Ckmksm, 110 adet değerlendirme yapmış.  (5/16)
Mutlu Ölüm (Eve Dallas, #4)
Mutlu Ölüm (Eve Dallas, #4)

9

O kadar özlemişim ki bir solukta bitirdim kitabı.Bu seriye yorum yapamıyorum.Kitabın içindeki diyaloglar ayrı ,karakterler ayrı, konu ayrı güzel.Eve ve Roarke ikilisinin anlaşma stilini, birbirlerini sevme stillerini çok seviyorum.Bir de kitap o kadar çabuk okunuyor ki kitabı bulmanız için verdiğiniz zahmetin sanki boşa gittiğini sanıyorsunuz.Ama öyle değil.Kesinlikle temin ederim sizi. Kitabın konusunu kısaca anlatayım.Eve ve Roarke balayındalardır ve son 48 saat kalmıştır bu rüya gibi tatilin bitmesine.Ve tam da bu sırada bir intihar haberiyle balayındaki gencimiz olan Eve, kısa bir göreve gider.Yüzünde mutlu bir ifade olan çıplak bir ototronik mühendisidir bu.Eve intihar olduğunu teyit eder.Yine de içine sinmez.İşte bundan sonra bir intiharla ve aynı mutlu ifadeyle karşılaşınca bu ölümlerin bir cinayet olduğunu sezer.Böylece bir Eve serüvenine çıkarız. **********SPOİLER********** Böyle bir bölüm vermesem yorumumda olmazdı.Şimdiii... Ben bir bölümde Eve'i o kadar çok küçümsedim ki dedim nasıl görmezsin gözünün önündekini.Yani en başından beri Jess'ten şüpheleniyordum.Çünkü genelde kitaba bir anda dahil olan kişilerde bir terslik oluyor.Ve böylesine yetenekli biri kitaba dahil olmışsa bu işte bir nir yeniği vardır.İşte bu yüzden Eve'i çok yadırgadım.Sanki kadın nasıl bilecekse?Ama... Kendimi çok akıllı sanmışım.😂 Nora cidden ters köşe yaptı.Ve Eve gerçekten iyi bir polis olduğunu bir defa daha kanıtlamış oldu.Benimde polis olamayacağım ortaya çıktı.😂 He bir de bu kitaba kadar katiller hep erkek idi ve "Artık kadın olsun,cinsiyet ayrımcılığı yapmasak Nora.😂" demem üzerine sesimi duymuş olan yazarımıza çok teşekkür ederim.😂 *********SPOİLER SONU********** Bence durmayın ve bu seriye başlayın derim.😉

Gerçek Aşk Hikayesi
Gerçek Aşk Hikayesi

5

Şunu söyleyeyim kitap okutturdu.Ama... İşte şu "ama"lar var ya,insanın hevesini kırıyor kitaba karşı.Yapacak bir şey yok,kitap hak ediyor. Kitabın konusuna değineceğim.Sparrow Kate Fisher,üniversite için New York'a taşınmak üzeredir.Ve sevgilisi Micheal ile kendi ailesi,birlikte yakın aile dostlarıyla yemeğe çıkar.Bu sırada bu dostlar da sürpriz ziyaretçi getirirler yemeğe:Ian Orville Sterling. Yetenekli rockçı sanatçının ta kendisidir.Sparrow'un 12 yaşından beri hayran kaldığı adam.Tahmin edileceği üzere ikili arasında bir aşk doğar.Araya mesafeler girer ama yine de üstesinden gelirler.Ve bizim için böylece mutlu sonlu bir chick-lit doğar. 😂 Öncelikle neden sevmediğimi açıklayayım.Kitaptaki karakterlerin gerçekte olacağını sanmıyorum.Yani erkek karakterleri birbirlerine çok benzettim davranışları bakımından.Yakışıklı,karizmatik bir erkek kitaba dahil oluyorsa "mutlaka" Sparrow adlı asıl bayan karakterimize övgüler üstüne övgüler,onu arzulamalar,"Sen mükemmelsin" ve akabinde "Sen müthişsin.Seni istiyorum." demeler... Çok yapmacık geldi ve hiçbir şekilde gerçek bir aşk hikayesi olduğunu sanmıyorum.Tahmin edilebilir olaylar,tahmin edilebilir son.Kitabın ortalarından kitabın yaklaşık son 60 sayfasına kadar erotizm (ne zaman buluşsalar). Ve Sparrow'un küfür takıntısını da çok uyduruk buldum.Hani MacKayla'da da vardı(Ah,hatırlayınca içim kıpır kıpır oldu😍) ama o cidden sevimli bir şekilde yapıyordu.Ama Sparrow'un bu ve bunun gibi hareketleri bana çok yapmacık geldi.Sevemedim. Yani artık böyle kitaplar kesmiyor beni sanki bir Wattpad hikayesi okumuşum gibi geldi.Yazarın ilk kitabı olduğunu sanıyorum ki inşallah öyledir.Çok çocuksu ilişkiler işlemiş kitapta.Dediğim gibi tıpkı Wattpad hikayesi gibiydi.Wattpad hikayelerini genelde sevmem ve bu kitabı da çok anlı şanlı görmüyorum. Vakit geçirebilinecek bir kitap.Çabuk bitiyor ama ben bu kitabı önereceğimi sanmıyorum.

