maggie, 752 adet değerlendirme yapmış.  (63/108)
Gecenin Ardından (Seductive Nights #2)
Gecenin Ardından (Seductive Nights #2)

2

Şimdiiii, serinin önceki kitabını çok beğendiğimi sizlere söylemiştim. Bu kitap hakkındaki düşüncem ise: Hiçbir yazar, bir serinin sonraki kitabında bu kadar çöküş yaratamaz. Kitap, kapağı hariç gerçekten çok kötüydü. Kurgu ilkine göre baya baya zayıftı. Allahtan 320 sayfaydı da çabucak bitti. Ama o kısalığa rağmen fazlasıyla atlayarak okudum kitabı. Bu kitapla beraber bence seri benim için son buldu. Zaten yazar önceki kitapta olanları kesin sona ulaştırdı benim gözümde. 3. kitabı okumama gerek yok. https://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/05/gecenin-ardndan-yorum.html

Gülün Sözü (Warenne Dynasty, #2)
Gülün Sözü (Warenne Dynasty, #2)

10

Kadın sen ne yaptın! Cidden okuyucularını kalpten götürmek istiyorsun bunu anlamış oldum. Waow, cidden waow! Bu cümlelerle kitaba ne kadar bayıldığımı söylememe gerek yok sanırım. Nasıl bir yorum gireceğimi ciddi anlamda düşündüren nadir kitaplardan biri oldu. Ortaya karışık bir yorum yapacağım gibi görünüyor, şimdiden kusura bakmayın. Kitabın yaklaşık ilk 100 sayfasına kadar "Herhalde yazarın önceden okumuş olduğum kitabı olan Aşka Yelken Açanlar gibi fazla olaylar olmayacak; hadi olursa da Yemin gibi olur diyordum." Fakat kitap sayfalar ilerledikçe Gönülçelen'i dahi aşarak aşırı entrikalı, bol olaylı bir kitap olarak çıktı karşıma. Kitapla ilgili yoruma geçmeden önce şunu belirtmek zorundayım. Kitapta gerçekleşmese de oğlancılık ön planda ve bir sahnede ensent ilişki geçiyor. Bunları duymaya bile dayanamayanların kitaptan uzak durmasını tavsiye ederim. Şimdi yorumuma geçebilirim. Yazarın bu kitabında bazı şeyleri ilk kez gördüm. Örneğin üstteki koyu renklerle belirtilmiş olan durum. Ayrıca ilk kez tarihi ayrıntıları fazlaca dikkate alarak yazmış. Gerçi Gönülçelen'de de tarihi ayrıntılar vardı ama bundaki daha fazlaydı. Bu açıdan Monica Mccarty sevenlerin bu kitabı da seveceğini düşünüyorum. Sonunda Pegasus, bir historical romanda yazım kurallarına dikkat etmiş. Bu da daha da zevkli bir okuma sağladı. Sadece 2-3 yerde kelime yazımı hatası gördüm ama sallayın gitsin. Sizi bilmem ama bence yazar, kurgusunu gerçeklerle anlatmaya çalışırken biraz bocalamış. Bir yerden sonra aşırı tarihi bilgi okumak beni biraz yordu. Ayrıca kitapta o kadar savaş geçti ama ayrıntılı bir anlatım yoktu. Gittiler ve kazandılar diye anlatmış sadece yazar. Onun yerine Mary'nin ne yaptığını okuduk daha çok. Sanırım abla güzel bir iş çıkarayım derken kendini biraz fazla kasmış. Ablamın bir kez daha gerçekçi bakış açısını tebrik ediyorum. Hatta bundan sonra favori historical yazarın kim derlerse Brenda Joyce'un adını vereceğim. Ufak not: Blogumda azıcık daha ayrıntılı bir yorum var ama spoilera kaçtığı için burada paylaşmadım. Bakmak isteyenler bloguma uğrayabilir :) http://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/05/gulun-sozu-yorum.html

Gönülçelen (Warenne Dynasty, #1)
Gönülçelen (Warenne Dynasty, #1)

