inci, 988 adet değerlendirme yapmış.  (39/142)
Beren ile Luthien
Beren ile Luthien

7

https://illekitap.blogspot.com/2019/08/j-r-r-tolkien-beren-ile-luthien.html Kitap çıktığından beri ilgimi çekmişti, gerek kapak tasarımı gerekse arka kapak yazısı ile... eee artık beni de tanıyorsunuz içerisinde aşk olan her şeyi severim özellikle de destanlara konu olmuşsa tam benliktir diye düşünerek çıktığı gibi aldım bu kitabı da. Ancak pek de beklediğim gibi çıkmadı ne yazık ki. Daha önce J. R. R. Tolkien hiç okumadım belki adamın kendi yazım tarzı, diğer kitapları da böyledir bilemiyorum ama gerek başlangıçta olsun gerek de aralarda hikayenin arasına girip de bilgi amacıyla yazılmış kısımlar beni kitaptan fazlasıyla kopardı. Ah, destan içerikli kitaplarda böyle yazılıyorsa da daha önce okumadığımdan bilemiyorum ama pek tarzım değilmiş onu anladım. Beren ile Luthien'in hikayelerinin anlatıldığı kısımlar çok güzeldi. Başlarda hızlı bir düz hikaye tarzındaydı anlatım. Sonra şiirsel bir anlatım oldu. Bu destanın farklı bir şekillerde anlatımlarıydı. Bu şekilde kıyaslama ve detaylandırmayı sevdim. Özellikle de şiirsel anlatımı çok sevdim. Kitabın bölüm başlarındaki resimler, kitabın arasındaki kuşe kağıda sahnelerden esinlenerek yapılmış resimler çok güzeldi. Destansı bir aşkı destansı bir anlatımla okumak zevk verdi ama dediğim gibi baştaki ve aralardaki bilgilendirmeler biraz sıktı beni. Sizler nasıl bulursunuz bilemiyorum ama ben gerek yazarın gerekse bu türde okuduğum ilk kitaptı ve tarzım olmadığını keşfettim. Umarım okumayı planlayanlar beğenirler...

