Artık bir haftada bir kitap okumaya başladığım için kendime söverekten başlıyorum.Gayet akıcı bir kitaptı ama bir türlü vakit denkleştiremedim.Kitapta kalındı biraz ama yaz tatilinde en fazla 3 gün kalırdı elimde o zaman bile elimde süründü derdim ama.. Öncelikle ilk olarak filmini izlemiş biri olarak, kitabı filmden daha çok sevdiğimi belirtmeliyim.Hatta film yüzünden bu seriye hiç başlamayacaktım ya neyse.Sevmemiştim filmi,detayları tam hatırlamıyorum bir sene önce izlemiştim ama bu seriden soğumama,okuma hevesimin kırılmasına yetmişti.Geçen gün serinin son kitabı da eklenince dedim Sanem,başla şu seriye ne kaybedersin ki.Tabi vakit kaybettim o ayrı. Kitap genel olarak,kurgu bakımında güzeldi.Hatta o dünyayı çok sevdim de.Ortaya karışık olmuş biraz ama olsun.Yazarın hayal gücü takdire şayan.Ama ben yaşları sevemedim.15-16 yaşında bir kızdan açıkçası pek haz alamıyorum,daha çocuk gibi geliyor.Biraz daha olgun düşünceler okumak isterdim.Ek olarak,alfa kadın da olmalı.Böyle pısırık değil.artık Clary'nin pısırıklığını da yaşına veriyorum. Kitabın son 100 sayfasıydı yanlış hatırlamıyorsam,gerçekten bayağı heyecanladım.Tabi bu arada aklımda karışmadı değil.Çünkü çok fazla geçmişte oyun oynanmış,hep bir şeyler saklanmış.İşte bu sayfalarda yavaştan da olsa gerçek bilgiler -tabi ne kadar doğruysa bu ortaya çıkan bilgiler- gün ışığına çıktı.Daha çözülmemiş çok şey var aslında,kısmet ömür kitaba. Kitabın sonunu gerçekten ama gerçekten beğenmedim.Spoiler vermek istemiyorum bu yüzden daha fazla üstünde kalmayacağım.Filmini izlediğim halde kitabı okurken o kısımdan bir daha nefret ettim.Ha, bu arada film kitaptan bayağı farklıydı.Filmindeki karakterlerden Jace'i beğenmedim.Bilemiyorum kanım uyuşmadı.Bir de kitabı okurken benim hayal ettiğim Jace'i düşünürken habire bu filmdeki çocuk beliriyordu kafamda.Ne kadar düşünmek istemesem de.. Velhasıl kelam,kitabı sevdim diyebiliriz.Bu kadar sövdüğüme bakmayın,okunur ve okutur kendini bu kitap ;) Edit:Kitabın üçüncü şahıs değilde birinci şahıs ağzından yazılması daha iyi olurdu benim açımdan.Sevemiyorum üçüncü şahısla yazılan kitapları.
