Öncelikle Livaneli'nin yalın, sade, anlaşılması kolay, akıcı dilini seviyorum. Kendisini sıkmadan okutturuyor. Bir önceki okuduğum Serenad kitabı gayet güzeldi zaten. Bu kitabında değişik kişilerden yaşamlardan kesitlerle ülkemizin içinde bulunduğu sorunları ve sebeplerini bize aktarmak istemiş. Benim kişisel olarak ta farkında olduğum sorunlardı bunlar. Başarılı bir şekilde anlatmış bunları okuyucuya. Kendi aklında bulunan tespitlerin de yerinde ve doğru olduğunu düşünüyorum. Tabi ülke sorunlarından bahsetmiş genel anlamda da mutlu olmanın nasıl mümkün olabileceğinden de bahsetmiş. Kitabı bitirdiğimde "neyi düşlüyorsan, nerede kendini rahat ve mutlu hissediyorsan işte gerçek mutluluk o dur" mesajını aldım ben. Tek beğenmediğim yönü bazı bölümlerin ve hikayelerin gereğinden fazla uzun olması geldi bana. Bu nedenle 10 üzerinden 8 verdim. Ortalamanın üstünde bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Hoş bir tat bıraktı bu kitap bende. Kızılderililerden yola çıkarak dünyadaki tüm soy kırımlara, faşistliklere tepki göstermiş aslında. Güzel mesajlar veren yer yer ilginç bilgilerle bizi bilgilendiren bir kitap olmuş. Sunay Akın'ın tarihsel bilgisi gerçekten takdir edilesi. Fakat bazı bölümler bilgi bombardımanı gibi olmuş ve her bilginin başka bir bilgiyle ilintili olması yorucu ve konudan biraz uzaklaşmasına yol açmış. Onun dışında verdiği mesajlarla, bilgilerle beğendiğim bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
Zamanında puan verip bırakmıştım yorum yapmamıştım. Şöyle kitaplarıma bir göz gezdirirken okumayı düşünen arkadaşlara yardımcı olsun diye yorum da yapayım dedim. Kişisel olarak hayatımda okuduğum en sürükleyici kitap olmuştur. Acaba şimdi ne olacak? merakımdan dolayı saatlerce okuduğum olmuştur aynı gün ve dolayısıyla sayfa sayısı az olmamasına rağmen çabuk bitirdiğim bir kitaptır. Dan Brown'ın diğer kitaplarını okumadım fakat sırf bu romandan dolayı diğerlerini de okumak istemişimdir. Kesinlikle önerdiğim bir kitap.
Bitirdiğimde ilk defa bir kitap için "Bu ne ya?" dedim. Bir kitap bu kadar mı sıkıcı olur. İyi ki kısa kitap yoksa kendini bıraktırabilirdi yarıda falan. Bazıları demiş Müzeyyenle ayrılışını anlatıyor. Adam Müzeyyenle hiç birlikte olmadı ki ayrılsın. Platonik bir şeyler olabilir belki. Neyse sonuç olarak beni sıkan bıktıran bir kitap oldu. Konuşma diliyle samimi yazmış ama bir kitap için özensiz bir dil olmuş. Ben beğenmedim ama denemek isteyene de mani olmam.
Kitabın varoluşçulukla ilgili olduğunu düşündüm okuyup bitirdiğimde. Nihilizm belirtileri gördüm karakterde. Düşündüğüm gibi olmadığını var sayarsak toplumun geneline göre yabancı birinin romanı da denebilir bir diğer bakış açısı ile. Yazar bunlardan birisini ya da hepsini anlatmak istemiş olabilir tam emin değilim. Az sayfada çok şey anlattığını söyleyebilirim. Ben okurken şahsen kafam karıştı. Bazı yerlerde ne anlatmak istediğini anlamadım. Bu nedenle bazı kişilerin çok yalın anlatmış konusu çok belli yorumlarına katılmıyorum. O nedenle de 7 puan verdim. Fakat okunmasını önerdiğim bir kitap olarak kalacaktır. İyi okumalar.
İnsanın ufkunu genişletmesi, denenmemişi denemesi, yeni şeyler öğrenmesi için aşması gereken öncelikli şey ne? İşte bunu konu edinmiş ve üstü kapalı bir şekilde veriyor kitap. Aslında kişinin gerçek benliğini bulması ve kendisini tanımasıyla alakalı. Hoş bir tat bırakıyor. Okumanızı öneriyorum.
Okuyunca damakta hoş bir tat bırakan hikaye :) Martı Jonathan'ın hayatından gelişiminden diğer martılardan farklı olmasına sebep olan nedenlerden örneklerle insanlara mesaj veriyor yazar. Bunlar; vizyon, ileri görüşlülük, toplumun gelişememesinin sebepleri, kalıplara sıkışıp kalmak, yeni şeyler denememek, korgular, kaygılar vb. konular hakkında. Yalın ve sade bir dille bu mesajları vermiş yazar. Hoş bir hikaye olmuş. Kalıplarınızdan sıyrılmanız yeni şeyleri denemekten korkmamanız dileği ile. Okunmasını öneririm.