üzerine kurulu malikanesi var, otel olarak kullanıyor görünüşte,ama geçmişi hakkında pek fazla bir bilgi yok, amcasından miras kalan işleri devraldığını ve ailesiyle konuşmadığını biliyoruz, fakat kendisi de en az Ava kadar abaza çıktı düz duvara tırmanan cinsinden :)) İkili arasında dengesiz bir ilişki var, birbirlerini doğru dürüst tanımadan bu yoğunlukta bir ilişkiye başlamaları çok saçmaydı, güya Ava adamın malikanesindeki odaların mimarisi için çalışacaktı, ama ben çalıştığı günü pek göremedim, daha çok yatağında çalıştı desek yeridir :) bu arada kadının bir adım ileri iki adım geri halleri sıkıcıydı, ne istediğini bilmeyen biri , ayrıca bir sayfa önce düz duvara tırmanırken bir sayfa sonra masum bir kadın imajı çizmesi de yazarın enteresan bir psikolojisi olduğunu gösteriyor :)) Kitap acemice yazılmış gibiydi, dili basitti, her sayfa kendisini tekrarlıyordu sanki, ama son çeyrek için aynı şeyi söyleyemeyeceğim bence final çok iyi olmuştu, Jesse'nin yaptığı işi öğrenince beni bir şok dalgası sardı, aklımın ucundan bile geçmezdi bu adamın böyle bir işi olduğu, ben daha çok yeraltı tarzında, hani mafyacık gibi bir şey düşünmüştüm ama ters köşe oldum :) Ava'nın yerinde olsaydım ne yapardım diye düşünüyorum ama hala cevabı bulamadım :)) Aslında 6 puanı hak ediyor ama final için 7 verdim http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2016/03/bu-adam-yorum.html#more
Kitabın ilk satırlarından itibaren, Mirza'nın derinliğinde öyle bir kayboluyorsunuz ki,bir an bu adamın, derin cümlelerinin,yoğun duygularının kısacası beni biraz yoran betimlemelerinin arasından sıyrılıp,hikayenin ana konusuna hiç ulaşamayacağımı ve hatta Sahra ile hiç tanışamayacağımı düşünmeye başlamıştım :) Erkek karakterlerin duygularını okumayı seviyorum kabul, ama bu kadarı biraz fazla geldi, bu kadar fazla betimlemeden hoşlanmıyorum karşılıklı diyaloglara yer kalmıyor gibi geliyor bana :) Kitabın neredeyse tamamı Mirza tarafından anlatılıyor,açıkçası bu olayı pek sevemedim,Sahra diyalog konusunda aksesuar gibi kaldı,yani ikisinin duygularından da eşit derecede yararlansaydık iyi olacaktı.. Sahra çocukken yurt dışına gönderilmiş, aslında güvende olması için uzaklaştırılmış demek daha doğru olur,tuhaf ötesi bir hayatı var,etrafında kimi sevmeye alışmaya başlasa birden bire yok oluyorlar hatta bazılarının sonu ölüm olabiliyor, ve Sahra Mirza'ya çocukluğundan beri aşık... Betimlemede tavan yapmış erkek karakterimiz Mirza,saçma bir intikam duygusuyla,Sahra'ya yaklaşan sonra aşık olan ve aşkıyla beni boğan bir adam :) Hikayenin, öylesine karışık bir kurgusu var ki kitaba yorum yapılmasını imkansız hale getiriyor, sürekli geçmişi gizemli bir Sahra çıkıyor karşımıza,birden bire ortaya El Esved diye Biyolojik silah çalışmaları yapan tehlikeli bir örgüt giriyor, yıllarca saklanan sırlar,Sahra'nın sürekli ortalardan kaybolması, en sonuncusunun üzerinden 6 yıl geçmişti,bir Anka dövmesiyle çıktı karşımıza :) Çok üzgünüm ama hikayede boğuldum,içim sıkıldı,sayfalar bitmedi bir türlü, yazar ne anlatmaya çalışmış,hala anlayabilmiş değilim,olay örgüsü tam bir arap saçı,hikayede kim kimdir kafam karıştı, bölümler bir ileri bir geri atlıyor ama hiçbir sonuca çıkmıyor,,Sahra bir bakıyorum kurban neredeyse üzüleceğim, bir bakıyorum elde silah bir örgütün içinde savaşların ortasında, habire ortadan kaybolup sevdiklerinin hayatı için diye saçmalayıp duruyor, Mirza desen, neyse demeyeyim betimlemeler geliyor aklıma :) Ben Sahra ve Mirza aşkı göremedim, Mirza'nın abartılarını aşktan sayarsak o ayrı tabi,ayrıca Sahra kadar soğuk bir kadına,rastlamak her zaman nasip olmaz :) Hayatımda beni yoran,ender kitaplardan biri oldu :)) http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/