Yalın, basit. Başka dünyaların varlığını hisseden ve oralara gitmek isteyen balığın hikayesi. Sonu getirilmemiş, bize bırakılmış. Abartıldığı kadar olmayan kitaplardan. Zamanına göre ses getirmesi normal karşılanabilir belki ama bu tarz hikayelerle aklımızın dolup taştığı bu zamanlarda basit geliyor haliyle.
9 adet öykü içeren bu kitapta Ayfer Tunç'un başarıyla anlattığı karamsar ve bir şekilde mutsuz olmuş insanların hikayeleri var. Bir Aziz Bey Hadisesi adlı öyküsü kadar olmasa da beğendiğimi belirtmeliyim. Kitaptaki öykülerin bazıları birbirini tamamlayan aynı insanların aynı hikayelerinin farklı bir yönlerinin anlatılmasıyla oluşturulmuş. Oldukça değişik bir yöntem bu. Yani bazı öyküleri başka bir öyküde bazen geçmişe bazen ileriye giderek genişleterek anlatmış Ayfer Tunç. Önemli bir yazar, acıklı hikayeler. Fakat dediğim gibi Bir Aziz Bey Hadisesi değil.
Nurdan Gürbilek'in okuduğum ilk kitabı. Çeşitli yazılarının, incelemelerinin toplandığı kitap. Açıkçası kitabın dili biraz ağır geldi bana. Bu içinde Arapça, Farsça, İngilizce... vs kelimeler var, demek değil. Tamamen yazarın cümleleri uzatmasından, dolaymasından kaynaklı bir zorluk. Herkese zor gelmeyebilir elbette ama bana öyle geldi. Kitabın içerisindeki yazılarda toplumumuzdaki imgelerin değişiminden, taklit karakterlerden, ölümün algılanışından, öksüz ve yetim, temiz yüzlü çocuk algısından dehşet satan tinerci çocuklara geçişin serüveninden bahsediliyor. Batılı olmak ve kendimiz olmak arasında sıkışmışlığımızdan dem vuruyor. Birçok eserden bilgiler mevcut. Kitabı iyice anlamak için kitapta geçen yazarların eserlerinin de okunması gerekiyor. Benim ilgimi çeken konu Orhan Gencebay ile İbrahim Tatlıses arasındaki kıyastı. "İstemem namertten bir yudum çare."den "Ben de isterem."e geçiş, bize neyin empoze edilmeye çalışıldığının apaçık göstergesi aslında. Kitap okunabilir. Dediğim gibi dili biraz karışık geldi lakin sakin kafayla okunduğu takdirde verim alınacaktır.
Neden bu kadar abartıldığına dair şöyle bir teorim olan kitap: Malumunuz ülkemizde okur oranı epey bir düşük. Kendini okur olarak tanıtanların seviyesinin nerelerde olduğuna ise kitap listelerine bakarak ulaşabilirsiniz. En çok okunan kitaplar listesinde "Kocan Kadar Konuş, Pucca serisi" gibi kitaplar olduğu sürece bu ülkede her "Okuyorum ben ya!" diyene inanmayacaksın. Dolayısıyla biri demiş ki "Bu kitap hayatıma anlam kattı. Diğeri bakmış "Aaa ne kadar da kısa bir kitap, ben de okuyayım hayatım anlamlansın." demiş. Böyle böyle yayılmış bu kitap. Evet, teorim budur. Ne buldu bunca insan bu kitapta? Hayatın anlamı neymiş? Ne anlatıyor bu kitap size? Aynı teoriyi tersten okursanız Tutunamayanlar'a çıkar yolunuz. Karmaşık ise güzeldir. Herkesin anlamayacağını düşündüğünüz bir kitabı mutlaka siz anlamışsınıdır ve sevmişsiniz. Tutunamayanları bu kadar kitap okuyan ben anlamayamadım, favori kitapları Pucca olan nasıl yalayıp yutmuş oluyor anlayamıyorum. Sözün özü, basit cümleler içeren bir kitap. Hayatın anlamını bulamadım ben.
