Seriyi gözümde yaşlarla hüzünlü de olsa mutlu bir şekilde bitirdim. İlk kitabı aldığımda seriden gerçekten hiçbir beklentim yoktu. Ölümcül Oyuncaklar'a göre sönük kalacağını düşünüyordum ki şimdi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim, Cehennem Makineleri kesinlikle Ölümcül Oyuncaklar'dan daha güzel ve gerçekçiydi. Tessa'yla birlikte Jem'i sevdim, Will'e aşık oldum ve Magnus'la dost oldum. Bitiş biraz acıklıydı çünkü Will'e veda etmeyi hiç beklemiyordum ama şöyle bir düşününce olduğundan farklı bir sonla bitseydi kesinlikle bu kadar tatmin olamazdım. En güzel yanı ise Londra'nın yüzlerce yıllık o eski haline adım atmaktı.
Başlarken çok fazla beklentimin olduğu ama pek memnun kalmadığım bir kitaptı.
Cassandra Clare severim ve Ölümcül Oyuncaklar'a bayılıyorum fakat gerek karakterlerin olgunluğu gerekse dönem romanı olması açısından Ölümcül Oyuncaklar'dan daha başarılı bir seri.
Güzel sayılabilirdi eğer olaylar o kadar zorlama olmasaydı ve başkarakter öyle sığ bir kız olmasaydı. Pegasus'un böyle çeviri kitaplara bu kadar vakit harcıyorken Türk fantastik yazarlarını desteklememesi sadece "Yazık".
Çok yararlı bir kitaptı ve eğlenceliydi. Yazmayı sanat olarak gören herkes okumalı.