Harlequen tadında bir romandı, en az onun kadar da kısa :) Jennifer'ın kalemini seviyorum özelikle Lux serisine bayılmıştım , Hep Seni Bekledim kitabıda fena değildi ama bu Sağdıç ta biraz fazla Beyaz Dizi tadı vardı :) Madison bir Enstitüde gönüllü olarak çalışıyor tarihi çok seven bir kız , çocukluğundan beri abisinin en yakın arkadaşına aşık, Gamble kardeşlerden en küçüğüne Chase Gamble'a bu aşkı saplantıya dönüştürür mü diye meraklanmadım değil, zira aşkı bir süre sonra beni baydı, kızın ailesi de biraz genişti maşallah, onları bir araya getirmek için annesinin yaptığını bizim anneler de yaparmı acaba diye düşünürken gülmeden edemedim :) Chase Gamble, kendisi üç erkek kardeşin en küçüğü, kardeşleri gibi yakışıklı ve seksi kendisine ait gece kulüpleri var, Chase, Madison'ın abisi Mitch ile çocukkluk arkadaşı , aslında Gamble kardeşler bu ailenin bir parçası desek daha doğru olur, zira kendi ailelerinin yaşadığ trajedi onları bu aileye daha çok yaklaştırmış, birlikte büyümüşler.. Chase'in babası oldukça zengin ve çapkın bir adammış karısını her fırsatt aldatmaktan çekinmemiş, üstelikte bunun karısının gözüne soka soka yapmış, en sonunda da terk edip gitmiş, Chase'in en büyük korkusu babasına benzemek ,bu nedenle hayatına hep tek gecelik ilişkiler sığdırmış, bağlanmak ona göre değil, Maddy'e karşı hissettiği duygularını gizlemeyi,bastırmayı tercih etmiş, tabi kızın ona olan ilgisini de görmezden gelmeyi, Mady ile birşeyler yaşamasına hem abisi ile olan dostlukları engel olmuş hemde babası gibi biri olma ihtimali yüzünden kızı üzeceğinden korkmuş.. Bu ikili Maddy nin ağabeyi Mitch'in düğünü için bir araya geliyor, Maddy nin Chase diye dolanıp durması Chase,in yeni gelin gibi bir adım atıp iki adım geri çekilmesi ortalığı geriyor , bakalım ip üzerinde iki cambaz daha ne kadar dayanabilecek,ellerini birbirleri üzerinden ne kadar uzak tutabilecekler :) Velhasıl öyle ahım şahım bir kitap değil,çerezlik olarak okunur mu okunur,zaten topu topu 167 sayfa, olaylar tamamen düğün atmosferi içerisinde geçiyor.. Gamble Kardeşler Serisi 3 kitaptan oluşuyor, Chase ,Chad ve Chandler kardeşlerin hikayesini anlatıyor, bu kitapta Chad'i de tanıyoruz oda fena birine benziyor :) ama diğer kardeş Chandler hakkında pek bilgilendirmiyor yazar bizi, sanırım ikinci kitapta onun hakkında bir şeyler öğreneceğiz... Gamble Brothers Serisi Tempting The Best Man - Chase Gamble ( SAĞDIÇ) Tempting The Player - Chad Gamble Tempting The Bodyguard - Chandler Gamble http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/
Sırlarla başlayıp ve sonunda yine sırlarla biten bir hikaye, aslında birden fazla hikaye var bu kitapta,Üsküp'ten başlayıp istanbul'a uzanıyor, ama sayfalar ilerledikçe ve geçmişe açılan o kapılardan geçtikçe, zaman gerisin geriye işliyor ve bu kez hikayemiz istanbul'dan Üsküp'e uzanıyor.. Kendisine emanet edilen sırlara yenilerini ekleyen kadın karakterimiz Ela, (kitabın sonlarına doğru verdiği karar hala içime sinmiş değil,onu belirteyim) Ela ailesini hiç tanımamış, adını Zerkityan koyduğu bir yetimhanede büyümüş,en yakın arkadaşı Deniz adında bir kız, ve bir gün ünlü bir fotoğrafçı olan Murat Mardin onun hayatını değiştiren kişi oluyor,Ela'yı yanına alıyor, oğluyla birlikte yaşadığı eve götürüyor, ona kendi mesleğinin inceliklerini öğretirken bir yandan da yıllardır içinde sakladığı sırların kilit noktası haline getiriyor,usulca sırlarını aktarıyor Ela'ya, kız hiç farkında bile olmadan,yeni bir