Ayfer Tunç kalemini konuşturmuş. 6 öyküden oluşan bu kitabın her hikayesi insanı hüzünlendirmeye yetse de Aziz Bey bir başka. İçimi acıtan, aklımdan çıkaramadığım ve yaptığı hatalara rağmen kendisine kızamadığım bir karakter. İyi bir sona kavuşmasını istediğim bir "amca." Fakat öykünün daha başında ölüm haberi veriliyor bize. Daha sonra ise hayat öyküsünü ve hayata gözlerini nasıl bir hayal kırıklığı içinde kapadığını öğreniyoruz. Aziz Bey benim için mezarına gidip dua etmek istediğim, mezarına çiçek bırakmak istediğim bir karakter oldu. O kadar gerçek ki! Bir yandan kendisini tanıdığıma memnun olurken bir yandan da "Keşke bilmeseydim, mutlu mutlu yaşıyordum ne güzel!" diyorum. Üzdü beni Aziz Bey, çok üzdü! Kadın Hikayeleri Yüzünden adlı öyküde roman kahramanına hiç ama hiç acımadım. Üstelik kızdım. Aziz Bey'i yaptığı hatalara karşın çok sevmeme ona bir türlü kızamama rağmen bu hikayede adını bilmediğimiz karakterin karısına oynadığı oyunu sünepeliğine verdim ve karısına hazırladığı sona kızdım. Önemsenmek isteyen bir yaralı karakterin önemsemediği bir kadın var burada. Soğuk Geçen Bir Kış adlı öyküde Semavi Bey ile tanışıyoruz. Semavi Bey, babasının annesini hiç sevmemesi sebebiyle annesiz yaşamaya mecbur bırakılmış, annesini tarafından küçük yaşta terk edilmiş bir insan. Dolayısıyla hayatına giren kadını çok seveceğine yemin ediyor ve bizi acıklı bir sona daha hazırlıyor. Kar Yolcusu isimli öykü, Eşber'in hikayesi. Eşber ve Fidan. Mikail'in Kalbi Durdu adlı öykü, Semiramis'e aşık Mikail'in, Semiramis'in aşık olduğu fakat Semiramis'e aşık olmayan adama karşı hissettiklerinin Semiramis'in aşık olduğu adam tarafından anlatıldığı bir öykü. Son olarak Kırmızı Azap hikayesi bir yazarın yazmaya çalıştığı hikaye kahramanlarından birinin ağzından anlatılıyor. Epey ilginç bir konu. Kitabın en ilginç konusu olmasına rağmen en sığ kalan öyküsü diyebilirim. Harikulade bir eser Aziz Bey Hadisesi. Dili çok net ve naif Ayfer Tunç'un. Hikayelerin hepsini yarası olan yalnız olan adamlar ve arka planda kalan kadınlar oluşturuyor. Ne adamlar ne kadınlar mutlu olabiliyor. Okuyunuz.
Hiçbir derinliği olmadığı için 1 günde bitirdiğim kitap olmuştur.(Toplamda 2 saat kadar.) Pucca türü yazarlar epey çoğalmış. Klasik hikaye. Kadınları yerip erkekleri ayyuka çıkaran insanların ürünü. Tam bir popüler kültür ürünü. Üstelik bu kitaplar genelde komik olur fakat bu komik de değil. Kitapta bizden olan tek şey 30 yaşına gelmiş insanların evlilik telaşesi ve üzerlerindeki toplum baskısı. Gerisi hep Amerika efendim! "Güzel vücutlar, boş beyinler." Bu kitapta yazılanların ülkemizde var olmadığına kalıbımı basmak isterdim ama acı olan da bu basamıyorum! Var böyleleri. Çoğalıyorlar. Neyse kitap devamı geleceği için yarım bırakılmış. İçerisindeki espriler neredeyse 90'lardan kalma. 90 olmasa da 2014 - 2015 değil yani. Yeni bir kitapta neden bu kadar geyik olur anlamadım. Halbuki kitap kahramanı çok aklı başında, okuyan kültürlü bir kadın olarak tanıtılıyor. Gerçi o aptal çevresinin lafına uyup saçma sapan davranan bir insanın birkaç adım önce aklı başında bir insan olduğunu kimse iddia etmemeli ama yazar etmiş. 2.'sini okumadım ama eminim ki kızla oğlan evleneceklerdir. Sürpriz son değil mi? Evet. *Dün filmini izledim. Sanırım Ezgi Mola'dan dolayı filmi daha bizden hissettirdi kendini bana.