İçinde Aşk Saklı (Westmoreland, #2)
İçinde Aşk Saklı (Westmoreland, #2)

4

Öncelikle bu kitap tam bir sinir bozuculuk abidesi.Hem karakterler bakımından hem de olaylar bakımından.Ciddi ciddi yarım bırakmayı düşündüm.Ama tabi tabularımı yıkamadım daha.Dedim devam başladın bir kere. Ben aralarındaki sevginin gerçek olduğuna inanmıyorum.Bir yanlış anlamada insan canından çok sevdiği birinden birden nefret etmeye başlayıp onunla konuşmaya ona bakmaya dahi tahammül edemeyebilir mi? Ve en önemlisi canını yakmaya çalışabilir mi? Hadi bunları da geçtim, o kişiye kendini savunma hakkı vermeden bir sonuca varıp onun oyuncu ve düzenbaz biri olduğunu söyleyebilmesine ne demeli? İşte bunlar iki karakterimizin başına da geldi.Aynı saçmalıkları ikisi de yaptı.Evlendikleri halde birbirlerine güvensizlikleri devam etti.İki insan birbirine güvenemezken nasıl evlenebilir?Evlenecekleri gün gelinin onu terk edip kaçacağını bir damat nasıl düşünebilir?Ve gelin bunu nasıl düşündürebilir müstakbel kocasına? Ben söyleyeyim:güvensizlik.İşte bu yüzden belki hikaye mutlu sonla bitmiş olabilir ama yaşamış ve hayatlarına devam ediyor olsalardı şu an , kesinlikle ilerleyen zamanlarda bu ikili boşanırdı ardından tekrar evlenirdi ve bu sürüp giderdi.Anlamış olduğunuz gibi hiçbir şekilde sevemedim bu kitabı.Konu uzatmaya çalışılmış ve uzatılırken de konu bulunmamış bunun yüzünden karakterler bir küstürülüp bir barıştırılmış.😤 Konuyu anlatayım size.Şimdiiii,bir genç kızımız var ama bildiğiniz erkek çocuğu gibi hareketlerde bulunuyor.Ki keşke böyle cesur ve gözü pek kalsaymış Whitney.Her neyse,canına tak eden babası da kızını teyzesi ve eniştesinin yanına yolluyor.Fransa'ya.Kızımız burada çok kültürlü oluyor,güzelleşiyor ve serpiliyor.Birçok davete katılıyor ve etrafı kendisine aşık olan adamlarla dolup taşıyor.Ve bir adam var ki kendisini hiç göstermiyor ama kızımızın arkasından babasıyla anlaşıp para karşılığı Whitney üzerine anlaşma yapıyorlar.Anlaşma şudur:O adamla Whitney evlenecektir.O adam dediğim de bir dük:Claymore Dükü.Çapkın ve adını aşıklarıyla çıkarmış bir dük.Tabi asi kızımız bu olayı sever mi? İşte bundan sonra o çekişmeli sahneler başlıyor. Galiba bir tek ben bu duyguları hissettim.Genelde çok sevilmiş bir kitap.Ama benim asi tarafım bu kitabı cidden sevmedi.Ne zaman "oh be yoluna girdi her şey!" desem bir olaylar,bir olaylar...Ne okuyorsun diye soranlara bildiğiniz feryat ettim zira 2 haftamı aldı bu kitabı okumak.Tatile de gittiğim için süründü bildiğiniz.Tavsiye edeceğimi sanmıyorum. Karakterler kendileriyle çeliştiler,yapmayacağım dedikleri şeyleri yaptılar ve bende kayıtsız kalamadım.Clayton'ın yakışıklığı bile kurtaramadı kitabı.Sevmedim ve bir daha da okuyacağımı sanmıyorum.Şu adı çıkmış Türk dizilerinden beterdi bence.😧