hikayenin kahramanlarından biri haline geliyor... Ahmet Mardin ( asıl adını söylemek isterdim ama büyüyü bozmak istemiyorum) Murat Mardin'in oğlu,kendisi ünlü bir saat ustası,annesini hiç tanımamış ve babasıyla hiç bir zaman sağlam bir bağ kuramamış,geçmişiyle ilgili sorduğu sorulara asla cevap alamayacağını anladığı bir gün evini terk ediyor,yıllarca ne babasıyla ne de Ela ile hiç bir iletişime geçmiyor... Devamı http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2015/06/zaman-muhurcusu-yorum.html?spref=fb
Okurken yorulduğum kitaplardan biri daha :) Yazar, sempatik, hazır cevap,ve biraz da çenebaz bir karakter yaratmaya çalışmış ama ipin ucunu bayağı kaçırmış, zira bu kız çenenin dibine vurmuş, ukalalığın tarihini yazmış, çenesiyle bir insanı öldürüp delil yetersizliğinden serbest kalır o derece yani :) Kitapta Oğuz karakteri dışında herkes,çenebaz hanım kızımıza aşık,hayır dertleri ne bu adamların anlamadım,gerçek hayatta yollarını değiştireceklerine eminim :) Kızımızın adı Özge,kendisi mimar,sürekli arkasından atıp tuttuğu,hiç bir huyunu beğenmediği bir erkek arkadaşı var adı Umut, ama gel gör ki hiç bir şeyini beğenmediği bu adamdan sürekli beklediği bir evlenme teklifi var ,etse evlenecek yani, perhiz ve lahana turşusu geliyor aklıma :) fakat işler umduğu gibi gitmiyor ve beni hiçte şaşırtmayan bir şey oluyor,kızımız aldatılıyor, kızda zaten terk edilme korkusu var yada sendromu babası terk etmiş,erkek arkadaşları terk ediyor,eden edene :) Bu buhranlı döneminde karşısına Kaya çıkıyor, lise yıllarında bir süreliğine çıkmışlar, kendisi kitabın esas oğlanı,Kaya'yı sevdim,sözleri,hareketleri,duygularını ifade ediş şekli daha bir gerçekçi geldi bana, Kaya Özge'nin mimarlık yaptığı şirketetin sahibin yeğeni,lise yıllarında Özge den esaslı bir tekme yemiş,ama kızın bu yaptığı Dünya'nın en aptalca olayı bence,Kaya okulun en çapkın genci,bir gülüşü ve gamzeleriyle etkilemediği kız yok,okulda çıkmadık kız bırakmamış,arkasından akıtılan gözyaşlarının haddi hesabı yok,Özge de buna sinir oluyor ve okuldaki kızların duygularıyla oynadı diye, onların intikamını almak için Kaya ile çıkıyor ve sonra terk ediyor, aklı sıra intikam alıyor, tamda Özge'lik bir intikam şekli, ona neyse :) Yazar araya bir sürü yan karakter sıkıştırmış,Özge'nin çenesinden fırsat bulduğum,zamanlarda onlara da yoğunlaşmaya çalıştım, en az kendisi kadar çenebaz ve ne istediğini bilmeyen bir arkadaş Cemre,onun neredeyse kapıda görüp aşık olduğu Oğuz,sonra Kaya'nın nişanlısı Ceren,kitabın ortalarında nur topu gibi hayatımıza dahil olan kardeşler, Özge'nin annesi ve şirket çalışanları da derken ortalık çarşamba pazarına dönmüş :) Açıkçası Kitabın en sevdiğim Bölümü 573 ve 592 sayfaları arası oldu, yazar bu bölüme " Esaslı Bir Son Söz" adını vermiş, buradaki Özge bana daha gerçekçi,daha sıcak,ve aklı başında geldi, gerçi aradan geçen yıllar olgunlaştırmış ta olabilir, yıllara minnettarım :) http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/