Thanatos - Mahşerin Dört Atlısı #3
Thanatos - Mahşerin Dört Atlısı #3

10

https://illekitap.blogspot.com/2019/08/larissa-ione-thanatos-mahserin-dort.html Mahşerin Dört Atlısı Serisinin 3. kitabı Thanatos'da okundu ve bence serinin en iyi kitabıydı diyebilirim. Bu ay okumayı planladığım kitapların arasında serinin 4. kitabını eklememiştim ama şimdi araya ekleyip okumayı planlıyorum çünkü çok fena bitti ve bu kitabı okuduktan sonra bir sonrakini merak etmemek elde değil. Larissa Ione, bence muteşem bir fantastik seri yaratmış. Akıcı, sürükleyici ve merak uyandırıcı, romantik, erotik ve aşk dolu bir kurgu oluşturmuştu. Keşke çeviri ve edisyon da birazcık iyi olsaydı. Çünkü ne yazık ki imla hataları ve anlamsız o kadar cümle vardı ki okurken bazen kopukluk yapıyordu bazen de ne demek istemiş anlamaya çalışmak gerekiyordu. Daha iyi bir iş çıkarsalardı şu seri hit olurdu. Öyle bir kurgusu vardı. ________________________________________ Serinin 3. kitabı Thanatos'da, 2. kitabın sonunda bekaretini kaybeden ve bekaretinin mührü olduğunu sanan Thanatos öfkeden ve ihanete uğraşmış olmaktan çılgına dönmesinin yanında mührünün kırılmış olmasının yaratacağı tehlikeden de korkmaktadır. Bu kitapta ise o dönemden sekiz buçuk ay geçmiştir ve Thanatos'u kardeşleri ile Aegis cehennem köpeği zehri ile uyuşturup hapsetmektedirler. Bu sırada da Regan bebeğini karnında büyütüp doğum zamanını beklemektedir. Ancak bilmedikleri bir şey vardır o da doğacak olan bebeğin Thanatos'un agimortusu olduğu ve o bebeğin ölümü Thanatos'un mührünü kıracaktır. Bunu içinde hissetmeye başlayan Thanatos, cehennem köpeği zehrinden kurtulduğu gibi Regan'ı kaldığı yerden kaçırarak kendi evine götürür. Amacı orada hem bebeğini korumak hem de içinde yanan öfkeyi ve intikamı Regan'dan almaktır. Ancak işler hiç de umduğu gibi gitmez çünkü Regan'a aşık olmaya başlar. Onunla beraber bebeğiyle bir aile olarak yaşamayı hayal etmektedir. Tabi eğer bebeği doğuma kadar ölmesini engelleyebilirlerse ve Salgın'dan uzak tutabilirlerse. Bu sürede Salgın boş durmayıp bebeği ölümünü sağlamak için Thanatos'un en güvendiklerini yanına çekerek evi içten vurmaya çalışırken diğer bir taraftan da Aegis kendi içinde parçalanmaya başlamaktadır. Salgın'ın kazanıp kazanamayacağı bu kitabın sonunda belli oluyor, ancak tüm bu zaman dilimi içerisinde saklanan bütün sırlar ortaya dökülüyor. Thanatos'un içindeki bütün o öfkeye rağmen oğlu ve Regan'a karşı değişen duyguları ile kendini zapt etmesi ve içindeki öfkeyi onların varlığı ile geçirmeye çalışması çok güzeldi. Regan'ın üzerine titrediği, onun iyiliği ve sağlığı için yaptıkları çok tatlıydı. Tipik bir baba olma heyecanı yaşayan sıradan bir insan gibiydi. Regan ise oğlunun iyiliği için ondan vazgeçme kararı, onu düşünerek hareket etmesi ama sonrasında ise Thanatos ile her şeyin üstesinden gelebileceği inancıyla sahip çıkması çok güzeldi. Thanatos ve Regan'ın anne baba olarak bebeklerinin üzerine titremeleri bence kitabın en tatlı sahneleriydi. Regan'ın oğluna küçük midilli demesi ise süperdi :D eee bir atlının oğlu midilli olur değil mi :D Salgın'ın bu kitapta diğer iki kitaba nazaran daha ileri derecede yaptığı kötülükler ve savaş sahneleri çok iyi kurgulanmıştı. İlk iki kitapta yüzeysel gibi kalan kötülükleri bu kitapta tam kıyameti yaşattırır cinstendi. Thanatos'un Regan'ı kıskanması, onu paylaşamaması, onun için her şeyi göze alması ve kendinden, geçmişinden, her şeyden vazgeçecek kadar göze alması çok güzeldi. Onun o çaresiz aşık halleri... ilk kitaptan beri en sevdiğim karakterlerden biriydi ve bence en çok mutluluğu hak eden karakterdi ve bu kitabın sonunda evli, mutlu, çocuklu halleri kitabı kapattığınızda yüzünüzde gülümseme oluşturuyordu. Bu kitabın son 50 sayfası nefes kesecek şekildeydi çünkü Reseph yani Salgın'ı yok edebilecekleri bir yol bulmuşlardı. Ama buldukları yok Salgın'ı yok edecek ve Reseph geri getirecek bir yoldu. Bunu bilmiyorlardı belki ama onu öldürmek amacıyla yaptıkları şey aslında çok sevdikleri ve hep geri getirmeyi hedefledikleri kardeşleri Reseph'i çok büyük bir acıya götürdü. Bu yüzden 4. kitap Reseph'i çok merak ediyorum. Kitabın sonunda o hançeri Salgın'ın kalbine sapladıklarında Reseph'in "teşekkür ederim" demesi... Reseph'in cehennemde Hades'in mağarasında yaşadığı acı... bütün kötülüğü hatırlıyor olması... kitabın en yürek burkan sahneleriydi. Reaver… düşmüş melek... atlıların gözetmeni... her şeyi göze alıp aldığı karar, alacağı cezaya rağmen attığı o adım bence bir gözetmen olarak çok doğru bir adımdı. Kendini hiçe sayarak altılarını kurtardı. Ayyy anlatmak istediğim çok yer var ama spoiler olur diye susuyorum. Ancak her ne kadar çeviri ve edisyon çok iyi olmasa da okuduğuma memnunum bu kitabı. Es geçilmemesi gereken bir seri. Mutlaka tavsiye ederim.

