Mütefekkir romancı bu eserde insan ruhunun derinliklerine büyük zekasının ışığını tutmaktadır. romanda asil bir ruhun insanın anlaşılmazlığı karşısındaki bunalımları, ikiyüzlülüğe ve bayağılıklara karşı isyanı verilmektedir. Harb yıllarının ahlâkı ve içtimâi hayanı verilmektedir. Harb yıllarının ahlâkı ve içtimâî hayatı perişan eden havası iinde dürüstlüğün ve ülkücülüğün savunması yapılmakta, kozmopolitliğe karşı milliyetçilik, materyalizme karşı maneviyatçılık bayraklaştırılmaktadır.
Mütefekkir romancı bu eserde insan ruhunun derinliklerine büyük zekasının ışığını tutmaktadır. romanda asil bir ruhun insanın anlaşılmazlığı karşısındaki bunalımları, ikiyüzlülüğe ve bayağılıklara karşı isyanı verilmektedir. Harb yıllarının ahlâkı ve içtimâi hayanı verilmektedir. Harb yıllarının ahlâkı ve içtimâî hayatı perişan eden havası iinde dürüstlüğün ve ülkücülüğün savunması yapılmakta, kozmopolitliğe karşı milliyetçilik, materyalizme karşı maneviyatçılık bayraklaştırılmaktadır.
Milli mücadele döneminde İstanbul halkının nabzını tutan; kahramanların kendi iç çatışmalarını çok güzel betimleyen; bol miktarda eski Türkçe sözcük bulunduran yer yer anlaşılması güçleşen; son bölümünü daha bir etkileyici bulduğum kalburüstü bir Peyami Safa eseri.
duygusuz duvar olarak bilinen ve kendisine sen aslında duygusalsın dendiğinde kızanlar özellikle okusun. (geçen yaz okudum, neden duygusal olduğumu anladım.)
Safa'dan yine etkileyici bir eser.
Her kitabinda ruhsal tahlileriyle karsimiza cikmasina karşın Safa bu kitabinda dogu-batı catısmasının ulke insani uzerinde biraktigi etkiyi ogretmen orhan karakteriyle okuyucuya aktariyor.
Peyami Safa’nın neredeyse tüm eserlerinde olduğu gibi Mütareke döneminin İstanbul’unda geçen Biz İnsanlar romanında da yine bir doğu-batı çekişmesi var. Fakat kitap sadece bu yönüyle değil, kuvvetli bir materyalizm-maneviyatçılık karşılaşması ve milliyetçilik-mandacılık mücadelesiyle de dikkat çekiyor. Her biri farklı bir görüşü ve yaşam şeklini temsil eden karakterleri bir yana koyarsak, adeta Peyami Safa’nın beyninde geçen bir fırtınaya tanık oluyoruz. İsabetli tespitler ve kuvvetli gözlemler kadar yoğun bir sorgulama hali tüm roman boyunca devam ediyor. Finali dahil bolca toplumsal göndermeler içerse de aradaki ruh tahlilleri de takdire şayan. Özellikle Orhan karakterinin donma tehlikesi yaşadığı bölümün tasviri, Safa’nın insan psikolojisine ne kadar hakim olduğunu bir kaz daha kanıtlıyor.
426 sayfa