Sessiz İntikam son zamanlarda okuduğum en iyi historical romandı. Konusu , kurgusu , duygusu ve karakterleriyle müthişti. Kitapta bolca yer kaplayan yazım hataları bile kitabın etkisini azaltmıyor. Romantik kitap severlere özellikle de historical okurlarına tavsiye ederim.
Yazarı Julia Quinne bile olsa kuzenler , teyzeler , anneler kitapta çok yer kaplıyorsa sevemiyorum. Bu kitapta da fazlasıyla geçiyorlar. Marcus ge Honoria aşkı hoştu ama bende derin etkiler bırakmadı. Ama kitapta bir yer favorim. O da Bridgertion ailesinin sevimli çapkını Colin'in göründüğü yer :)
İç sesler birbirine girmese harika kitap olacakmış da ceviri kaynaklı mı yoksa yazardan mı bilemiyorum bir kac kere okumak zorunda kaldıgım cok yer oldu. İç ses adama mı ait , kadına mı o kadar birbirine girmis ki ! Ama karakterler ve diyaloglar çok tatlıydı.
Büyük beklentiyle başladığım ve beklentim karşılığını fazlasıyla aldığım bir kitap oldu. Maskeli Balodan sonra ilk defa bir Brenda Joyce kitabını bu kadar sevdim, hatta Maskeli balodan bile çok sevdim Stephen ; Sert, soğuk , dönemin en başarılı, en yakışıklı, en zengin, en gözde bekarı... Doğduğu andan itibaren, ünvanına yaraşır şekilde, kusursuz bir dük olmak için yetiştirilmiş. Zalim bir adam tarafından, ne yaparsa yapsın hak ettiği takdir ve sevgiyi göstermeyen üvey babası tarafından... Alexandra ise ayyaş bir baba ile iki kız kardeşle ile yaşayan yoksullukla boğuşan ve dikiş dikerek kazandıklarıyla ailesini ayakta tutmaya çalışan fedakar bir kadın. Saygın bir dükün asla evlenmek istemeyeceği sınıfta bir kadın. Ama karşılaştıkları ilk anda da saygın bir dükün dikkatini de çeken bir kadın. Yoksulluğuna rağmen Stephen'ın cömert ama kesinlikle ahlaksız olan tekliflerini reddedip kendi ayakları üzerinde durmaya gayret edecek kadar gururlu ve ahlaklı. Ama karşısındaki adam reddedilmeye alışkın olmayan, kararlı , inatçı, karşı koyması çok güç ve bir o kadar da çekiciyken işi oldukça zor. Ve bu ikili arasında aşk sahiden kitabın adında olduğu gibi imkansız görünüyor. Hem sınıf farklıları, hem etrafta dönen dedikodular hem de kendi içlerinde birbirlerine karşı koymak için savaşıp duruyorlar. Özellikle de Stephen mantık adamı, hayatında duygulara yer olmayan bir adamken aşk gibi bir duyguya inanıp kabullenmesi çok zor. Kabullenemedikçe de içindekilerin dışarı yansıyışı bolca kaba sözle oluyor Ve bende böyle adamları sevdiğim için kendisi benim gönlümü feth etti:) Ters, katı, öfkesi korkutucu ama aşık olduğunda da o değişim hayranlık uyandırıcı. Mesela kitapta en çok sevdiğim yer onun aşkını kabullenip, acı çektiği yerler oldu. Biraz kendi etti kendi buldu ama yetiştirildiği şartlar göz önünde bulundurulunca onun içinde kolay değildi. Sonuç olarak bana gerçek aşkı hissettiren, duygulu ve etkileyici bir historicaldı.
Sophia Jordan Düğün Gecesi kitabıyla beni kendine bağlayan her kitabını da alıp okuduğum bir yazar ama hiçbir kitabında maalesef ki ilk kitabın tadı yok. Aşka Teslim ise benim için en son sıralarda gelecek historıcal romanlardan oldu. Ne konu, ne işleyiş, ne replikler akıcı gelmedi bana. Bu kitabı zar zor da olsa bitirdikten sonra açıp yeniden Düğün Gecesini okudum. Bir yazarın iki kitabı arasında nasıl bu kadar büyük fark olabilir ?