Kurtadamın Döngüsü
Kurtadamın Döngüsü

8

https://illekitap.blogspot.com/2019/08/stephen-king-kurtadamn-dongusu.html Bu ay bir Stephen King okumada bitirmeyeyim diyerek ayın ilk haftasında bir King kitabı okudum. Seçimim de Kurtadamın Döngüsü kitabı oldu. Şöyle kapak tasarımına ve iç sayfalarındaki ilütrasyonlara baktığımda oldukça ürpertecek ve irkiltecek bir kitap olduğunu düşünmüştüm ama öyle değildi. Bir tedirginlik belki oluşturabilir ama kesinlikle korku değildi benim için. Stephen King, kesinlikle gerilim - korku türünün en iyilerinden biri, bu bence tartışmaya bile gerek olmayacak bir konu. Okuduğum kitaplarında zaman zaman korkuyu iliklerime kadar hissettiğim de oldu gerim gerim gerildiğim de oldu. Ancak bu kitabı birazıcık ürpertmenin haricinde okuduğumuz kurtadam hikayelerinde farklı bir şekilde konuya alınmıştı. Artık kurtadamı temalarını aşk romanlarında, fantastik eserlerde görüyoruz ancak S. King bu durumu değiştirerek resmen bir kurtadamın derinliklerine ve etrafına yaydığı tedirginliği konu almıştı. Bu yüzden bu temadaki kitaplar arasında en iyilerden biri olabilir. Ancak benim nazarımda bu hikaye, kurgu daha detaylı yazılsaydı resmen iliklere kadar korkuturdu. Bu hali küçük bir ürperti yaratır sonrasında okumaya devam ettirir. Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; her ayın dolunayında kasabada vahşice cinayetler işleniyor. Bir süre sonra bu dikkat çekmeye başlıyor ve kendilerine dolunay katili dedikleri bir katil olduğunu düşünüyorlar ama bir yandan da kasabada kurtadam dedikoduları dolaşıyor. Kasaba halkından biri ama kim? Bütün düşüncelerde bu soru varken kurtadamın saldırısından kurtulan kötürüm bir çocuk olayı çözmeye yakın. Kurtadamın kimliğini tahmin ediyor, ancak ona dayısı hariç kimse inanmıyor. Çocuğun tahminine göre ondan intikam almak için ve başladığı işi bitirmek için kurtadam onu öldürmeye tekrar gelecektir. Devamı kitapta :D Dediğim gibi kurgu çok iyiydi keşke daha uzun bir kitap olsaydı o zaman iliklere kadar titrecek bir kitap olurdu. İlistrasyonları çok beğendim, kitabın tasarımı da çok güzeldi. Tam da King'e yakışacak şekildeydi. Ben sevdim, tavsiye ederim zaten kısacık bir hikaye deneyin derim :)

Beni Baştan Çıkar (Georgian #3)
Beni Baştan Çıkar (Georgian #3)

10

https://illekitap.blogspot.com/2019/08/sylvia-day-beni-bastan-ckar-georgian-3.html Sylvia Day'in Georgian Serisinin 3. kitabıydı Beni Baştan Çıkar. Bence serinin en iyi kitabıydı çünkü aşkı daha yoğun hissedilir, daha güzel işlemişti yazar. Kitabı okurken aşkı için her şeyi göze alabilecek bir adam, onu yıllarca beklemeyi göze alan bir kadın okuyoruz. Aralarındaki aşk saf, temiz bir aşkken yetişkin halini almalarıyla aşkları tutkulu da olmaya başlıyor ve kitap resmen bambaşka bir boyuta geçip biz historical romans severlere tutkulu bir aşk sunuyorlar. Bence serinin okuduklarım arasında en iyisi buydu. Colin ve Amelia'nın hikayesi... muhteşemdi. Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Amelia ve Colin henüz yeni yetişkin olmaya adım attıklarında birbirlerine aşklarını itiraf etmişlerdi. Hem çocukluk aşkları hem de ilk aşklarıydı. Ancak Amelia'yı kurtarmak için Colin kendi hayatını ortaya koymuştu ve Amelia onun o zaman öldüğünü zannedip yıllarca yasını tutup hem çok iyi arkadaşı hem de kendisine iyi bir eş olacağını düşündüğü Kont Ware ile hayatına devam ediyordu. Ancak bir gün bir maskeli baloda gizemli Kont ile karşılaşan Amelia, içinde Colin ile beraber öldüğünü düşündüğü duyguları harekete geçer. Gizemli Kont, aslında Colin'dir. Amelia'nın daha iyi şartlar altında yaşaması için ondan ayrı kaldığı süre boyunca 2. kitaptan tanıdığımız Simon Quinn ile çalışır ve oldukça zenginleşmiştir. Artık sevdiği kadına hak ettiği hayatı yaşatabileceğini düşündüğünde ortaya çıkar. Ancak, tam Amelia'nın karşısına çıkmaya karar verdiğinde adının cinayete karışması ortalığı iyice karıştırır. Şimdi Amelia'nın karşısına çıkarsa onun da hayatını tehlikeye atacağını düşünerek maskeyle, kimliğini gizleyerek görünür ama o da ortalığı fena karıştırır. Amelia'nın azmi, gizemli kontun kimliğini öğrenme merakı bütün sırları ortaya döker ama hiçbir şey sırları ortaya çıkarmak kadar kolay değildir. Peki ya kırgınlıklar, kızgınlıklar ve gecikmiş bir aşk tekrar Colin ile Amelia'nın beraber olmasını sağlayacak mı? Bir de Colin'in peşindeki katil amacına ulaşacak mı? Kitap, aşk bakımından kesinlikle daha iyiydi. Daha yoğundu ve daha tutkuluydu. Zaten Amelia ile Colin'in sonunun nasıl olacağını Tutku Oyunları kitabıyla merak etmeye başlamıştık. Bunda tam da istediğimizi bize veriyor yazar. En azından bana istediğimi verdi diyebilirim. Bu kitapta Maria ile Christopher St John'u görmek muhteşemdi. Eee Amelia, Maria'nın kardeşi olduğu göz önüne alınırsa en az Maria kadar hünerli. Simon'ın yanındaki Fransız kadın adamın vaşını baha derde sokacak gibi, aralarında tutkulu bir aşk olmazsa iyidir. Ama içimden bir ses olacak diyor. Kedi köpek gibi olduklarından sanırım öyle hissettim. Kont Ware kitaptaki en masum en iyi en harika adamdı. Bence onunda kitabı olmalıydı. Çünkü Amelia için hem cidden ideal eşti. Adam resmen kendi elleri ile evlenmeyi planladığı kadını Colin'e verdi. O da aşkı bulmalıydı bence. Colin ile Amelia'ya gelirsek... bence en çok mutlu sonu hak eden çiftti. Colin, cidden sevdiği için her şeyi göze alabilecek bir adamdı. Hatta öyle ki Amelia, onu yalanları yüzünden affedemeyince yaşamak için nedeninin kalmadığını söylemesi... sonra da Amelia'yı kaçırıp evlenmeye götürmesi süperdi. :) Kitabı ben çok sevdim. Aslında söylemek istediğim birçok detay var ama spoiler olur diye susuyorum. Size de tavsiye ederim bu seriyi. Ayrıca bu seri her ne kadar farklı karakterler olsa da karmaşık okunamaz çünkü bir önceki kitaptan karakterin temeli atılıp tanıtılıyor, tanımadan okumak havada kalmasına neden olur bu yüzden sırayla okuyun.

