"Her şeyin iyi gittiğini nerden çıkarıyorsun?" dedi. "Herif rüzgârı kendinden menkul uçurtmanın teki. Ara sıra telleri takılır gibi kadına geliyor gece yarısı." "Fakat Müzeyyen, bu derin bir tutku," dedim. Tırsmaya başlamıştım. Haklı olabilirdi. "Evet, biraz sapık ve tek taraflı bir tutku," dedi, arkasını dönüp gitti. Hikâyeye göre adam, kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, eve sığmıyor... Bülbülün çilesi, yazarın zulası... İnceden sarma bir sigara, inceden bir bardak... Jak Danyel isimli bir şişe, Hicran isimli bir yara, tuhaf isimli bir roman. Kafamız iyi, açmayın kapağı, biz böyle iyiyiz.
İlhami Algör, alelacayip aşkların ve oyunbazlığın, hüzünlü dolambaçların yazarı. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, İtalyan Yokuşu'ndan aşağı, rüzgâra asılıp Tophane'ye inen roman. Avaramu!
(Tanıtım Bülteninden)
"Her şeyin iyi gittiğini nerden çıkarıyorsun?" dedi. "Herif rüzgârı kendinden menkul uçurtmanın teki. Ara sıra telleri takılır gibi kadına geliyor gece yarısı." "Fakat Müzeyyen, bu derin bir tutku," dedim. Tırsmaya başlamıştım. Haklı olabilirdi. "Evet, biraz sapık ve tek taraflı bir tutku," dedi, arkasını dönüp gitti. Hikâyeye göre adam, kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, eve sığmıyor... Bülbülün çilesi, yazarın zulası... İnceden sarma bir sigara, inceden bir bardak... Jak Danyel isimli bir şişe, Hicran isimli bir yara, tuhaf isimli bir roman. Kafamız iyi, açmayın kapağı, biz böyle iyiyiz.
İlhami Algör, alelacayip aşkların ve oyunbazlığın, hüzünlü dolambaçların yazarı. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, İtalyan Yokuşu'ndan aşağı, rüzgâra asılıp Tophane'ye inen roman. Avaramu!
(Tanıtım Bülteninden)
Ilginc ismi arka kapagini begenerek almistim.yarim saat icinde bitti.peki ne anladim? Hic bir sey...gunumuz yazarlarinin klasik dili, konusma tarzi..
Aslında bir tam'dır. Ikiyle bütün olmaz. Fakat Müzeyyen! Aşkın en keskin boyutudur tutku. Binlerce kağıt kesiği bırakır ardında. Keşke'siz, samimi bir ah'la. .
Bitirdiğimde ilk defa bir kitap için "Bu ne ya?" dedim. Bir kitap bu kadar mı sıkıcı olur. İyi ki kısa kitap yoksa kendini bıraktırabilirdi yarıda falan. Bazıları demiş Müzeyyenle ayrılışını anlatıyor. Adam Müzeyyenle hiç birlikte olmadı ki ayrılsın. Platonik bir şeyler olabilir belki. Neyse sonuç olarak beni sıkan bıktıran bir kitap oldu. Konuşma diliyle samimi yazmış ama bir kitap için özensiz bir dil olmuş. Ben beğenmedim ama denemek isteyene de mani olmam.
duyguları aktarırken kullanılan referanslar hoştu ama anlatımda o kadar "bütün"den uzak bir yapı var ki içine giremiyorsunuz.
Adı ve ilk paragrafıyla beni fazlasıyla heyacanlandırdı fakat devamı olmadı. Hikayede bir bütün oluşturamadım parçalar eksik geldi. şu noldu bu noldu diye sorularım var çok. çizimler güzeldi. neyse okuduk bitti işte.
Olaylar o kadar biz ki aslında...Klasik Türk insanı ikilemlerini yaşadım kesinlikle...İç hesaplaşmaların bitmediği bir lokmalık keyifli bir kitaptı.Yeşilçam Filmlerini seviyorsanız bunu da seversiniz.Zira insanın damağında bıraktığı tad aynı...
Başlangıcıyla sonu arasında geçen bir öykü..
Başta hissedilmeyen ama acısı sonradan çıkan güneş yanığı tadında bir anlatım.
Etkileyiciydi.
Saray uyur, burnu uyur, şehir uyur, martılar uyumaz.Bir de karşı apartmanı arka pencerelerinde biri.O ışık bana iyi gelirdi.Nedenini bilmezdim.
Karton Cilt, 59 sayfa
1Ekim2016 tarihinde, İletişim tarafından yayınlandı