"Dağ fare doğurdu" lafının kitap hali bu olsa gerek. Beklentimin çok altında kaldı. Zaman kaybı.
Milli mücadele dönemindeki İstanbul'u anlatan bir eser. Çoğunlukla Avrupa sevdalısı ve ahlaki yozlaşmaya uğrayan insanları vurgulamış. Kullanılan eski kelimelerin günümüz karşılıklarını parantez içinde vermeleri de güzel bir uygulama olmuş. Kitabın olay örgüsü bana çok sıradan geldi ama o günleri anlamak için okunabilir.
Milli mücadele döneminde İstanbul halkının nabzını tutan; kahramanların kendi iç çatışmalarını çok güzel betimleyen; bol miktarda eski Türkçe sözcük bulunduran yer yer anlaşılması güçleşen; son bölümünü daha bir etkileyici bulduğum kalburüstü bir Peyami Safa eseri.
"Hayatını mesleğine adamak" tabirinin en önemli örneği olan Sigmund Freud bu eserde evimizin içine giriyor. Kitabın son cümlesi olan "Görünürdeki vakaların kaynağı, bilinç tarafından bir kenara itilmiş olmakla birlikte ifade becerisini yitirmemiş ve yeterince bastırılmamış psikolojik materyallerde aranabilir" ifadesinden yola çıkılarak eserin içeriği hakkında çıkarım yapılabilir. Arkadaşımızın adını unutmamızdan şehir ismini karıştırmamıza, dil sürçmelerinden evdeki bir eşyayı kazayla kırmamıza, dejavulardan batıl inançlara kadar bir çok olay bilinçaltı incelemeleriyle ve örneklerle açıklanmış. Kitabın ismi sizi korkutmasın. Konuya ilgi duyan herkesin kolayca anlayabileceği bir dil kullanılmış.