Kitabın asıl konusu Eşcinsellik üzerine diyebilirim,yani LGBTi bireylerine yapılan haksızlıklar,onların kendilerini, ailelerine ve topluma kabul ettirme çabaları ve bu zaman zarfında yaşadıkları duygusal travmalar hikayenin genelini kapsamış.. Kitabın kadın karakteri Yağmur, kendisi bir sanat tarihi öğrencisi,kitap boyunca Yağmur'un LGBTi bireyleri üzerine yoğunlaşmasının yanı sıra hayatına giren aşklarını da okuyoruz, hayatına giren erkekler mi daha dengesiz yoksa Yağmur mu henüz karar veremedim :) Bir ara Yağmur okul ile ilgili bir proje için Polanya'ya gidiyor orada Gay bir çift olan Jacques ve Sebastian ile tanışıyor, onların hayat hikayelerine dahil oluyor, özellikle Sebastian'ın ailesinin bu durumu kabul etmemesi üzerine, yaşadığı kötü zamanları öğreniyoruz, bu arada Sebastian'ın babası hakkında özel bir durum da öğreniyoruz ki yok artık dedim :) bu arada Jacques ve Sebastian kitap boyunca varlar, :) Yağmur'un okul tezi LGBTi bireyler üzerine, bunun için travestilerle görüşmeleri, onların hayatlarında yaşadıkları zorluklara şahit olması kitapta bayağı bir yer kaplıyor. Kitapta birde erkek karakter var, yani Yağmur'un aşık olduğu,maalesef kendisini son sayfalarda tanıyoruz, gerçi bir kaç tesadüfü olay karşısında önceden bu isimden haberimiz var, ama hepsi o kadar,ikili arasında yaşanan olaylar bir kaç sayfayla sınırlı kalmış bu kişinin adı Arel.. Kitapta sürekli yıllar yılları kovalıyor, Yağmur'un hayatına aşk anlamında dahil olan erkekler bir görünüp bir kayboluyorlar, yani hep varlar,onlarla olan sorunları bir türlü bitmedi.. Maalesef kadın karakteri sevemedim, bir çok insanın görmezden gelmeyi tercih ettiği azınlık olan LGBTİ bireylerine duyduğu yakınlık bile bendeki duyguyu değiştiremedi :) Kitapta oldukça kalabalık bir karakter gurubu var isimler, yıllar, hikayeler havada uçuşuyor,çok sıkıldığımı söylemeliyim,tamam yazar güzel bir konuyu ele almaya çalışmış ama bence oturmayan bir şeyler var, en azından beni hikayenin içerisine çekmeyi başaramadı :( Not: LGBTi bireylerine yapılan her türlü haksızlığın bende karşısındayım, homofobik insanlardan nefret ettiğimi de söylemem gerek,hiç tahammül edemiyorum bu tür insanlara, hiç kimse bir başkasına kimi sevmesi gerektiğini söyleyemez , kimsenin haddi değildir bu bence.. http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/
Kitabın girişi biraz dramatik olmuş,ilk sayfalarda Fadiş'in hastalığı, bunalımlı hayatı ne alaka dedim yani daha ilk sayfadan bu derece acıya ve drama boğmasaydı yazar da bir kendimize gelseydik :) Fadiş karakteri, esas kızımız Eylül'ün en yakın arkadaşı,hatta Fadiş' in gazetelerin üçüncü sayfasına çıkacak bir hayatı olmuş ama gel gör ki Eylül bunu benimle birlikte öğreniyor :) Kitap düşündüğüm gibi değildi, ben iki insanın zor ama tutkulu aşklarını okumayı beklerken,karşıma, erkek ve kadın ilişkileri üzerinden bolca dem vurmuş, verdiği örneklerle ve beylik laflarla,olayın farklı bir boyutunu anlatan bir kitap çıktı. Gerçi bu kitaba bakarsan iki cinste birbirinden uzak durmalı, erkekler ne istediğini bilmeyen, gözü dışarıda,parmağına yüzüğü takınca yüz seksen derece dönen,hayatının büyük bir kısmını çocuklarına adadığı için,eşlerini aldatılmaya layık bulan bir insan türü, kadınlar da sürekli şikayet eden, onları yontmaya çalışan, sürekli ağlayıp zırlayan ve başarısız olmaya mahkum birer kurban :) Kitapta erkeklerle ilgili çoğu zaman nokta atışı yapıldığını düşünsem de bazen biraz abartmıyor mu yazar diye düşünmeden edemedim ama sonra yazarın bir erkek olduğu geldi aklıma ve bu durumda ben kim oluyorum ki :)) Eylül kızımız 27 yaşında, büyük bir şirketin halkla ilişkiler bölümünde çalışıyor,bana göre tuhaf bir arkadaş çevresi var,fazlaca dertli, sürekli şikayet eden,hayatın içinde boğulmuş ( bir ara bende boğulacaktım çökmüş hallerinden) insanlardan oluşuyor,erkekler konusunda tam bir profösör olan bu kadınların çoğu aldatılmış,hiç mutlu olamamış ve suçu az da olsa kendilerinde