OnurBudak, 43 adet değerlendirme yapmış.  (5/7)
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan Livingston

10

Okuduğum ilk gerçek kitap. Ne güzeldi...

Gidiyorum Bu
Gidiyorum Bu

10

Gidiyorum bu, bir kaplanın işlek kısımlarını da yüksek seviyede tahlil eder. Oksijen körükten ayrı tutulur padişah, Yüzüğündeki zehri hatırlar. Anne çöker iş gücü, şüphesiz mescit kor. "Ah aşk, bir topluluğun fotoğraf çekildikten sonra dağıldığı an." Bunu da ezberimden yazdım. Düşünün, şu zor cümleleri bile akla kazıyor... Ah ünlü muhsin, Ah muhsin ünlü, Ünlü muhsin ah!

Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in Acıları

6

"Genç Werther bence o kadar da acı çekmemiş" dediğim kitap.

Milena'ya Mektuplar
Milena'ya Mektuplar

8

Kafka'nın kelimeleri, gürül gürül akan bir nehir gibi gerçekten.

Kambur
Kambur

10

Kambur'a, Şule Gürbüz'e nasıl bulaştım bilmiyorum, kitapları ortalıkta pek gözükmez. Sipariş etmeniz gerekir. E tabii sonuçta bir Kahraman Tazeoğlu, Elif Şafak, Ahmet Batman değil kitaplarından piramitler yapsınlar raflarda! Ya arkadaşlar bu demin saydığım isimleri okuyunca çok gülüyorum. Yazık neslimize. Ticaret amaçlı yazılmış kitaplarla beyinler doluyor, vakitler çalınıyor. Boykot edelim o insanları, Şule Gürbüz okuyalım... Kitaba gelirsek, sayfalarda boşlukları çıkarırsak, toplasanız 30-40 sayfa eder kitap. Ama o boşluklar çıkmaz. Çünkü içimize işler o boşluklar... Özellikle son sayfaları, günlükleri, müthiştir... Okuyun bu kitabı. Mutlaka!

Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu Madonna

10

"Maria Puder ölmedi ulan!" diye bir giriş yapmak isterdim, ama Raif Efendi'nin naifliği geldi aklıma. Ne terbiyesizmişim! Düzgün konuşmalıyım! Evet... Kitaba değerlendirme yapmıyorum, zaten mükemmel kitap. Asıl sorum şu bu kitapla ilgili benim kendime sorduğum... Ya bu insanlar, savaş dönemlerinde, bin bir türlü sıkıntılar içerisinde, sürgünlerle, hapislerle, yoklukla büyümüş insanlar. Nasıl yazdıkları kitap 70 yıl sonralarına bile böyle güzel kalabiliyor. Acaba günümüz kitaplarından hangisi kalabilecek bunca uzun süre. Ve bir sorumda şu, acaba, Sabahattin Ali, bu dönem yazarı olsaydı, elinde laptop, internet, tüm bilgiler, masasında bir sıcak kahve, sıcak bir oda... Anladınız siz. Yani böyle rahat şartlar altında olsaydı, yine bir Sabahattin Ali olabilir miydi? Onları böyle güzel yazar yapan, yaşamlarının ağır geçmesi midir? Eğer öyleyse, günümüz yazarları handikaplı başlıyor. Ya ben çok sıkıldım bu yorumdan. Ne çok beynimi kemiriyorum düşüncelerle. Siz bana aldanmayın. Okuyun bu kült eseri ulan! Pardon Raif Efendi. Bu eseri okuyunuz arkadaşlar...

Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı
Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı

7

Kişisel Gelişim kitaplarına hep kötü gözle bakmışımdır. İnandırıcılığı açısından tabii. Bu kitabı yazarının konferansı sonrasında aldım. Gerçekten farklı gözle bakabiliyorsunuz Ahmet Şerif İzgören ile kişisel gelişime. Ama şöyle bir not çıkardım kendime, gerçekten kişisel gelişemiyoruz... Kitabı okurken "aa, çok haklı." "evet, vazgeçmemeliyiz, mücadele, oh!" diyoruz, fakat kitap kapandıktan iki saat sonra eski tip, eski yaşam... Yine de güzel kitap, sadece bana inandırıcı gelmiyor kişisel gelişim. Hatta biraz daha derine iniyorum durun biraz. Dinleyin beni. En çok çeliştiğim nokta şudur kişisel gelişimde, "kendiniz olun! Kimsenin hayatınıza yön vermesine izin vermeyin." der çoğu kitap. E, ben ailemin, dostlarımın her tavsiyesini uygulamayacaksam, neden sizin tavsiyelerinizi uygulamalıyım? Oh. Döktüm içimi.