Öyle elinize alıp saatlerce, günlerce okuyabileceğiniz bir kitap değil. İçinde bulunduğunuz dünyadan sizi uzaklaştıran, hayatınızda cesaret edip yapamadığını kararları almanızı sağlayan bir kitap. Başta size bir hikaye veriyor ve siz kendi seçimleriniz ile kendi hikayenizi oluşturuyorsunuz. Her seçim sizi farklı olaylara ve farklı sonuçlara ulaştırıyor. Değişik zamanlarda hatta ve hatta okuduğunuz kitaptan sıkıldığınız zaman nefes almak için sayfalarını açabilirsiniz.

Hikaye okumayı pek sevmeyen biri olarak, bu kitabı çok sevdim. Aşkın gerçekten insanı ne hale soktuğunu, neler hissettirdiğini ve terk edilince sahibini arayan bir köpekten farksız bıraktığını gösteren bir kitap. Kısalı uzunlu olan hikayelerde çok farklı karakterlerin, çok farklı yaşanmış olaylarında ortak noktada buluşmasını anlatıyor. " Buna şarkı demek de doğru değildir; çoğu zaman bir ağıttır. Güzelin kısacık ömrüne, gidenin çekiciliğine, sevgilinin hayaline yakılmış bir ağıt. Her yıl tekrarlanmasına rağmen yıpranmamış, dipdiri kalmış, hüznünü zerrece yitirmemiş bir ağıt.. "

Cerrah kitabından sonra okunması gereken ilk kitaptır. Tüyler ürpertici bir kitap. Okurken içinde yaşıyormuş hissi uyandıracak ve başınıza geliyormuş gibi siz de seri katilin peşine düşeceksiniz.

Aylarca elimde sürünen ve hala bitirememiş olduğum bir kitap. Bir heyecanla başladığım bu kitap nedense bir yerde tıkandı. Sanki yazar kendini bazı yerlerde tekrar etmeye başlamış. Bazı sayfalarda konuya çok güzel değinirken bazı sayfalarda ise boş şeyler yazılmış hissi uyandırdı bende.

Buket Uzuner'in ilk okuduğum kitabı. İçinde hem aşk hem de kendinin değerlendirmesi yapan bir kitap. Konusu ve kapağının uyumluluğu ise bambaşka bir konu. Severek okuduğum kitaplardan biridir.