konuşma dili çok yapay. hem kazı ekibi hem de halk arasında geçen konuşmalar çok plastik duruyor. o yüzden gerçekten o yöredeymiş gibi hissettirmedi bana. araya bir "lo" sokuşturunca olmuyor maalesef. ahmet ümit istanbul romanları yazmada daha başarılı sanırım. yazıtların dili de o gerçeklik duygusunu vermiyor. hikaye ve kurgu güzel ama yazar katili son ana kadar tahmin etmeyelim diye çok kasmış. bence katilin hikayesi çok yavan. katil kim olursa o hikayeyinin 3-5 cümlesini değiştirip uyarlayabilirdi. olmamış diyor ve ahmet ümit'in o güzel hatırı için 6 veriyorum.
çeviri ne kadar güzelse can yayınlarının arka kapak açıklaması o kadar "kiç". "ailenin genç ve güzel kızı" iki çocuklu ammu ve yaşadıklarının metnin bütününe olan etkisi öylesine az. çok yetkin, çok etkileyici, çok incelikli bir gülmece duygusuna sahip çok çok çok bir eser.
çeviriden mi kaynaklı bilemiyorum ama hiç içine giremediğim, içselleştiremediğim bir kitap oldu. kopuk kopuk metinler okuyormuş gibiydim. içine çok hoşlanmadığım fantastik öğeler de girince, "bitse de gitsek" dedim kitap boyu.