Siyah Damar
Siyah Damar

6

Bir kitaptaki kurgunun kafama yatmasını,mantıklı bir tarafları olmasını isterim.Bir yeri bile mantıklı olmasın hemen soğurum o kitaptan.Mantıklı demem,bana göre mantıklı olması yani.Öyle bilimsel felan değil.😄 Neden mi bu bilgiyi verdim.Şimdi yazar bir 'kaçırılma' olayı yazmış ve tamam çok da gerilim yüklü çok beğendiğim bir sürü bölüm içeriyor sonuca kadar.Ama tabi ki bu kaçırılma olayının bir sonucu oluyor ve bu sonuç benim "N'oluyoruz,bu da ne ya? Böyle bağlanılır mı bu kitap? Ne kadar saçma!" gibi enteresan tepkiler vermemi sağladı.Bu yüzden kitap hakkında ne düşüneceğimi bilemiyorum. Kitabın şu gotik ve karanlik havası çoook hoşuma gitti.Elimden ne zaman bir iş için bıraksam aklımda bir sonraki bölümde ne olacağı düşüncesi vardı.E,bunun sonucunda pek de ayrı kalamadım Senna'dan(Isaac'ten). Kitabın konusuna değinmek istiyorum.Kitap Senna'nın doğum gününde bir odada uyanmasıyla başlıyor.Bu oda normal değil, hatta aslında hiçbir şey normal değil.Senna oraya nasıl geldiğini bilmemektedir.Kendine gelir ve etrafına bakar.Donup kalır.Oda yuvarlaktır ve kapı yoktur.İşte bundan sonra bir şekilde odadan çıkmayı başarır ve macerası başlar.Bu macera tam tamına 14 ay sürer.Isaac'le birlikte.Daha önceden tanıdığı (tanımadığı) Isaac'le. Buradan sonra benim meşhur spoilerlı yorumum başlıyor işte.Hani şu bir sürü 'anlamıyorum abi yaaa' içeren paragrafım. **********SPOİLER********** Bu Saphira denen kadın hangi kafayla böyle 14 ay boyunca hapis bırakıyor Senna ve Isaac'i? Hani diyorum amaci neymiş? Hadi bunu geçtim anlamadığım bir kısım da Westwick denen bakım evi olayı da ne? Saphira'nin dediği doğru mu? Senna'nın intihar etmesi ve bakım evine alınması.. Anlamadım,bilemiyorum 😯 *********SPOİLER SONU********** Ben çok kararsızım bu kitap hakkında.Aslında son 50 sayfaya kadar cidden çok sevmiştim.Ama sonunu anlayamamamdan dolayı işler değişti mi onu bile bilmiyorum.Şöyle bir bakınca gerçek hayatı gördüm ve Senna'nın o dendiği gibi ruhsuz hali beni çok etkiledi.Çok duygu yüklüydü kitap.Sessiz olmaları aslında çok büyük ses çıkardı.Ve yazar bize o eşsiz kalemiyle cok güzel aktardı.Ama... dediğim gibi oturtamadım. Ne kadar Isaac'in o eşsiz sevdası olsa da bu kitapta ben olumlu düşünemiyorum.Bu kitaba kadar duygularımı böylesine karıştıran bir kitap da olmamıştı.Bazı kısımlarından büyük keyif aldığım bazı kısımlarını da anlayamadığım... Benden de kaynaklanabilir şu anlayamama durumu.Zira reading slumptaydım ve bu kitabı Meryemciğimin ne kadar bıraktırma çabalarına rağmen okumada direttim.Reading slumptan bir nebze de olsa çıkardı ama ben de depresyona girdim 😂 Şöyle toparlarsam bana her türlü duyguyu yaşatan bir kitaptı.Gerilimi dozundaydı.Gerdi beni bacaksız 😂 Kurguya bir şey diyemeyeceğim ama kalem cidden kuvvetli.Depresif bir hikaye okumak isteyenler buyursun.Ama yok ben neşeli tarzımdan vazgeçemem derseniz aman diyeyim 😆 Not : Hani kitapta bir yerde Isaac Senna'yı döner yemeye götürüyor ya.Bir yunan lokantasına.Bir de yiyip yiyebileceğin en iyi döner diye götürüyor.Benim tabi tam da o noktada bir milliyetçiliğim tuttu."Dönerin alâsını Türkiye'de bulursun!Sen döner yememişsin! 😒" triplerine girdim.Garip biriyim.😅

Miras (Bildirge, #3)
Miras (Bildirge, #3)