Abi,kadın yazmayı biliyor,helal olsun.Diyecek söz bulamıyorum.Her kitabında da insan daha çok kendini sevdirebilir mi? Şimdi anlıyorum ki bu doğruymuş.. Tebrikler. Zoe,diyecek söz bulamıyorum sana.Böyle kardeşim olsa kardeş katilinden hapse girerdim galiba.. Kitap süperdi.Tabi sonunda içimi burktu,o ayrı.Seri içindeki en duygusal kitaptı,hatta yazarın en duygusal kitabı bile olabilir.Adrian'ın ağzından yer vermesi hele müthişti.Bütün dertlerini anlayabiliyoruz artık,çok çekiyormuş çocuk be.. Sydney ve Adrian aşkına o kadar tanık olduk ki,yeterince tatmin etti beni.Çok da güzel bir dille anlatmış yazar.Kendini kaptırıyorsun,adeta onların sevgisine ortak oluyorsun. Kitabı tam bir haftada bitirdim,utanıyorum.Çünkü bir günde soluksuz bitebilecek bir kitap ve ben zaman bulamadığıma bu uzayıp gitti.Keşke araya mesafe koyamadan okusaydım demeden geçemiyorum.Öte yandan,iyi ki uzatmışım diyorum.Çünkü kitapla ve karakterlerle bir anda bağımı koparmamam iyi olmuş.Şimdi sıra Gümüş Gölgeler'de,bakalım ne zaman çıkacak(Ocak ayı galiba ,hadi bakalım hayırlısı.) Kitaba söyleyecek hiçbir şey gelmiyor aklıma.Sadece şunu söyleyebilirim ki,bu güzel seriye kesinlikle vakit ayırınız.VA'dan sonra 'Amaaaan,bir daha mı Moroi/Strigoi/Dampir/Simyacı dünyasına mı gireceğim,boşver almayayım' demeyin sakın.Bunu diyenleri biliyorum ve şu an 'Akılsız kafam keşke biraz daha önceden başlasaymışım' diyorlar.Bkz. ben Edit:Kitap kapaklarında nedense insan resimleri olmasın.Yani demek istediğim,Sydney'i orada göstermişler ama ben öyle bir kız hayal etmiyorum.Kapak yüzünden bazen etkilenmedim değil..O yüzden yüz kullanmasınlar mümküm olduğunca kapaklarda. Edit2:Belirtmek isterim ki sonuna kadar Sydrian!! Rose ve Dimka,özür dilerim ama... *** CENTRUM PERMANEBIT!
Seride belki de en sevdiğim kitap bu oldu.Zira okuyanlar bilir neden Durumun böyle olduğunu.Adrian'ım mutlu olursa,bilin ki ben de mutluyumdur. Geçenki yorumumu okuyanlar bilir,yazara ve Sydney'ye sövmüştüm.Bu kitap yorumumda böyle bir şey yapmayacağım.Çünkü 2.kitaba olan tepkim dikkate alınmış. 😊 Kitabın ortalarına doğru aslında yine sevmeyeceğim bir kitaptı kendisi.Çünkü gidişat bayağı kötüydü.Arada romantik şeyler olmadı değil,ama hep inkar edildi kızımız tarafından.Allah'tan sonunu toparladı yazar,bir oh çektim. Şimdi kitabımızın kısaca konusundan bahsetsem biliyorum ki ağzımdan kaçacak bir spoiler,ben de vazgeçiyorum o yüzden,mazur görünüz O ikinci kitap yorumumda dediğim bir üçlü çift vardı.Hani sonunu çözemediğim.O kısmen çözülüyor arkadaşlar,eminim diğer kitapta tam oturur rayına. Bilmem bir daha vurgulamak gerekir mi ama Adrian Ivashkov'a bayılıyorum.Rose gerçekten büyük balık kaçırmış.Ben şahsen Dimitri'den daha çok sevdim serserimizi.Sydney'le diyalogları çok hoşuma gidiyor.Ne diyeyim,bize de şöyle Adrian gibisi gelse fena olmaz :)(sigara ve alkol dışında!) Çabuk bitirdiğim bir kitap oldu kendisi,akıcıydı.Herkesin okumasını diler,gözlerim kitap okumaktan şiş bir şekilde,yorumu da kısa tutaraktan(normalde daha çok yazardım ama uykuuuu!) noktalıyorum düşüncelerimi.
