filmini iki kere izlememe, bütün hikayeyi bilmeme rağmen çok keyifle okuduğum kendimden hissettiklerimden birçok şey bulduğum bir kitap oldu. bu otobiyografik roman birçok kişisel gelişim kitabından daha değerli benim gözümde. yol hikayelerini, yollarda deneyimlenen herşeyi çok önemli buluyorum. o bambaşka bir psikoloji yola çıkmak. bir yere gitmek. doğaya ve kendine sığınmak. kendini affetmek. yaşadıklarınla barışmak. bir yandan iç dünyanı bir yandan dünyayı yaşadığın çevreyi soluduğun havayı tanımak. yası büyük bir güce çevirmek. hele de bunu koca bir sırt çantasıyla uzun ve zorlu bir yolda bir kadının yapıyor olması. takdirlik ve örnek alınması gereken bir deneyim. herkesin yapabileceği bir şey değil. bunun sebebi sadece güç ve kondisyonla ilgili değil yaşamı nasıl yaşamak istediğinle ilgili biraz da. düzen isteyen düzenli bir yaşam isteyen korunaklı bir yaşam biçimini arzulayan birileri için çok zor ve hatta daha tehlikeli olabilir. yolları mesken edinmiş, gitmeye, ve özgürlüğe bel bağlamış yürümenin sakinleştirdiği dolu dizgin ruhhallerindeki tutkulu ve biraz da sınırı geçmek isteyen insanlar için daha ideal görünebilir. yine de herkes yapamasa da herkesçe severek okunabilecek bir yapıt. sürüklüyor. yol hikayelerinden olduğundan bazen betimlemelerin sıklığı olay isteyen okuyucuları sıkabilir. ben her bir satırını büyük keyifle okudum bir tek başına gezmenin ve yolların keyfini yeni keşfetmiş bir kadın olarak. ilgisini çekenleri tatmin edeceğini umuyorum. keyifli okumalar :)
Ah Tezer Özlü benim seneler önce doğmuş halim. sadece ondan daha umut dolu olduğum yaşlardayım. bu aralar zor tutarken kendimi yine yollara düşürecek bu kadın beni :) bu dünyaya fazla gelmişsin zaten. senin duyarlılığın edebiyatın yaşama baktığın nokta. durduğun yer. senin gibi değerlere çok ihtiyacımız var...
denemeler biçiminde yola, kaybolmaya, uzaklığa, mesafenin maviliğine dair ilgi çekici konu başlıklarının olduğu güzel bir kitap. ancak herkesi tatmin edeceği söylenemez. yollara gezginliğe ilişkin daha özel ilgisi meyili olan ve edebiyat düşkünlerinde daha farklı etkiler yaratacağı söylenebilir. ben severek okudum
Aşk her zaman en bireysel olan olgular arasında ele alınan ve hala üzerinde konuşulan modası geçmeyen bir olgu. gündelik yaşantımızı da oldukça etkilediği bir gerçek. kitap eksikleri olsa da ciddi bir araştırma geçmişi ve meslekleri olan insanların bilgi birikiminin yoğun olduğunu göstermesi, aşkın nasıl toplumsal ve politik bir olgu olduğunu, siyasal düşünce tarihinin aslında merkezinde yer aldığını göstermesi ve bütünsel bir tarihsellikle ortaya koyması açısından başarılı olmuş. bunu yaparken de akademik dilin yoğun kavramsallaştırma süreciyle dolu anlatımından uzak soru cevap şeklinde ikili diyalog ve bir nevi mülakat çerçevesinde hareket etmiş. oldukça akıcı bir üslubu var bu bakımdan. yazarın da dediği gibi aşkı ele almak aynı zamanda savaşı, iktidarı, dini ve ölümü de ele almak demektir. iki dönemdir kadınların tarihi ile ilgili avcı-toplayıcı toplumlardan antik çağlara, Rönesans denilen yanılsama dolu bir dönemden günümüze kadar ele alan bir süreci olabildiğince geniş bir literatürden okuduğumuz için bu kitapta okuduklarım bildiklerimle paralel gitti. kitap zaten prehistorik dönemden günümüze kadar içeren büyük bir tarihi dönemi irdeliyor. aşkın iki insan arasındaki ilişkilerin, devlet, ve ona eşdeğer otoriteler, toplum değer yargıları tarafından nasıl şekillendirildiğini irdeliyor. Yüksek Lisans ders döneminde yaptığımız tarihsel okumalarla paralel gittiği için bildiklerimi sağlamlaştıran bir kaynak oldu yalnızca. eksikleri de var. bir anlamda resmi tarih yazımından çok da ayrı gitmeyen bir düşünce biçimleri var yazarların. toplumsal cinsiyet kurgularını çok irdelemeden genelleştirerek bir anlatı sunmuşlar aşka, cinselliğe ve iki kişi arasındaki ilişkiselliğin siyasallığına dair. bu bir eksikliktir bana göre çünkü tarih yazımı kadınları özne olarak görmeyip daha çok kurban ve nesneleşmiş varlıklar olarak kurgular. buna karşı çıkmışlar cinsler arası eşitsizliğin varlığını hakkıyla teslim etmişler ancak perspektif eksikliği de olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. katıldığım ve eleştirdiğim yerleri olan bir kitap. ancak aşka yönelik hislerin tarihsel serüvenini okumak ve bilgilenerek öğrenmek için ideal bir kitap. Söylenecek çok söz var ancak tüm kitabı anlatmış olmak istemiyorum o yüzden son olarak yazarlardan birinin de belirttiği sava katılmadan edemeyeceğimi söylemek istiyorum. Aşk gerçekten de antidemokratiktir.