Ne yapacağını bilemeden bir avlunun karşı tarafındaki duvara dalıp gitmek; bir aşk anında karnındaki inatçı gurultuya kulak vermek; ihanet etmek; ihanetin göz kamaştırıcı yolunu terk ederek gücü kendinde bulamamak; Büyük Yürüyüş´te kalabalıklarla birlikte yumruğunu havaya kaldırmak; gizlenmiş mikrofonlar önünde espri gösterisi yapmak- bu durumların hepsini tanıdım, hepsini yaşadım... Romanlarımdaki kişiler kendime ilişkin gerçekleşmemiş olabilirliklerdir... Her biri benim ancak kenarında dolaştığım bir sınırı aşmıştır... Çünkü romanın sorguladığı sır o sınırın ötesinde başlar. Roman yazarın itirafları değildir; bir tuzak haline gelmiş dünyamızda yaşanan insan hayatının araştırılmasıdır.
Ne yapacağını bilemeden bir avlunun karşı tarafındaki duvara dalıp gitmek; bir aşk anında karnındaki inatçı gurultuya kulak vermek; ihanet etmek; ihanetin göz kamaştırıcı yolunu terk ederek gücü kendinde bulamamak; Büyük Yürüyüş´te kalabalıklarla birlikte yumruğunu havaya kaldırmak; gizlenmiş mikrofonlar önünde espri gösterisi yapmak- bu durumların hepsini tanıdım, hepsini yaşadım... Romanlarımdaki kişiler kendime ilişkin gerçekleşmemiş olabilirliklerdir... Her biri benim ancak kenarında dolaştığım bir sınırı aşmıştır... Çünkü romanın sorguladığı sır o sınırın ötesinde başlar. Roman yazarın itirafları değildir; bir tuzak haline gelmiş dünyamızda yaşanan insan hayatının araştırılmasıdır.
'Güçlüler güçsüzleri incitemeyecek kadar güçsüz olunca, güçsüzler çekip gidecek kadar güçlü olmak zorundaydılar'
Yaşam bir kere yaşanan, bir kere yaşandığı için hiç yaşanmamış sayılan, tekrarı olmadığı için taslaktan öteye gidemeyecek kadar belirsiz ama aynı zamanda göklere de ulaşabilecek kadar hafif midir, yoksa üzerine yük ve sorumluluk bindirilen yaşamın sağladığı en şiddetli doğumun simgesi olacak kadar ağır mı?
Permandies olsa kesinlikle hafif derdi ama pozitif biçimiyle. Hafiflik gerçekten pozitif bir durum mudur yoksa gelip geçiciliğiyle ve tekrarsızlığıyla negatif mi?
'İçinde yaşadığı yeri terk etmek isteyen kişi mutsuz kişidir'
Özellikle kitabın, duygu sömürüsü, kitsch tanımını tekrar tekrar okumanızı tavsiye ediyorum. Sonuçta şüphesiz ki hiç birimiz kitsch i görmezden gelecek kadar insanüstü varlıklar değiliz.
İlişkilere bakış açınızı değiştirebilecek, en azından kalıplaşmış düşüncelerinizi sorgulamanıza neden olacak kadar enteresan bir aşkı konu alan , bunun dışında Kundera' nın insan ilişkilerini çözümleyişiyle hayranlık uyandıran bir kitap.
Ufak bir de anımı aktarayım izninizle ki izin vermeyenler devamını okumasın :)
Yazar olduğum bir sözlükte, hanım yazarlarımızdan biri en naif tabirle vasat bir kitap çıkartmış. Reklam amacıyla sözlük yazarlarına bildirim olarak haber verilmişti bu durum. Bir bakayım kitaba dedim, arka kapaktaki tanıtım yazısını okuyunca verdiğim tepki ''off yine mi bunlardan'' oldu. Süslü püslü, derin anlam içerdiği sanılan ama benzerleri defalarca yazılan bomboş cümleler. Bir ergenin ders sırasında defterine karaladığı ve karalarken dünyanın en güzel metnini yazdığını sandığı metinlerden hallice... Neyse işte ben bu yorumların benzerinin aynısını nick altı olarak yazdım ablaya. Çok saygılı, çok naif bir yazar olarak teşekkür mesajı attı, tabii eksisini de verdi. :) Ben de kimmiş, neyin nesiymiş diyerek entrylerini okumaya başladım. ''Aldatmak'' başlığının altına tanım olarak ''basitliktir'' yazdığını görünce de tüm iletişimimi sonsuza dek kopardım. Sen kendince aşktan, ilişkilerden, karşı cinsten bahsettiğin bir kitap yaz; ama bilinen her coğrafyada, bilinen her zamanda, her dinde, her ülkede, her cinste, her yaşta, her ilişki türünde var olan bir olayı, üstelik de ahlaki olarak bakıldığında yanlış olduğu neredeyse genelgeçer kabul edilebilecek olduğu halde yine de her zaman varlığını koruyan bir olayı basitlik olarak tanımla; asıl basitliktir bu tanımı yapmaktır.
