Kitabı okudum ama bir sor nasıl okudum, ortada bir konu varmı dersen kitabın üçte bire yakınını kapsayan bir olay var gerisi, bol bol ergen diyaloğu, abartılı yapmacık sevgi sözcükleri ki bir ara aşırı sevgiden boğulacaktım , diyeceksiniz ki sevgi sözcüklerinin nesi kötü, satırlara bu derece vıcık vıcık dökülmesi beni soğuttu desem : ) Tamam, çok kötü bir kitap değildi , ama akılda kalacak hafızalara kazınacak bir kitapmıydı derseniz asla. Derin , kendisi üniversite öğrencisi , iyi bir kız, benden iyi olmasın, bunalttı resmen, annesini çok küçük yaşlarda kaybetmiş, çocukluğunda, kendisini sürekli döven hasta ruhlu bir babası var, tabi onunla yaşamıyor onu anneannesi büyütmüş iyi bir kadın Derin'in hayatını kurtarmış resmen .. Karan, Derin ile aynı üniversiteye gidiyor, orada tanışıp sevgili oluyorlar, birbirlerini çok seviyorlar, öyle seviyorlar ki, iki yıldır aynı evi ve aynı yatağı paylaşmalarına rağmen kardeş kardeş uyumuşlar :)) Yan karakterlere gelirsek Burcu ve Mert ikilinin ortak arkadaşları, bir ara çıkmışlar ama Mert'in çapkınlıkları onları ayrılma noktasına getirtmiş, aslında Mert kızı pek sevememiş ama kızın jeton geç düşüyor : ) kitaba sonradan dahil olacak olan Hazal, Karan'ın kızkardeşi, Nergis Karan'ın insanı hayattan soğutacak annesi , anne demeye bin şahit ister.. Bir gece aniden gelen bir telefon , ve ortadan kaybolan Karan, kendisinden kitabın 86. sayfasında haber alıyoruz, bir ara son sayfalarda tanışacağız diye korkmadım değil, ve ortada kalan, sevdiği adamın acısıyla ortalarda ruh gibi dolaşan kızımız Derin .. İlerleyen sayfalarda Karan'ın kızkardeşinin başına gelen bir olay nedeniyle ortadan kaybolduğunu anlıyoruz, sonrasında Derin'in olayı öğrenip İzmir'den ve İstanbul'a yolculuğa çıkması , ve olayı süpermen gibi çözüp topluca İzmir'e geri dönmeleri, aslında olay başta da söylediğim gibi kitabın az bir kısmını kapsıyor gerisi , ben seni çok seviyorum , asıl ben seni çok seviyorum muhabbeti. Bu tarz yorumlar yazarken üzülüyorum, zira yazar emek vermiş yazmış, ben de göz vermiş okumuşum, ama sonunda hayal kırıklığı yaşayınca, çok üzülüyorum. itiraf etmeliyim ki sayfalar bir an önce bitsin diye dua ettiğim kitaplar arasında yerini aldı. Yazarın , kalemini sevemedim olayların örgüsü hızlı ve karmaşık, geçmiş ve şimdi arasındaki bağlantılar zayıf , özellikle başlarda gereksiz o kadar detay var ki, ayrıca karşılıklı diyaloglar çok yetersiz ve basit geldi.. http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/
Kalbini aşka kapatmış, duygularını en derinlere gömmüş ve kendisine Hissiz lakabını bizzat kendisi takmış bir adam, Alexander Romanov. Aslında Hissiz falan değil, sadece inancını yitirmiş, neye mi , güzel olan her şeye, peki nereye kadar Heaven ile karşılaşıncaya kadar : ) Heaven, Alexander’ın kaçtığı ve inanmadığı tüm duyguların bizzat beden bulmuş hali, Aşkın, masumiyetin, almadan karşılıksız verebilmenin ve sadakatin var olduğunu bizzat öğreneceği kişi : ) Alexander,oldukça sert, dediğim dedik,kavgacı ve aşırı öfkeli bir adam, en büyük öfkesi de yine kendisiyle, çocukluğunda yaşadığı derin ve acı tecrübeler, annesinin onda bıraktığı derin izler çok fazla, kadınları sadece yatağında görmek isteyen ama kalbine milim yaklaştırmayan biri. Alexander’ın öfke nöbetlerinden gına geldiği bir ara, kitabın içine girip; “Şu çeneni kapatırmısın Alexander yoksa elimde kalacaksın” diyesim geldi : ) Hevaen ile karşılaşmaları işle alakalı oluyor, çocukluğunu bir süre geçirdiği ve