Bak ya! Richelle n'aptın sen kuzum? Adrian'ı acıların çocuğu bellemiş habire acı çektiriyorsun.Yetmedi mi gülüm çocuğun çektikleri.Gelen geçen vuruyor bebeğime. Yalnız mı zannettin Adrian'ımı? Arkasında kapı gibi Team Adrian var.Gerçekten,bir garezin var galiba.Eski sevgiline mi benzettin nedir bilemiyorum!! :@ Sydney,seni tam da sevmeye başlamıştım kızım.Hala seviyorum ama o son öyle olmayacaktı.Yanlış yaptın,geçte olsa anlayacaksın ama... :( Oh be içimdekileri döktüm en sonunda.Daha var da girmek istemiyorum derine.Bazen iyi yönünden bakıyorum,seriyi uzatmış da oluyor bir bakıma bu olay.Yine de yeniden toparlanırken bir daha çöküş yaşatmak hiç de güzel değildi! Neyse,öhöm öhöm.nerede kalmıştık.Kitap genel anlamda iyiydi.Biraz aksiyon yönünden zayıftı ama yine de 1.kitaptan daha fazla şiddet vardı diyebilirim.Romantiklik bakımından da daha iyiydi.Beğendim(yine söylüyorum o son dışında tabi). Şu Eddie-Jill-Angeline üçlemesini çok merak ediyorum.Eddie birinci kitapta başka birinden hoşlanırken ikinci kitapta başka biriyle çıkacak.Sonra Eddie'nin birinci kitapta hoşlandığı kişi ikinci kitapta Eddie'ye bakmaya başlayacak.Yani anladığınız kadarıyla bayağı karışık,o yüzden merak içerisindeyim. Konudan kısaca bahsedecek olursak şöyle devam edeyim.1.kitabı okuyanların bildiği üzere küçük grubumuza Sonya Karp ve Dimitri Belikov da dahil oldu.Bunlarla beraber deneylerde başladı.Tabi bu esnada Sydney baskı altında kaldı.Çok detaya girmeyeceğim mazallah spoiler verirsem siz beni çiğ çiğ yerseniz diyormuşum. Hehehehe Şaka Şaka.Neyse Sydney kendine manita yaptı bu arada :D Uf,tamam çok şakacıyım biliyorum.Sinirlerim bozuldu çünkü. Bu kitap için önceden hazırladığım yorumlarım hep silindi.Tam paylaşırken internet kesildi birincide.E kopyası da yoktu tabi.Uğraş babam uğraş.Sonra bir tane daha yaptım onda da tablet kapandı.Sonunu siz düşünün artık. Neyse konudan saptık. Heh,Brayden da kaldık.Sydney,Brayden adında kendiyle eşit derecede zeki bir çocukla çıkmaya başladı.İkilinin buluşmaları canımı sıktı şahsen.Çünkü sizin de tahmin edeceğiniz üzere sohbetleri çok bilimseldi.Tabi Adrian,Brayden'ı kıskandı falan filan.Adrian ve Sydney arasında bir şeyler filizlenmeye de başladı bu esnada.Ama Sydney,toplumuna karşı gelemeyecekti haliyle.Kim bütün bildiklerini bırakıp bir anda yeni bir hayata adım atabilir ki? Daha detaya girmeyeceğim bence bu kadar yeterli.Yorumumda uzamış zaten. He,aklıma gelmişken bir şeye aklım takıldı.Sydney çok zeki bir kız bunu biliyoruz ama önünde olanlara hiç dikkat etmiyor.Zeki denince aklıma hep ayrıntıyı sevenler gelir.Bilemiyorum.Mesela ben kitabın sonunu tahmin edebilmiştim.Bazı şeyler bariz ortada olabiliyor.Bence biraz dikkat etmeli yazar.Belki de ben fazla zekiyimdir. :D Bu da bir şaka spotuydu. Yorum fazla uzadı.Kısaca okuyun derim. Bye Bye