İşte bu kitap, aldatmayı basitlik olarak tanımlamamak için okunması gereken bir kitaptır.
her anın bir defaya mahsus olmasından gelir varolmanın dayanılmaz hafifliği. hatta skalayı daha da geniş tutmak gerekirse yaşanılan her olay bir defaya mahsus yaşanmıştır. sevgilin seni terk mi etti güzel kardeşim? bir defaya mahsustu o üzülme. ya da üzül; çünkü bir defaya mahsustur üzülmen. sonsuz bir döngü yok bu hayatta. evet o seni terk etti ve şanslısın ki ölümlüsün. ve daha da şanslısın ki bir daha hayata gelmeyeceksin. zira böyle bir döngü içerisinde bir daha hayata gelecek olsaydın aynı üzüntüyü tekrar yaşaman gerekecekti. şimdi bir kez daha düşün ölümlü olmanın insanı neden bu kadar hafif yaptığını. düşündün mü? o halde artık yaşamanın zamanı!
Milan Kundera'nın bu çok ünlü romanında, birbirinden farklı ama bağlantılı dört karakterin özelinde inançlar, geleneksellik, varoluşçuluk, aile ve otorite ile olan ilişkileri ve yaşadıkları coğrafyanın faşist sol düzleminde hayatların nasıl bir hal aldığı anlatılmaktadır.
İnsanın varolabilmesi için tüm bağlardan kurtulup hafiflemesi gerektiğine inanan, hatta bu uğurda oğlundan bile uzaklaşabilen, doktor Tomas, annesinin üstündeki yoğun etkisinden kaçarak kurtulan ama bu sefer de Tomas'a derin bir bağlılık geliştiren Tereza, Büyük Yürüyüş'te zorunlu olarak bulunan ve nefret eden, ihaneti yaşam biçimi haline getiren ressam Sabina, Sabina'ya ve temsil ettiğini düşündüğü değerlere olan hayranlığı yüzünden kendini tehlikeli bir yolculuğa atan, karısı ve kızı tarafından ezilen akademisyen Franz.
“Rastlantıların, sadece rastlantıların söyleyecek bir sözü vardır bize. gereklilikten doğan, olmasını beklediğimiz, günbegün yinelenen her şey dilsizdir. sadece rastlantı bir şeyler
söyler bize.”
http://filmonerisi.blogspot.com/2012/12/the-unbearable-lightness-of-being.html
Kitap çok iyi yazılmış ama verdiği erkek egemen görüş beni çok rahatsız etti.
Etkileyici bir kitaptı, felsefik yanı sayesinde hayatınıza farklı bir bakış açısı katmanızı sağlıyor :)
Mılan Kundera gerçekten çok başarılı bir eser yazmış.Realimz ve Empresyonizm yaklaşımlarını sonuna kadar kullanmış.Aşkı,sadakati,kominizmi,geçmişin insan hayatındaki yerini,yalanları,ihtiras ve alışkanlıkları eleştirel ve sorgulayıcı bir üslupta ele almış.Bazı sorulara cevap araması,sorgulaması kitabın başarısını artırmış.Yazarın Sigmund Freud 'un etkisinde kaldığı da gözümden kaçmadı.Kitabın bu kadar başarısına karşılık bazı yerlerde aşırı cinsellik kullanmasından ötürü realist anlatımı konuşturmasıyla anlatılanlar gözümün önüne geldi ve biraz rahatsız etti beni.(Okuyan arkadaşlar çok iyi anlayacaklardır).Yazarın diğer kitaplarını da okumak için sabırsızlanıyorum açıkcası.
adı kadar dolu adı kadar orjınal. gec kaldıgıma uzuldum tanıstıgıma sevındım kundera ıle. cok buyuk yazarmıs
Karton Cilt, 318 sayfa
2000 tarihinde, İLETİŞİM YAYINLARI tarafından yayınlandı