Çağdaş Türk Edebiyatına olan ilgimi yeniden canlandıran, klasiklerden sonra da güçlü kalemlerin olduğunu hatırlatan yazar Barış Bıçakçı. Ama diğer kitapları bu kadar etkileyemedi ne yazık ki.
Beklentilerimi karşılamadı maalesef. Harika değil, ama farklı bakış açıları göreceksiniz okudukça. Küçük bir alıntı isterseniz de; "Kıyamet yakın mı diyorsun? Iyi de bizim kıyamete ihtiyacımız yok ki Allah'ım! Temelinden sarsılıp yıkılmamış neyimiz kaldı ki bugün elimizde, daha başımıza neyi yıkacaksın? En azından bizim için, Türkiye açısından söylüyorum yani, çevreyi biraz daraltırsak, fakir kalmış ruhların ülkesi. Bizim için kopardığın kıyametle Danimarka'da kopardığın kıyamet aynı mı olacak şimdi? İsviçre'yi yıkarken bizi de mi yıkacaksın? Almanya'yı, Fransa'yı döverken bize de mi tekme tokat dalacaksın? Bu mu ilahi adaletin! Tamam, ahlak da onlarda kalsın, teknik de, ama böyle de çok güçlü olmadılar mı? Bize de biraz ruh takviyesi yap o zaman. Dostoyevski'nin ruhunu bağışla bize. Bize Dostoyevski'nin ruhunu gönder, bir de Rusça çevirmen. Ondan evvel kıyameti koparırsan eğer uluslararası konjonktür açısından büyük haksızlık olur."
4 kitabı da 19 yaşımdayken okudum. Hala en güzel kitap olduğunu düşünürüm okuduklarım içinde. O kadar ki, 24 yaşımda hala gözlerimde canlanır 4 kitabı da bitiren cümleler. "O gün bu gündür Dikenlidüzü Köylüleri, çift koşmadan önce çakırdikenleri ateşe verirler. İşte tam o günlerde Alidağ'ın doruğunda bir top ışık patlar, üç gün üç gece yanar durur."