Kitapta anlatıcı gördüklerini ve yaşadıklarını kendisi yazar, kendisi anlatır ancak sanki bu anlatımda anlatıcı aradan çekilmiş, bize sayfalardan bir pencere açmış ve gittiği Pir. köyünü göstermiştir. Kitabın hiçbir yerinde köy soğuktur demez, soğuğu hissettirir, hiçbir zaman bir ölüme üzüldüm demez, üzülür ve üzer. Yaşadıklarının ve hissettiklerinin yanında oralarda idari işlerin nasıl yürüdüğünü, âdetlerin, geleneklerin ne olduğunu, oradaki yaşantının zorluğunu, insanların sorunlarını çok samimi bir dille ve oldukça gerçekçi bir biçimde anlatır. Umutludur, kötüye giden bazı şeyleri değiştirmek ister ve bu uğurda yılmaz. Dertlidir, öfkelidir, asabidir; korkmaz, karşısındaki kim olursa olsun sesini yükseltmesini bilir. Ferid Edgü'yü ilk defa okuyorum. Gerçekten muhteşem bir dili var. Kısa kısa cümleler ancak bir o kadar da etkileyici. Ve seçtiği konu itibari ile doğunun sesine kulak veriyor. Bir öğretmenin yaşadığı anılarını anlatıyor Ferid Edgü. Ne diyordu; kendi dilimi öğretmek yerine onların dilini öğrenmeliydim. Gerçekçi bir biçimde yazılmış güzel bir eser. Mutlaka okunmalı.