Zweig, insanların yoğun duygularla boğuştuğu taraflarını çok iyi incelemiş, ölümüne bakılırsa kendi de bizzat yoğun duygular içinde savrulup durmuş bir yazar bana göre. Şimdiye kadar okuduğum Zweig karakterlerinin hepsi bazı kötü duyguların kurbanı olmuş, bazı duyguları o kadar aşırı hissetmişler ki artık içinde oldukları deri bile o hislerden oluşmuş ve bu duygular ile hayatlarına yön vermiş karakterler. Benim ilgimi çeken tarafı da bu psikolojik boyutun kısacık bir öykü içinde anlatılmadaki ustalığı. Okudukça yazarın yazım tarzına, analizlerine ve belki de kendi zihnine daha da alışmış bir şekilde buluyorum kendimi. O an Zweig ne hissettirmek istemişse onu hissediyorum. Gerçekten çarpıcı bir yazar.
Tek tip karakterler, tek tip konuşmalar, sıkıcı bir kurgu. Her yer buna benzeyen kitaplar ile dolu. İlgimi çeken olay Fırat ve Cesur arasındaki trajik durumdu. Bu olay üzerinden çok daha farklı bir kurgu çıkabilirdi. Çok güzel bir kitap olma potansiyeli varken ne yazık ki sığ bir şekilde işlenen karakterler dolayısıyla pek severek okuyamadım.
İki puanı aborjinlerin yaşam tarzlarını ilginç bulduğum için verdim. Baştan aşağı ticaret kokan bir kitap. Yazar olmayanlar neden kitap yazmamalı, buna dair güzel bir örnek. Sıkıldım, bunaldım, daraldım okurken. İnsan kitap okudukça bazı kitapların yarım kalması gerektiğini, vaktini harcayamayacağını kavrıyor. Sanırım yıllar sonra yazan kişi, yazar demek istemiyorum, itiraf etmiş tamamen kurgu olduğunu. Aborjin arkadaşları kendileri üzerinden para kazanması hakkında ne düşünüyorlar bir de bununla ilgili bir kitap yazsın, şanı yürüsün.
Kitap hakkında ne düşüneceğime bir türlü karar veremedim, bitirdikten sonra kitaba dair düşünmem gerekti. Her şeyden önce, belki de aralıklı okuduğum için, okurken sıkılmadım. Yazarın kullandığı dili, kelimeleri, olayları sunuşunu tartışmaya gerek yok. Ailede neredeyse toplam 3 isim ve onlarca karakter var, hepsi de birbiriyle bağlantılı ve kenara atılmayacak karakterler. Okurken karıştırmamak için çabaladım, bir süre sonra da alıştım ama karakterlere bir türlü ısınamadım. Hepsinin iyi kurgulanmış bir hikayede, kopuk kopuk hayatlarına şahit oldum ama hikaye beni içine çekemedi. Son 100 sayfada ise tamamen koptum ve artık tamamen bitirmeye odaklandım çünkü nasıl başladıysa öyle biteceğini biliyordum. Ağzımı açık bırakan tüm o akrabaların birbirlerinden üremesi ve de bazı tuhaf olaylar oldu, domuz kuyruğu, Güzel Remedious'un uçup yok olması, Ursula'nın kör olması ve kimsenin anlamaması ve aynı zamanda bir çok jenerasyon devirip öyle can vermesi gibi. Muz fabrikası, Liberaller ve Muhafazakarların savaşı, öldürülüp vagona tıkılan cesetler ve yıllar sonra bunların serapmış gibi davranılması, hiç var olmamış olduğunun düşünülmesi de bana düşünecek yeni konular vermiş oldu, kitabın sevdiğim tarafları da sıkıldığım ve anlamsız bulduğum tarafları da var. Yine de ilk okuduğum Marquez kitabı olduğu için ve okuduğum tuhaf kitaplardan biri olduğu için, abartıldığını düşünsem de, büyük resme bakarsam kitabı sevdiğimi söyleyebilirim.
Wulf Dorn sonlarıyla şaşırtmaya devam ediyor. Aklımda çok bariz olup elenenler dışında 3 kişi vardı, hiçbiri çıkmadı. Hem de neredeyse kesinlikle emindim. Okuması çok kolay, sade dildeki diline alıştım artık yazarın, böyle olunca daha da akıcı oluyor kitapları. İnsan zihninde olup bitenler beni her zaman şaşırtmıştır, şaşırtmaya da devam edecek. Bizim algıladığımızdan çok daha öte insanın kafasının içinde olup bitenler. Bu bir yandan korkutucu bir yandan da ilgi çekici benim için. Böyle merak uyandıran bir kurgu ile birleşince de kapıldığım bir kitap oldu. Jan'a üzülmeden yapamıyorum. Adamın başına bir sene arayla, çocukluk travmalarından bahsetmiyorum bile, gelmeyen kalmadı. Wulf Dorn'un kitaplarından güzel film çıkar. Kim bilir, ilerde izleriz.
İkinci Dorn kitabım. Psikiyatrist kadar başarılıydı. Merak ettim, gerildim. Yine sürükleyici ve hızlı okunur bir dili ve konusu vardı. Okurken film izliyormuş gibi hissediyor insan kendini. Yalnız yazarın mantığını az çok tanıdıktan sonra kitaptaki hamleleri çözüyorsunuz yavaş yavaş. Yazar taktiğini değiştirmezse bir süre sonra kendini tekrara düşüyor. Oyunbaz kitabına başlayacağım, umarım çözdüğümü düşündüğüm olay akışını değiştirir bu kitapta.