Milli mücadeleyi gerçekten yaşamış bir kadın yazarın kaleminden mükemmel bir roman. olay örgüsünün güzelliği, heyecan ve dramın yerindeliğinin yanında yazarın betimlemelerine(özellikle bir cümle içerisinde farklı farklı renkleri kullanarak yaptığı betimlemelere) bayıldım. Başkumadan'ı tanımladığı sayfalar özellikle heyecan ve gurur uyandırdı. iyi ki vardınız, varsınız!
neden bu kadar beğenildiğini anlayamadım. karakterler zayıf özellikle Veronika baş karakter olmasına rağmen derinliği olmayan bir karakter. En elle tutulur derinliğe ve alt metne sahip karakter Mari idi. bir de yazarın farklı karakterler üzerinden farklı mental hastalıklardan bahsetmesi iyi niyetli bir çaba olsa da, hastalıkları bu kadar yüzeysel anlatması irite etti beni. Şizofreni bir günde iyileşebilen bir hastalık mı yani? aşkın gücü klişesi artık bilinçli okuru doyurmuyor. öte yanda edebi bir derinlik de yoktu kitapta. tek iyi yanı kolay okunur olması, tüm pembe kitaplar gibi.
"anneler çocuklarınızı iyi yetiştirin sonra sapık, manyak, düşüncesiz, bencil falan oluyorlar" minvalinde bir bölüm bulunduran zaman kaybı bir roman. konusu, girişi, gelişmesi, sonucu belli olmayan bir deneme diyebiliyorum ancak. ayrıca "engelli" yerine "özürlü" kelimesinin kullanılması da rahatsızlık verici.
yoğun bir amerika ve anti-komunizm propogandası... soğuk savaş döneminde Amerikalı bir yazar tarafından yazılmış olması makul gösteriyor durumu ancak savlarını çoğu zaman örnekler ile desteklememesi düşüncelerini içselleştirmeme engel oldu. altını çizdiğim güzel bakış açılarına da sahip yazar, ancak bilimsellikten uzak ve ısmarlama bir kitap olduğu düşüncesi kitap ilerledikçe daha çok kök saldı bende.