onda bıraktığı güzel hatıralar için sahip olmak istediği bir çiftliği satın almak istiyor, hayatında birkaç güzel anısı varsa oda burada yaşanmış, ama işler hiçte beklediği gibi gitmiyor çiftliğin sahibi yaşlı Mirdland çok zeki, inatçı bir adam, ve torunu Heaven hayatındaki tek ve en önemli şey . Alexander’ın çiftliğe varması ve karşılaştıkları andan itibaren Heaven’la birbirlerine karşı hissettikleri güçlü çekim, ortalığı yakıp kavuruyor, sonrasında genç kadının dedesi ile yapılan bir anlaşma ki bunu bizzat yaşlı Mirdland istedi, Heaven bir anda Alexander’ın hayatının merkezi haline geliyor . Alexander, Heaven'a karşı hissettiklerinin, hayatını kökünden değiştireceğinin farkında, ve bir türlü ne kendisine ne genç kadına duygularını itiraf edemiyor, bu da her zamankinden daha öfkeli olmasına, kontrolünü her geçen gün biraz daha yitirmesine, Heaven'a karşı daha da sertleşmesine ve kendisiyle olan kavgasına bir yenisini daha eklemesine eden oluyor.. Ama bakalım nereye kadar inat edecek : )) Aralara heyecanlı aksiyon sahnelerinin yerleştirildiği, erotik sahnelerin okuyucuyu tatmin ettiği çok güzel bir kitap : ) http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2015/04/hissiz-tanitim-ve-yorum.html
Ignazio Vitale, Otuz sekiz yaşında, karanlık işlerin içinde olduğu belli olan,sürekli siyah takım elbise giyen ve siyah bir Mercedes ile dolaşan,az konuşan,geçmişinden hiç bahsetmeyen,girdiği her mekanda sözü geçen ve saygıyla karşılanan,kasıntının teki, geçmişinde bir takım sırlar var onu anladık,ama kitabın bayağı bir sonuna doğru anladık.. Karissa Reed, on sekiz yaşında üniversiteye giden, Melody adında gereksiz bir oda arkadaşına sahip, ergenlikten henüz çıkamadığını düşündüğüm ( özellikle kitabın ilk yarısında) bir kızcağız,korku saplantısı olan sorunlu bir annesi var,bir yerlere yerleşme korkusu,büyük şehir kokusu,yabacı insanların korkusu, kadının bu kadar takıntılı olmasının nedenini sonlara doğru öğreniyoruz ... Vitale, Karissa'nın hayatına,hızlı bir şekilde giriş yapıyor,ve jet hızıyla sayılacak bir sürede aralarında bir ilişki başlıyor, ilişki kelimesini kullandım, zira ben bu ikili arasında bir aşk hissedemedim, fakat cinsellik oldukça yoğun, oldukça sert ve çoğu zamanda ürkütücü bir biçimde tam merkezde duruyor, ama cinsellikteki bu tutkusuna rağmen, Vitale bugüne kadar okuduğum en ruhsuz karakter. Adam kapalı bir kutu gibi, hakkında bir şeyler öğrenmek için dedektif gibi iz sürmeniz gerekiyor,söylediği sözlerden, yaptığı telefon konuşmalarından bir şeyler çıkarmaya çalışıyor insan.. Vitale in çekim alanına nasıl girdiğinizi, her şeyin ne zaman onun kontrolüne geçtiğini farketmiyorsunuz bile,avına usulca yaklaşıp ürkütmeden avucunun içine alan biri, Bence Vitale'in rengi ne siyah, nede beyaz, tam rengi gri.. Okuduğum, bazı yorumlarda adamın ne sapıklığı kaldı ne sübyancılığı ne tecavüzü,fakat ben aynı fikirde değilim zira kızımız Karissa on sekiz yaşında, aklı başında,her şeyi rızasıyla kabul eden,hatta çoğu zaman Vital'den daha ateşli biri, hiçte kurban rolüne bürünmesin canım ciğerim yemezler :) Yazar sonlara doğru, ters köşeler yapmış,bazı taşlar yerine oturuyor, Vitale'in Karissa nın hayatına neden birden bire girdiği,hiç bir şeyin tesadüf olmadığı,hatta işin içine aileleri ve intikam olgusunu da katarak, tam olmasa da, okuyucuyu merakta bırakan bir kaç soru cevaplanmış oluyor.. Bakalım ikinci kitapta nasıl gelişmeler olacak :) http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/