Karanfil, 17 adet değerlendirme yapmış.  (2/3)
Şeytan
Kroyçer Sonat
Hayatın Anlamı
Dans Dans Dans
Kayıp Gölgeler Kenti
Kayıp Gölgeler Kenti

10

Yazarın, tarihi karakterlerle ve onlar hakkında anlatılanlarla karşılaştığı bir yolculuğun romanı. #büyülügerçekçilik * "Aman," dedi garson. "Neler oluyor, neler! Köylüler kö­pekleri, atları, kuru patatesleri, ağaç kabuklarını, yani ne bu­lurlarsa yiyorlardı. 1932-33 Holodomor Soykırımı," dedi. "Uk­rayna bölgesinde suni olarak yaratılan kıtlıkla 5-10 milyon in­sanın yok oluşu. Soykırım işte. Sansür edildi, duyulmadı dışa­rıdan. Bana kalırsa Ukrayna nüfusunun dörtte biri o dönemde hayatını kaybetti. Özellikle tarım ve kooperatif uygulamaları­nı kabul etmeyen Ukrayna köylüsü zorlamalar karşısında üre­timi durdurdu. Yönetim bile bile hiçbir önlem almadı. Diğer direnişçi köylülere ibret olsun diye. Ya, işte böyle. İnsanlar aç­lıkla pençeleşti ... Bir kahve daha getiriyorum." Koşarak mut­fak tarafına gidip, elinde kahvemle hızla geri döndü. "Yamyamlık olayları bile görülüyordu. Ama Moskova bu felaketi inkar ediyordu, neylersin ... İnsanlar yiyecek bulabil­mek için en yakın tren istasyonlarına koşuyorlardı. Hiçbir za­man gelmeyecek olan treni ve kaçınılmaz ölümü beklediler. Şehri ziyaret edenler hiçbir hayat belirtisi görmeden gidiyor­lardı, halk ya evlerinde güçsüz yatıyordu ya da çoktan çekip gitmişti. Şehrin sokakları cesetlerden geçilmiyordu." Dehşet içinde dinliyordum garsonun anlattıklarını. "Soykırım işte. Sarstı sizi. Stalin devrinde oldu diye anlat­mıştım. Her neyse, başka kıyametler de kopuyor." "Başka ne oluyor?" "Nadya," dedi garson. "Nadya bunalımlar geçiriyor. Histe­ri krizleri. Stalin bazen kendini banyoya kilitliyordu. Nadya kapıyı yumrukluyor, bir yandan da haykırıp duruyordu. Ya­ni," diye ekledi. "Stalin belki ona iyi davranmıyordu ama, Nadya da dengesini iyice yitirmişti. Şöyle bağırırdı banyo ka­pısını yumruklarken: 'Sen imkansız bir adamsın' Seninle yaşamak mümkün de­ğil!"' "Ya," dedi garson. Elindeki yumuşak bezle şöyle bir siliver­di masayı. "Delilerin gözlerine benziyordu gözleri Nadya'nın" dedi. "Melankoli krizleri de geçiriyordu. Doktorlar da bir şey yapa­mıyorlardı. Bazen içine kapanıyor, günlerce odasından çıkmı­yordu. Düşünün ne zordu Stalin'in durumu. Bir de kadını ida­re et. Kolay değil," diye mırıldandı. Mutfağa doğru gidip ortadan kayboldu. Bugün, garsonun, masaya oturur oturmaz bana peş peşe anlattığı olaylar asabımı bozmuştu. Bu kadar kahve de doku­nacaktı bana, ikinci getirdiği kahveyi yarım bıraktım.

Tıbbın Gizemli Tarihi
Sürrealizm Sanat Ansiklopedisi