Tutku Oyunları (Georgian #2)
Tutku Oyunları (Georgian #2)

10

https://illekitap.blogspot.com/2019/08/sylvia-day-tutku-oyunlar-georgian-2.html Sylvia Day'in Georgian serisinin 2. kitabı ve ilk kitaptan kötü adam olarak tanıdığımız ama aslında pek de kötü olmayan Christopher St John'un kitabı Tutku Oyunları bu ay okuduğum ilk kitap oldu. Yazarın bu serisini cidden sevdim, özellikle de güçlü kadın karakterleri ve aşklarını hiçbir zaman çekinmeden söylemeyi seçen baş karakterler olması çok hoşuma gitti. Bir de hiç olay bitmiyor olması var... hep bir aksiyon var ve bu da benim romanslarda en sevdiğim özellik diyebilirim. Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Maria, iki kocasının ölümüyle şüpheli duruma düşmüş ve bütün sosyete tarafından Kara Dul olarak anılan genç bir kadındır. Maria'nın tek amacı kız kardeşine ulaşmakken üvey babası onun bu amacına ulaşmaması için kız kardeşi Amelia'yı heo saklamaktadır. Amelia'nın iyiliği için üvey babasının istediğini yapmak zorunda olan Maria, bu sefer Christopher St. John'u ayartması ve sırlarını öğrenmesi gerekmektedir. Böylece üvey babası o sırları kullanarak ona şanyaj yapabilecektir. Christorpher St. John ise, hapishaneden çıkıp özgürlüğüne kavuşması için Maria'nın şüpheli bir şekilde ölen iki kocasının ölümüne dair delil toplamak için Maria ile yakınlık kurmalıdır. Her ikisi de kendileri için birbirlerine dair sırları öğrenme arayışındayken kader onlar için ağlarını çoktan örmüştür. Christopher ve Maria arasındaki cinsel çekim birbirlerine attıkları ilk adım olurken öğrendikleri küçük sırlarda birbirlerini biraz daha keşfetmek istemelerine neden oluyor. Her ikisi de aslında ihtiyaç duydukları şeyleri birbirlerinde buluyorlar ve aralarındaki ilişki sadece seks olmaktan çıkıp duyguları ve kalplerini ortaya koymaya başlıyorlar. Christopher'ın sahiplenici kişiliği, bütün o etrafa yaydığı korsan imajının altında saklanan iyi, merhametli ve adil yüreği resmen kalp çalacak cinstendi. Zaten Maria'nın kalbini de öyle çaldı bence :) Maria ise tam olarak kitaplarda görmeyi sevdiğim tarzda bir karakterdi. Güçlü, savaşçı, kendi çıkarları için her şeyi yapan, sevdikleri için gözünü bile kırpmadan kendini tehlikeye atabilen biri olması hayranlığımı kazandı. Amelia ve Colin en çok merak ettiğim karakterler oldı ve şimdi onların kitabıno okumayı planlıyorum. Bir de Kont Ware var... onunla da baya bir aşk üçgeni olcak gibi... Simon... kitapta en tarafsız kaldığım karakterdi. Serinin 4. kitabı onun kitabıymış, onunda mutlu olduğunu okumayı çok isterim çünkü bu kitapta çok dışlandı gibi geldi. Onu da mutlu görmek istiyorum. Kitaptaki olay döngüsünü, karakterleri ve karakterlerin arasındaki diyalogu, iletişimi çok beğendim. Kitabı da çok sevdim. Erotizm konusunda yazarın cüretkar kalemi olduğunu söylemeliyim, +18 kurgusu vardı kitabın. Eğer rahatsız olmuyorsanız okuyun kitabı. Sonra erotizmden dolayı gömmeyin. Ben sevdim ve serinin bütün kitaplaeı elimde olduğu için sırayla okumayı planlıyorum :) historical romans severler ve erotik romans severlere tavsiyemdir.