"Ah Adrian!" diyerek başlıyorum yorumuma.Ne kadar özlemişim şu Moroi'u.O ıstırap çekerken bende az çekmedim,adeta bütün olduk biz Adrian'ımla.. Vampir Akademisi'nin son kısmında bitirmişti beni Rose.Zaten tahmin ediyordum ama yerle bir etti Adrian'ımı.Tamam,sevmiyordu ama ümit vermeyecekti.Tabi bazı yerlerde kendine göre haklı ama hiç o konulara girmeyelim zira 6 kitaplık bir seri yorumuna başlayıp kafanızı şişiririm Hehehe Kitabımız Sidney Sage'in ağzından ele alınmış.Doğruyu söylemek gerekirse hiç başlamak istemiyordum bu seriye.Sidney nedense pek ilgimi çekememişti ama iyi ki de okumaya başlamışım diyorum.Yeniden Richelle Mead'ın kalemini okumak çok zevkli. Kitabın başları biraz monotondu doğruya doğru.Ama sonu çok aksiyon yüklüydü.Romantik denecek yerler pek azdı ama olsun.Hele Adrian'ın Sidney'nin gözlerinin rengine dikkat edecek şekilde bakışmaları felan çok güzeldi.Bu yüzden ikinci kitabı iple çekiyorum.Düşünün halimi.. :D Kitabın konusundan bahsetmek gerekirse şöyle söyleyeyim; Moroi Sarayı'na bir suikast oluyor ve hedef tahttan Lisa'yı indirmek.Bunun için iki yol var:Lisa'yı öldürmek ya da Lisa'nın ailesinden geriye kalanları öldürmek.VA'yı okuyan bilir,kraliçe olmak için bir moroi'un en az bir aile bireyi yaşıyor olmak zorunda.Bu suikastta da Jill yani Lisa'nın kardeşi namlunun ucundaydı.Bu noktada sonra bu suilast olayına pek girmeyeceğim zira yanlışlıkla spoiler vermeyi istemem.Neyse,Jill doğal olarak bu olaydan sonra saraydan uzaklaştırılır ve Palm Springs denen çölün ortasında bir şehre yollanır.Tabi koruma da olmazsa olmaz.Bu yüzden yanına bir dampir(Eddie Castile), bir moroi (Adrian Ivashkov) ve bir de Simyacı yollanır.Bu simyacı ilk başta Zoe yani Sidney'in kardeşi diye belirlenmiş ama Sidney sırf kardeşinin güvenliği için bahaneler bulur ve kendi gider.Ama Zoe yanlış anlar,ablasına kızar falan filan.Görüyorsunuz Sidney'in durumu hiç iç açıcı değil.Bunun üstüne babasından küçüklükten beri baskı görmüştür ve kendi tabiriyle 'Dünyada en nefret ettiği kişi' olan Keith gelir ve aynı görevde olduğunu açıklar.Sidney daha yola çıkmadan anlar çok zor geçeceğini ve öyle de olur ki Keith bir uğraşmadandurmadı beni bile sinir etti Sinirden Ölüyorum. . Böyle de aksilikler devam ederrr gideeerr... Neyse okuyun da devamını öğrenin derim :) Bu arada Sidney de gözüme girdi.Atlamışım güzelim kızcağazı. Hehehe Yakışıyolarda birbirlerine değil mi Adrian'la? Bir an önce yakınlaşmalarını diler,yorumumu kısa tutar ve bayramınızı kutlarım.:)
Bana bunlarla gelin sevgili yazarlarımız :) Severek okuyacağım nadir kitaplardandı bu da.Moralimi düzeltti en azından.Bu aralar pek güzel kitap seçemiyordum da. Bu seriye başladığım ilk günden beri bende kendimi adeta bu ejderha ailesinin bir ferdi zannettim.Seriye o kadar bağlanmışım ki sormayın.Aradan bayağı zaman geçtiği halde unutmam gerekirdi ama adım gibi biliyorum Fearghus- Annywel,Brie-Talaith,Gwenvael-Dagmar ikililerini. Yine çok eğlenceli bir kitaptı.Bu seriye