5

Bir ben mi sevmedim bu seriyi anlamıyorum.Sevmemekle kalmadım acayip sıkıldım bu seriyi bitirene kadar.Karakterlere ısınamamış olmam da cabası.Hem de hiçbirine.Hani yan karakteri seversin, ne bileyim, illa ki bir kitapta birilerini seversin.Ama cık,yok yani olmadı bu kitap.Her karakterin tutarsız hareketleri var.Bir öyle bir böyleler.Belki de hiç değişmeyen sadece Richard'dır. Reading slump'a 9382727. kez girmemi başardı bu arada.Tebrik etmek lazım.Şimdi biraz konuya değinip kendi fikirlerime yer verip bitirmek istiyorum yorumu.Bu kitaba yorum yapmak istemiyordum açıkçası.Ha,bu arada diğer kitapları okumayanlar konuyu okumasın.Şu alttaki bir paragraf. Konusu kısaca Uzun Ömürlülük ilacının mutasyona uğrayıp çeşitli ölümlerin başlaması ve bunun sonucunda Richard'ın itibarını kaybedip buna bir çözüm araması.Evet evet ,daha detaya girmeyeceğim.Bu cümle genel olarak özetliyor zaten. Hani bazı kitaplar vardır nefret ettiğiniz kadar kötü değildir ama yine de siz nefret edersiniz,okumak istemezsiniz.Tabi ortam şartları da çok etkiliyor.Bu aralar aşırı sıcak, ne zaman elime alsam kitabı hemen bırakıyorum.Ve kitapta da aksiyon olmadığı için elime alasım da gelmiyor.Kitabın sonunu, kitabın ortasını tahmin edebiliyorsunuz.Hatta şöyle diyeyim,kitapta sadece bir yer var çook şaşıracağınız yani yazar oyle planlamış ama onu bile taa en baştan tahmin ettiğim için iyice soğudum kitaptan.Anlayacağınız sevmedim.Ama bu seriye yazılmış olumsuz yorumda görmedim şahsen.Sadece yarım bırakanlar vardı. Her neyse ben bu seriyi okumanızı önermiyorum.İlk defa bir seri için de bu kadar net bir şey söylüyorum.Merak edenler kitap yorum bloglarındaki yorumlara bir göz atsınlar derim. ☺

İlk Bakışta Aşk'ın İstatistiksel Olasılığı
İlk Bakışta Aşk'ın İstatistiksel Olasılığı

7

Kitabı bitirmemin üstünden bayağı bir gün geçmiş bulunduğunu hatırladığım zamanki üzüntümü sizle paylaşmak istiyorum.Bir yorum atlayınca bütün kitap okuma olayım aksıyor.Zira bir kitabı yorumlamadan diğer kitabı bitirirsem yorum yaparken kafam karışıyor.😳 Her neyse gelelim kitabımıza.Ben beğendiğimi belirterek başlıyorum asıl yorumuma.Kitabımız tek oturuşta okunabilecek çerezlik kitaplardan biri.Hem sayfa sayısı bakımından hem de kurgu bakımından kolayca yenilip yutulabilecek bir kitap.Aslında olaylar tamamen tesadüflerden oluşuyor,gelişiyor.Ama gerçek hayatta da öyle değil midir? Hayat tesadüflerden de yararlanmaz mı? Benim çok başıma gelmiştir.Tabi kitaptaki kadar tatlış bir şey olmuyor ama her şey bazen üst üste tesadüfen gelişiyor.İşte bu kitap da iki gencin tesadüflerini ve bir anda birbirlerine bağlanmalarını anlatıyor.Birbirlerinin özel hayatlarını anlamaya çalışmalarına şahit oluyoruz.Bir nevi birbirlerini keşfedişlerini. Konusunu kısaca özetlemek istiyorum.Headley (soyadını hatırlayamıyorum zira kitabın adını bile İlk Görüşte Aşkın İstatiksel Olasılığı diye biliyordum yorumu yazmadan önceye kadar 😀😂) babasının düğününe istemeyerek de olsa gitme kararı alır.Ve düğün Londra'dadır.Kendisi ABD'de ikamet etmektedir.Her neyse, biletini ayırttırır.Ve kalkış saati gelir çatar.Ama kızımız ortalıklarda yoktur.Böylece büyük bir tesadüf yığınına adım atar.Uçak kalkmıştır ve elinden sadece bir sonraki seferi beklemek kalır.Ve bu arada Oliver denen bir çocukla karşılaşır.Hatta şansına bakın ki uçakta bile aralarında sadece bir kişi var.Durun daha da şaşıracaksınız.Aralarındaki yaşlı kadın onları ayırmamak için yer değiştirmeyi teklif eder ve... Böylece bizim serüven başlar. Çok tatlı bir hikayeydi bence.Böyle basit olaylar gerçekten güzel işlenmişti.Karakterlerimizin kendi dertleriyle pekiştirilmiş bir hikaye.Daha uzatmak istemiyorum.Anlatılacak bir şey yok çünkü.Kafanızı mı dağıtmak istiyorsunuz? E, buyrun o zaman.😉 Bu arada son bir not düşmek istiyorum.Oliver'ın üstüne çalıştığı şu konular çok komikti.Cidden keskin zekaya sahip bir karakter tasvirlemiş yazar. 😁