9

Brenda Joyce, bugüne kadar okumuş olduğum tarihi aşk romanı yazarlarından çok ayrı bir yere sahiptir benim için. Yarattığı konular olsun, karakterleri olsun, o dönemlerin acımasızlığını sergileme olsun... Yani kısaca her şeyiyle herhangi bir tarihi aşk romanı yazarından çok farklıdır ve onlardan kolayca ayrılabilen bir yazardır. Gelelim son çevrilen kitabına. Aslında Pegasus Yayınları bu kitaptan başlamalıydı seriye çünkü De Warenne efsanesinin ilk kitabı aslında budur. Yayın evi 6. kitaptan başlamış ama 1. ile 6. kitap arasında yıl farkı fazla olduğundan sıralama pek bozulmuyor diyebilirim. Kitap yorumuna geçmeden önce sizlere ne yazık ki bir şikayet belirteceğim, umarım başınızı şişirmem. Ben yazarı ve serilerini baya araştırdım ve gördüm ki aslında herhangi bir seri başka serilerle bağlantı içindeymiş. Ve yazarın o kadar çok kitabı var ki Pegasus Yayınları'nın en fazla 2 ay içinde bir kitabını çıkarması şart. Gelin görün ki maalesef bu yazarın bir kitabı 6-8 ay içinde elimize ulaşıyor. Ama Kristin Hannah denen ablamızın kitapları her ay çıkıyor maşallah. Şunu yazarken bile yine sinirden deliye döndüm. Pegasus'un, Kristin aşkı yüzünden yazarı hiç okumasam da kendisinden aşırı soğudum öncelik ona fazlasıyla verildiği için. Ve okumayacağım arkadaş o kadının kitabını! Brenda'ya ağırlık verilmesini istiyorum ben! Ah bir de 16-20 yaş arası gençlerin fantastik maceralarını veya farklı bir dünyadaki hikayelerini anlatan kitaplar var o kısım ayrı bir sorun. Ben sosyal ağ kullanan biri değim sadece e-mail adresim var ve 2-3 hafta kadar önce bunla ilgili bir e-mail de gönderdim ve cevap alamadım. Gerçi sosyal ağ olsaydı cevap alabilirdim ama cevap vermemeleri üzdü beni. Neyse, ben içimi döktüm ve biliyorum ki benim gibi tarihi aşk romanı seven sizler de bu dertten muzdaripsiniz. Ama en azından Brenda için bir çözüm bulmak şart. Ben artık kitap yorumuma geçeyim. İlk olarak ilk kez Pegasus Yayınları bir kitabın kapağına pek dikkat etmemiş. Normalde orijinal kapaklar kullanan Pegasus'un bu tavrı şaşırttı beni. Tamam orijinal kapağı o kadar güzel olmadığı ve gören herhangi biri çok eski bir kitap zannedeceği için bu kapak tercih edilmiş olabilir ama keşke azıcık daha dikkat edilseymiş. Kitaptaki karakterlerin fiziksel özelliği ile kapaktakilerin uyuşan tek bir özelliği bile yok. Gerçi kapaktaki jöne ben hayran kaldım :D . Neyse o kadarı kadı kızında da olur diyerek bir sonrakinde dikkat etmelerini umuyorum. İkinci şeyse kitap 400 değil 432 sayfa. Orada Rolfe denen bir arkadaş var, size bu karakteri anlatmak istiyorum. Kitabın konusunu okuduğunuzda aklınıza ne geleceğini az çok tahmin ediyorum. Geçmişinde yaşadığı bir olay yüzünden yüreği sertleşmiş, acımasız ancak adaletli, içindeki iyiliği birine aşık olduğu zaman göstermeye başlayan klasik historical erkeği aklınıza geldi değil mi? Bugüne kadar okuduğunuz sizi deli eden De Waranne serisindeki adamları unutun. Dostum, bu adam bambaşka bir şey. Adam bildiğiniz saf kötü ve kitap bu adamın kötülüklerini anlatıyor. Bu arkadaş tecavüzden fazlasıyla zevk alan, insanlara kötülük etmekten hiç çekinmeyen, amaçları uğruna her türlü pisliği yapan, bencil bir ruh hastası. İşin daha vahim kısmı bu arkadaşımızı derinden etkileyen, onu geçtim etkileneceği herhangi bir durum yaşamamış olması. Şimdi nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim ama gerçek bu. Ben bile daha ileri gidemez derken adam kendini aştıkça aştı.Ve bu arkadaş kesinlikle bir De Waranne olamaz. De Waranne insanı bir kez sever ve bırakmaz, ayrıca hata yapsa bile onu düzeltmeye çalışır. Rolfe'da bunların hiçbiri yoktu. Aksine onu en çok mutlu eden şey hata yapmaktır. Ve bu arkadaş tam kendine göre bir gelin bulmuştu, kitabın baş kadın karakterinin üvey kız kardeşi Alice. Bence ikisi tencere kapağını bulmuş uyumunu en güzel yansıtan çiftlerden biriydi. İkisi de psikopat bir ruh halinde olan insanlar. Tek fark Alice'in geçerli bir nedeni var. Yine de ikisi de nefret edilesi karakterlerdir. Ah be Rolfe, Ceidre'yi rahat bırakıp kendini Alice ile sonsuz mutsuzluğa boğsaydın keşke. Gelelim canım Ceidre'me. İmkansız Aşk'taki Alexandra'dan sonra en sevdiğim 2. kadın karakter oldu kendisi. Kardeşleri için yaptığı fedakarlıklar kalbimi fethetti. Bana göre Rolfe'a gayet de güzel bir şekilde direndi. Yine de ben Ceidre'nin Rolfe gibi bir adama mahkum olmasına çok üzüldüm. Çünkü her şey tatlıya bağlandıktan sonra ben Rolfe'un Ceidre'ye sadık olduğuna asla inanmıyorum. O yine bir yolunu bulup başka kadınların koynuna bir şekilde girmiştir, kadın istekli veya isteksiz olsun. Rolfe'a çok sövdüm ancak böyle bir karakterle yazar bir kez daha farkını ortaya koydu bence. Yazarın bu yönünü seviyorum, karakter konusunda tabuları yıkıyor her zaman. Bizim sevip sevmememizi umursamıyor ve bana kalırsa okunmasındaki en önemli etken budur. Hikaye ise Tehlikeli Aşk romanındaki gibi sert bir dille yazılmıştı, Orta Çağ'ın kadınlar ve yaşananlar konusundaki acımasızlığı çok güzel işlenmişti. Sonuç olarak usta bir yazardan yine harika bir eser. Rolfe'a dayanabilirseniz ne mutlu size. http://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/05/gonulcelen-yorum.html