de aramaktansa karşı cinse vur abalıya cinsinden saldırgan bir tutum sergileyen tipler :) Saruhan beyimiz 44 yaşında zamanında aşık olduğu kadınla evlenmiş, boyunca iki oğlu ve küçük bir kızı olan, üç çocuk babası bir adam, kendisi ne yardan ne serden vazgeçen,evdeki kadının kulağına aşk sözleri fısıldarken, bir yandan da diğer kadını idare eden bir zavallı bence, neymiş Eylül'e aşıkmış pehh, bence en çok kendisine aşıktı .. Kitabın bence en akılda kalacak sayfaları .... Devamı http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2015/06/ask-baska-evde-yorum.html?spref=fb
Kitap bir aşk kitabından çok aile bağlarını anlatıyor gibiydi,yazar nedense aşkı son elli sayfaya sıkıştırmayı uygun bulmuş,ne yazık ki ben bulamadım :) Erkek karakterimiz , Jared Worth, oldukça yakışıklı ve sert mizaçlı biri,annesi onu küçük yaşta terk etmiş, babasının kim olduğunu ise annesinin bile bildiğini sanmıyorum,yetiştirme yurtlarında ve koruyucu aileler arasında dolaşıp,durmuş,ama kariyerinde iyi bir yerlere gelmeyi başarmış zira kendisi başarılı bir savaş pilotu üstelikte binbaşı :) Kadın karakterimiz Jenny, uzatmalı nişanlısı Steven'ı trafik kazasında kaybetmiş, bu arada Steven'da bir savaş pilotu ve Jared ile arkadaşlar, hatta Steven Jared'e hayran, zira Jared'in kod adı Hayalet ve uçmadaki başarısı üzerine oldukça yaygın bir ünü var,kızımız Jenny oldukça güzel bir kadın,Steven ile birlikte kurdukları bir işleri var Mavi Gök Hava Yolları Deniz uçağı kiralama servisi ( daha kısa bir ad bulsalardı bari) Aslında kızın bilmediği bir gerçek var Steven bu işi kurarken arkadaşı Jared'dan oldukça yüklü bir miktar para almış ve onu şirketin ortağı yapmış bu sırrı da sadece kendisine saklamış,söylemeye gerek duymamış zira Jenny ve Jared hiç karşılaşmamışlar kız Jared'ı Seven'ın eskiden birlikte çalıştığı biri olarak biliyor.. Steven'ın ölümü üzerine gerçekler ortaya çıkıyor,Jared ortaklıktaki payını almak için Jenny'nin kapısını çalıyor ve parasını alıp gitmeyi düşünürken bir de görüyor ki şirket neredeyse battı batacak,ya kıza varını yoğunu sattırarak parasını çıkaracak yada bir süre orada kalıp işlerin yoluna girmesine yardımcı olacak , aslında kızın ailesi çok zengin ama Jenny kimseden para istememekte kararlı bunu gören Jared da kendince bir plan yapıyor ki zaten olaylar ondan sonra gelişmeye başlıyor, ne kadar gelişiyorsa artık :) Kitapta yan karakterlerde ilginçti,özellikle Jeny'nin ablası Doktor Anna,kendisi gibi doktor bir kocası ve ergenlikte sorunlu birde oğlu Cody var, kadının tek derdi işi olunca aile parçalanma aşamasına gelmiş, ayrıca aşırı korumacı bir annesi ve birde abisi avukat Paul var, fakat yazar Paul'e fazla yer verme gereği duymamış ki ben versin isterdim :) Söylediğim gibi aşk sadece son elli sayfada biraz kendini hissettirdi oda biraz yani, yazar çok fazla uzatmaları oynamış,gereksiz detaylarla doldurmuş sayfaları, karakterlere ısınamıyorsunuz bile,özellikle Jenny'nin hiç bir özelliği yok sayfalar boyunca pembe ojelerinden ve parmak arası terliklerinin çıkardığı şıpıdık seslerinden başka bir şey geçmiyor,ah birde yemek yapmasını bilmiyor unutmuşum : )) Kitap çok kötü değildi ama okumasam da olurdu dediğim kitaplar arasında yerini aldı :) http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/