bayılıyorum.Karakterlerin birbirleriyle diyalogları o kadar hoşuma gidiyor ki anlatamam.Lafları cuk diye oturtmaları,birbirleriyle dalga geçmeleri filan bağlıyor seriye sizi.Yazarın üslubu da çok hoşuma gidiyor.Favori serim diyebilirim. Kitap bu seferde Ragnar ve Keita ikilisini ele almış.Ve bu ikili de bomba olmuş tıpkı diğer ikililer gibi.Keşke biraz daha Keita- Ragnar ikilisi okusaydık diyebilirim çünkü aralarda savaşlar vardı.Diyebilirim ki bu kitapta biraz aksiyon yönü ele alınmış diğer kitapların aksine. Daha sanırsam 3 kitabı var.Ama çevrilmemişler.Serinin 5. kitabı şaşıracağınız birisi:Vigholf evet biliyorum bende çok şaşırdım.Eibhear'ımızı bekliyordunuz bunu da biliyordum Ama Vigholf'ü de merak etmedim değil.Bu kitapta Vigholf ve Rhona'nın aşkına tanık olacağız inşallah bir an önce çıkar Bu arada umarım bu kitapta Ragnar Keita'yı sahiplenir,işaretler Serinin 6.kitabı bildiğiniz ve tahmin ettiğiniz üzere maviş ejderimiz Eibhear ve kötü kızımız Isebael (Izzy) arasındaki aşktan bahsedecek,e tabi aksiyonu da bol olacak Serinin 7. kitabı da yine merak edeceğiniz Celyn konuya dahil olacak.Onu da yakından tanıyacağız.Ama ben pek sıcak yaklaşamıyorum bu ejdere.Biliyorsunuz malum Eibhear'ı kızdırmıştı,nasıl olduğunu söylemeyeceğm.. Daha çıkmadı ama diğer ülkelerde de.Sanırsam çıkmak üzere Bu seriyi Talan-Tylwin(ikizler) ve Rhianwen'dan tutun Barcelak'a kadar bütün karakterlerini çok seviyorum.Çok da güldürdü beni her zamanki gibi.. Başka ne diyeyim,çok seviyorum,bayılıyorum falan filan.. Bence kesinlikle okuyun derim,Gwalcmahi fab Gwyar hanesini tanıyın derim.. ( o hanenin ismini okuyun sıkıyosa :D)
Aha da bitiremediğim bir kitap daha çıktı.Aslında sayılıdır bitiremediğim kitaplar ama.. Sevmiyorum böyle kitapları.Bana çok çocuksu geldi.Animasyonunun çekilmesi de tam isabetli olmuş bence.Aslımda çocuksu diyemeyeceğim özellikleri de vardı.Biraz daha yetişkinvari yazılmış bir kitap.Ben çözemedim ya.. Kitabın konusu malum.Bir çocuk var,adı Jack.Bu kitapta doğduğu andan itibaren gördüğü her şeyi anlatıyor.Kalbi,dünyanın en soğuk gününde donmuş,bunun üzerine ebesi ,aynı zamanda büyücü gibi bi' şey kendileri,Jack'e kalbinin çalışması için bir saat bağlıyor.Ve Jack yaşıyor ama asla aşık olmaması lazım.E haliyle,kitap ya bu, aşık oluyor.Sonra o kızı aramaya kalkışıyor.Böyle böyle olaylar gelişiyor. Sonunu tahmin ettiğim için hiç de gerek duymadım okumaya.Bir de üstüne moralim bozuldu.İyi bir kitaba başlamam gerekecek.Ara ki bulasın.. Bu kitaba çerezlik diyenler var,bir oturuşta biter felan diyorlardı ama benim bu beşinci oturuşumdu ve halen bitiremedim,düşünmüyorum da.Çerezlik konusuna gelirsek, hımm, belki acı çerez olabilir qulkjsd Okul yüzünden kısa bir kitaba başlayayım dedim,hevesim kursağımda kaldı. Kısaca ben ettim siz etmeyin dermişim.:D Yok yok,şöyle diyeyim,ben sevemedim tavsiye etmem ama merak eden olursa okusunlar bir şey diyemeyeceğim..