Daha ilk sayfalarda sizi kendine çekiyor. Bu romanda aşkın yanında baya heyecan vardı. Hareketli olaylar yaşanan İskoç romanlarını severim. Bu romanı okuyanların büyük çoğunluğu kitabı Julie Garwood'un yazdığı İskoç romanlarına benzetmiş ama ben onu hiç görmedim. Julie'nin kitaplarındaki bütün kahramanlar iyimser bir havadadır -erkekler kendilerini öyle göstermese bile- hatta olaylar da bu şekildedir. Ancak Maya'nın kitaplarında genelde karamsarlıklar mevcut. Özelikle kadın karakterler Julie'nin kitaplarına oranla daha zeki, kararlı, güçlü.
İlk kitaba göre karakterler arasındaki aşk daha belirgin. Ancak ilk kitaptaki heyecanı bulamadım daha sakindi bu yüzden puanımı çok yüksek vermedim. Üçüncü kitaptan beklentim çok yüksek umarım ilk kitaptan daha heyecanlı bir roman olur.
Uzun zamandır aradığım bir kitaptı şükür ki Tüyap'ta buldum. Okumadığım bir bu kitabı kalmıştı. Hoyt çok sevdiğim yazarlardan biridir. Genelde hikayelerinde hüzün etkilidir. Bu kitapta da hüzünlü sahneler vardı ama ilk kez bir Hoyt romanına güldüm. Edward'ın bazı yerlerdeki ani patlamalarında kahkaha attım. Mesela ilk sahnede yardımcısı sekreteriniz ayrıldı deyince adamın kafasına bir şeyler atması, Anna evlilik teklifini kabul etsin diye yardımcısını göndermesi -sonuçta hayır cevabıyla geri döner- kabul etmeyince Anna'yla arasında geçenler baya güldürdü. Tek kötü yanı kapağı. Yeniden bastılar ama keşke kapakta değişikliğe gidilseydi.
Okuduğum diğer Anna kitabı. Bu da Mahrem kadar güzeldi ancak Antonia'nın aile ilişkisi yönünden Mahrem'deki Grace'ye benzettim. Keşke yayın evi bu yazarın kitaplarına daha çok ağırlık verse.
Tarihi aşk romanlarında kahramanlar sorunlar yaşar ama onlara sorun demek bana ters geliyor daha çok sıkıntı diyebilirim. Bazı romanlar da var ki karakterlerin yaşadıkları gerçekten sorundur ve karakterlerin ne denli acı çektikleri gözler önüne serilir. Ne yazık ki tarihi aşk romanlarında daha çok sıkıntılı olan durum ve karakterler görürüz. Anna Campbell ise sorunlu karakterler ve durumlar yaratan ve yarattığını da büyük bir başarıyla gözler önüne seren bir yazar. Hayatı zaten yeterince berbat olan birinin yanlış anlama yüzünden hayatının daha da kötüye gideceğini düşünürken -ki daha da kötüye gidiyor- aslında aşkı bulursa ne olur? İşte bu roman bu soruya mükemmel bir cevap veriyor. Grace-Matthew asla unutmayacağım çiftlerden biri olarak kalacak.
İlk tarihi aşk romanlarımdan biridir. Kapağını çok seviyorum ancak aynı şeyi kitap için söyleyemeyeceğim. Okurken baya sıkıldığımı hatırlıyorum. Şu an bu kitabı okumamış olsaydım alıp okumaya yeltenmezdim.
Konusu güzel olsa da yazar işlemesini bilememiş. Kitapta Jane-Seth aşkı üzerinde fazla durması güzel ancak Jane'nin başından geçenler sadece aralarda iki cümleyle aktarılmış aynı şey Seth için de geçerli. Kopuk bir anlatımı olduğundan konular güzel olsa da artık almayacağım bir yazar.