Veronika Ölmek İstiyor (Yedinci Gün #2)
Miss Marple'ın Son Maceraları
Aç Gözlerini (Blackstone, #3)
Aç Gözlerini (Blackstone, #3)

7

2. kitabını daha çok beğenmiştim. Biraz daha kısa tutulsaydı kitap daha fazla sevebilirdim, 408 sayfa çok fazlaydı. En azından Brynne'nin sorunu bir çözüme kavuşuyor. Aslında okuyalı biraz zaman geçtiğinden ve kitapta hatırlanmaya değen durum azlığından dolayı ( Byrnne'nin hamile olduğunu öğrendikleri ve kaçırıldığı zamanı hatırlıyorum) ne yazsam boş bir yorum olacak. http://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/05/the-blackstone-affair-serisi-yorum.html

Değerli Şeyler (Blackstone, #4)
Değerli Şeyler (Blackstone, #4)

8

Seri bittiği için bana derin bir oh çektirdi. Son kitap da durum bakımından yine ilk 3 kitap gibi, öyle aman aman olaylar yaşanmıyor, yaşansa da bize yansıtılmadan barıştıklarını görüyoruz. Fakat çiftimizin birbirlerine destek olmaları ve hissettikleri sonsuz sevgiyi okumak kalp ısıtan cinsten. http://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/05/the-blackstone-affair-serisi-yorum.html