Direniş (Bildirge, #2)
Direniş (Bildirge, #2)

6

Serinin ikinci kitabına birinci kitabı elimden bırakır bırakmaz okumaya başlamıştım.Ama başları açıkçası çok sıktı.Ne zaman okuyacağım diye elime alsam, almamla bırakmam bir oldu.Pek sarmadı başları doğrusu. Kitaba yine de devam ettim ve kitabın sona doğru biraz daha iyileştiğini gördüm ama... O kadar kafamı kurcalayan,uyuşmayan şey oldu ki bende puandan kırdım,hiç acımadım.Şimdi aklıma gelenleri sizle de paylaşacağım. Öncelikle bu iki karakterimiz de öyle saflar ki hatta şöyle diyeyim bu kitaptaki iyi olan herkes saf.Çabucak tav oluyorlar.Ben bile (bile dememin sebebi cidden hiç başarılı değilim,hemen açık veririm birini 'keklerken')kandırabilirim onları.Tamam bazen güvendikleri kişiler onlara zarar vermedi ama insan öyle bir distopyada ve o konumda olunca karakterlerin daha dikkatli davranması gerektiğini düşünüyor.Ve maalesef yaşlarından da (sanırsam 15'ti) küçük hareketleri var.Tabi yaşlarından büyük sorumluluk ve yükleri de var.O yüzden bu yaşlarından küçük olan davranışlarının pek üzerinde durmayacağım. İkinci olarak ,işte bu biraz spoiler olacak buradan sonrasını kitabı okumayanlar,okumayınız. **********SPOİLER********** Yav sen o kadar güvenli, o kadar korunan bir Uzun Ömürlülük Merkezisin.Sen nasıl bizim mahalle bakkalı gibi içeri sormadan soruşturmadan adam alıyorsun?Hadi o adam seni kandırdı diyelim,gerçi bu çok saçma, o kadar görevli var (görevliiiii!) nasıl seni iyice incelemeden alırlar?Her neyse,nerede kalmıştım,heh buldum.Tamam ,belki bi' şans girdin, kaçırdılar gözlerinden seni,e peki o kadar köstebeğin varmış iceride onlar nasıl gözden kaçabiliyor?Ve Peter işe girerken o merkezde,sen de diyorsun ki ilk köstebek sen olacaksın.Evet evet sen Pip 😒 Bir sonraki soruma geçeyim,bu merkeze Anna için geldin (yorumu yazan arkadaş burada Pip'e sesleniyor) Anna'nın kaldığı odanın önündeki nöbetçiyi zaten öldürecektin Anna'yı kaçırmak için,e o zaman sanki Peter'in orada olduğunu biliyormuş gibi neden yukarı çıkıp bu kadar akıllara soru getiriyorsun? Hem bu merkez dendiği gibi çok sağlam,hükümet binasından bile daha güvenlikli bir binaysa üç beş kişi bütün görevlilerini nasıl aşabilir? Ve son olarak diyeyim, yoksa bu yorum ciklet gibi uzayıp gidecek,Jude bir öyle bir böyle oldun,bizleri şaşkın bıraktın.Peter'dan nefret ettiğini söyledin bir baktık sonunda aslında sen bir 'kardeş' istiyormuşsun ve Peter'la iyi anlaşmayı istiyormuşsun (güya).Sana söyle diyorum: "Yav he he " **********SPOİLER SONU********* Şu yukarıdaki spoiler kısmı varya onlar hep kitap hakkındaki feryatlarımdı.Bu kadar uzundu yani.Daha vardı da uzamasın diye şey ettim.😁 Devam edeceğim seriye, çünkü bu hayat mücadelesinin bu dünyanın son halini merak ediyorum. Aslında ilk kitabı bitirenler bence devam etsinler.Seriler her zaman devam etmeli 😎Hem ilginç bir seri.Bu kitaptan bu kadar yakındım ama iyi yanları da vardı.Bir kitap hakkındaki nacizane fikirlerimin daha sonuna gelmiş bulunuyoruz.Bir sonraki yorumum, bitirmiş olduğum 'İlk Görüşte Aşkın İstatiksel Olasılığı" adlı sevilesi bir kitap hakkında olacak.Hayırlı bayramlar 😙