gerçekten güzel bir kitap. Roman salt bir aşk ilişkisi ve sadakat olgusunu tartışmıyor insanın kendisiyle çelişen his ve davranış biçimlerini, karakterlerini de derinlemesine çözümlüyor. arka planda da rus işgali ve çekler ile ilgili toplumsal olaylara da değinen roman kafanızı oldukça meşgul eden sorulara itiyor. ki bir kitabın düşünce dünyanızda sorgulama yaratması onun amacına ulaştığını gösteriyor. sık sık Tomas'a sinirlensem de hatta Tomas ve Franz'ın bu çok eşli yaşama arzularından rahatsız olsam da karakterlerdeki çelişkiyi ve derinliği iyi yansıtmış yazar. en çok da Tereza bir arkadaşıyla dans ettiğinde kıskanan Tomas'ın başkalarıyla birlikte olmasını doğasının ve yaşamının bir parçası sayıyor olması çok rahatsız etti beni özellikle de çok tanıdık geldiği için. okunması gereken kült eserlerden bana göre.
Kitap 1929 yılında çıkmış. Escinsellik kelimesini bir kere bile kullanmadan cinsel tercihini artık daha fazla saklayamayip karisina mektupla gercekleri anlatip ondan ayrilmaya çalışan Alexis' in hikayesi. Kitabi bu hafta kendini köprüden atarak intihar esen mehtap zengin haberi sayesinde paylaşan bir siteden gördüm. Trans oldugu icin cinsel tercihi heteroseksuelligi norm kabul etmis ve farkliliklara saygı duymayan ve bu saygi bi tarafa o insanlari otekilestirip onlarda baskı kuran kisileri eğitmedigimiz bu toplumsal kosullari degistirmedigimiz sürece insanlarimiz sırf bu agirliga dayanamayip kendilerinden caymaya devam edecek. Kendi ikiyuzlu ahlak yargilarinı(başkaları aynı ahlak yargılarını taşımak zorunda değil.saygı duymak şart) bir kenara bırakıp da önce insan olabilmek! Empati kurabilmek. Homoseksuelligi bi hastalik ya da sapkinlik olarak degilde bir tercih olarak görüp katilmasaniz bile buna saygı duyabilmek. İşte tüm mesele bu...
kitabın eksik ve yetersiz kaldığı noktalar olduğunu hissetsem de,düşüncelerini paylaştığı çoğu yerde şiddetli bir katılmazlık hissi yaşasam da kadınların varoluştan bu zamana kadarki tarihsel, sosyo ekonomik ve kültürel konumunu, değişim ve dönüşümü, binlerce yıllık verilen mücadalenin altyapılarını gerek dinler gerek edebiyat ve toplumlar açısından olsun bir kitapta derleyip bunu sunmaları güzel olmuş. biraz taraflılık ve milliyetçi yanların yükseldiğini hissetsem de metnin bütünselliğini bozmuyor. kadın sorunlarıyla ilgilenen ve buna duyarlı olan herkesin okumasını tavsiye ederim
Piere Bourdieu çok önemli bir düşünür sosyolog. bizim bölüm açısından çok önemli bir yere sahip. eril tahakküm de isminden anlaşılabileceği gibi erkek egemenliğe dayalı baskıyla ilgili düşüncelerini toparladığı bir kitap. herkese hitap edemeyecek kadar keskin ve ağdalı bir dili var. yeni başlamama rağmen ve akademik dile oldukça yatkın olmama rağmen her zaman Bourdieu okumakta zorlanmışımdır.Bazen gereksiz derecede ağdalandırsa da dilini okunması gereken düşünürlerden. sosyolojiyle ve kadın araştırmalarıyla ilgilenen herkesin zaman ayırmasını hak edecek bir kitap.
can yayınlarından çıkan kitabını bir günde bitirdiğim, en sevdiğim romanlar sorulduğunda ilk başta söylediğim, aşktan ziyade insanın gururu ve önyargısının çevreye bakışındaki etkisini çok başarılı anlattığını inandığım en güzel klasik romanlardan. bu sefer de Türkiye İş Bankası yayınlarından okuyup hem eski bilgilerimi tazelemek hem de çeviri farkını incelemek istedim. 2014 de de en sevdiğim kitapla veda etmekte güzel bir rastlantı oldu. tekrar tekrar okunup incelenmesi gereken bir eser olduğunu düşünüyorum. Jane Austen gündelik yaşamı edebileştirmekte oldukça usta bir yazar bana göre.