Soru cevap biçiminde hazırlanmış; kronolojik olarak düzenlenmiş olan kitapta İlber Ortaylı bilmediklerimizi, yanlış bildiklerimizi, en çok da tarih konusundaki cehaletimizi ortaya koyuyor... Zaman zaman tekrarlarla konuyu pekiştiren, çok önemli konulardan bahsederken, sohbet havası içinde rahat bir anlatım tutturan bir kitap. İlber hocamız, her bölüm için o alanda çalışan yerli/yabancı araştırıcılara/eserlere atıfta bulunarak, okuru daha ileri okumalara teşvik ediyor. Kitapta belirtildiği gibi tarih bilgisinin/bilincinin olmadığı, coğrafya ile tarih bilgisinin örtüşmediği, toplumsal kimliğin oluşmadığı/oturmadığı ülkelerde; ulus kimliği, vatan kavramı, coğrafyanın anlamı da benimsenmeyecektir. Bu gün yaşadığımız, tartışmayı dahi başaramadığımız sorunların kökeninde tarih cehâleti, merak - bilgi eksikliği olabilir mi?
Romantik dönemin acıları, algıları ne kadar uzağımızda kalmış meğer...
Güney Amerika edebiyatına ilişkin güzel bir örnek... İlginç, acı bir hikaye, bir dönemin hesaplaşması niteliğinde..
Kırmızı saçlı kadın, Orhan Pamuk sesini hissettiren bir roman. Olay örgüsü, işleniş biçimi, baba-oğul ilişkisinin katmanlı olarak ele alınışı, öyküleme tekniği Pamuk'un ustalığını gösteriyor. Öykü içinde Oidipus - Sührab/Rüstem efsanelerinin ele alınışı, Kur'an'dan kıssalar, baba-oğul ilişkisi kapsamında bahsedilen müzeler, kitaplar, tablolar bir yandan Pamuk'un romanın hazırlık aşamasındaki çalışmaları gösteriyor, diğer yandan "Benim Adım Kırmızı"da kullanılan doğu-batı karşılaştırılmasının temelini oluşturuyor. Pamuk açısından bir baş yapıt olmasa da keyifle okunan, sona doğru olayların fazlaca hızlanarak toparlandığı (sonu zayıf), sürpriz unsurunu kullanmaya çalışırken hikayesini zedeleyen bir roman olarak değerlendiriyorum. Yine de bir ustanın romanı, okunmalı...
Kipling öykülerinde Borges'in önsözünde belirttiği gibi, yavaş yavaş ortaya çıkan doğaüstü konuları öykülüyor. Hüzünlü, buruk tad bırakan, gerçek olaylar olmasına karşılık, gerçeküstü, zaman zaman mistik öğeler içeren öyküler...
Babil kitaplığı dizisinden, Borges'in önsöz ile çıkan birbirinden güzel öyküler... Mutlu Prens, Canterville Hayaleti, Bencil Dev gibi birbirinden güzel öykülerin derlendiği kaçırılmaması gereken bir kitap...
Ruh ve Beden: Acemi Bir Boksörün Defterleri, yazarın Chivago'nun yoksul mahallerinde gerçekleştirmek istediği etnografik bir çalışma için, bölgedeki insanlarla tanışma amacıyla bir boks salonuna kayıt olmasıyla başlayan bir hikayeyi ele alıyor. Salondaki çalışmalar sırasında boks, spor, bedenle kurulan ilişki, çevreyle ilişki vs. derken, çalışmasının önemli bir kısmını boks konusunun oluşturduğunu fark eden Loic Wacquant, bu notları kitaplaştırmaya karar veriyor. Boks konusunda çok öğretici bilgiler içeren, keyifli bir etnografik çalışma...