Tanıtım yazısını okuyunca farklı bir kurgu beklemiştim, ama pekte umduğumu bulamadım açıkçası, bu yazarın ilk kitabı farklı bir hikaye yaratmak istemiş, ben aklındakilerle onların yazıya dökülmüş hali arasında dağlar kadar fark olduğunu hissettim,hikayenin biraz daha üzerine gidilseydi daha iyi olabilirdi eminim.. Kitabın kahramanları, Ailesini bir trafik kazasında kaybetmiş ve küçük yaşta yetimhane ile tanışmış iki kardeş,hayatın zorluklarından mıdır yoksa genlerinde mi bozukluk var bilemiyorum ama iki kardeşte birbirinden dengesizdi, Hakan uyuşturucu bağımlısı,sevgilisi sayesinde alışmış bu illete, kız kardeşi Hazan kullanmıyor ama onun kafası doğuştan dumanlı gibi geldi bana :)) Kitabın girişinde kızın gereksiz cesaretine hayran kaldım,yani yağmurdan kaçmak için doluya tutunmak üzere olacağı bariz belli olan bir mekana girmekteki saçma ısrarını anlamadım, sanki dışarıda Sibirya soğuğu var, ne çabuk ıslandın ne ara dondun,bul bir tente gir altına derdin ne :) Özellikle mekanda karşılaştığı yabancıyla olan rahatlığı pek bir görülmeye değerdi,dakika bir gol bir durumu oldu,elindeki kahveyle koltuğa yayıldığında,birazdan bir el tavla atarlar dedim içimden :)) Yani velhasıl,giriş kısmını pek sevemedim,tanışma olayı hem hızlı hemde,mantıklı gelmedi bana,adamın o andan itibaren kızın peşinden, Meleğim,benim masum meleğim,diye dolaşmasını da anlamadım,yahu hangi arada tanıdın :)) Erkek karakterimiz Aral, bazıları onun için Ölüm Meleği lakabını kullanıyormuş,ben bunu hak edecek bir şey yaptığını görmedim,Aral'ın duygularını okuyamıyoruz maalesef son sayfalara kadar, hakkında tek bilinen uyuşturucu satıcısı olduğu,yatı,katı olduğu, oysa ben daha güçlü bir karakter görmek isterdim,adam tam bir gizem ama bu gizem beni çekmedi,hayran bırakmadı,ve hiç merak ettirmedi :) Karakterlerin ikinci karşılaşmaları,Hazan'ın kardeşi Hakan için uyuşturucu aramaya çıkma seferinde oluyor,bence akıl dışı bir durumdu, neymiş hastaneye yatarsa,kardeşini elinden alırlarmış,ondan başka kimsesi yokmuş,neymiş efendim zaten kardeşi de tedaviyi istemiyormuş,Hazan da en etkili yolu seçmiş,kardeşi için uyuşturucu satın alıp ona enjekte etmeyi... Ve bilin bakalım kimden alıyor uyuşturucuyu Ölüm Meleğinden, tabi Aral ikinci tesadüfi karşılaşmalarından sonra kızımıza bir teklifte bulunuyor, hikaye bu döngü üzerine kuruluyor.. Hazan'ın Aral'ın kendisine sunduğu teklifi kabul etmesi için,geçerli hiç bir nedeni yoktu,başta kardeşi için yaptığını söylediği fedakarlık aslında kendisini kurtarmak için yapılmıştı, birinin ona sahip çıkması hoşuna gitti ki bence burada bencillik ön plana çıktı maalesef.. Bence Hazan, yazarın göstermeye çalıştığı gibi çokta masum biri değil,tabularını yıkmaya pek bir meraklı,bana daha çok, başına bela arıyormuş,tehlikenin sınırlarında dolaşmayı seviyormuş gibi geldi.. Sürekli iki Hazan var beyninde, biri iyi,diğeri kötü olan ve Hazan başından beri şunu söyledi iç sesinde " Artık kötü kız olmak istiyorum" iyi de niye,yani kötü kız olunca Hawaii'ye tatile mi gönderiyorlar,Dünya'nın altın anahtarını falan mı sunuyorlar derdin ne anlamadım ki :)) Yani olmadık mekanlarda rahat dolaşan,beş dakika önce tanıdığı bir kızla barlara giden,kardeşinin hayatını kurtarma şansı varken yanında kalması için bencillik eden,Aral'ın kendisine yaptığı teklife sinirlenen ( adamın karşısına geçmiş elindekini istiyorum ama param yok ne önerirsin) diyen bir kadına , öyle bir adam ne önerir allah aşkına) bir git Hazan ya yeme beni masum ayağıyla :)) Şahsen yazarın çıktıkça diğer kitaplarını da okumak isterim,kalemi daha iyi olacak bunu hissettiriyor.. http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/