Arzulanan Kadın (Georgian #1)
Arzulanan Kadın (Georgian #1)

10

https://illekitap.blogspot.com/2019/07/sylvia-day-arzulanan-kadn-georgian-1.html Sylvia Day'in uzun zamandır elimde olan kitabını artık okudum. Neden beklettiğime dair en ufak bir fikrim yok ama geç olsun güç olmasın diyerek kitaba başladım ve iki günde bitirdim. Historical romans ile ayı kapatmak isteyince aldım elime kitabı ve bir baktım ki bitmiş. :) Sylvia Day'in Sana Soyundum kitabından kurgularının nasıl olacağını biliyordum. Erotizm dolu aşk hikayeleri yazıyor ve bunların içerisine de oldukça güzel bir şekilde aksiyon kısım harmanlıyor. Bu da aşk romanlarında benim tam aradığım şey olduğundan dolayı kitabı sevmemem mümkün değil. Kitabın kurgusu oldukça akıcı ve sürükleyiciydi. Bunun yanında günlükle ilgili gizemler kitaba ayrı bir heyecan katmıştı. Durum böyle olunca da kitabı bırakamayıp hemen bitirdim. Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Elizabeth ve Marcus dört yıl önce birbirlerine evlilik sözü vermiş ve nişanlanmışlar ancak bir yanlış anlama yüzünden Marcus, Elizabeth tarafından terk ediliyor. O gece gidip başka bir adam, Hawthorne ile evleniyor. Marcus ise bunu öğrendiğinde Londra'yı terk ediyor, dört yıl sonra geri döndüğünde Elizabeth'in kocasının öldüğünü ve kocası tarafından bırakılan bir günlük yüzünden başının belada olduğunu öğrendiğinde çalıştığı teşkilat aracılığıyla hem ona yardım etmek hem de artık dul olan Elizabeth'i baştan çıkarmayı planlıyor. Ancak Elizabeth'i baştan çıkarmasının sonucunda onunla onunla evlenme kararı alıyor. Dört yıl ertelenmiş olan beraberliklerinin sonucunda mutluluğa ulaşmalarına engel olan tek şey, günlükteki sırlar ve peşlerindeki ölümlerini isteyen adamlardır. Günlüğün altında yatan nedenleri okumak ve getirileri kitaba en heyecan katan sayfalardı açıkçası. St. John ise... en az Marcus kadar sevdiğimi söylemeliyim. Bu arada St. John, Marcus'un gemilerini yağmalayan, mallarını çalan bir hırsızdır. Ama öyle hırsıza can kurban denilir ya o cinsten :) Sevdim herifi :) Marcus ve Elizabeth arasında olan aşk muhteşem, tutku eşsizdi. Birbirlerine karşı tutumları ise çok güzeldi. Elizabeth'in alıştığımız historical romanslardaki masum leydilerden olmaması ve ne istediğini bilen, risk alan bir kadın olması bence kitaba ayrı bir hava katmıştı. Elizabeth'in korkusuzluğu, cesareti ve sevdikleri için göze aldıkları muhteşemdi. Marcus'un karakteri, Elizabeth için göze aldıkları ise en az Elizabeth'in yaptıkları kadar güzeldi. Kitapta bir diğer hoşuma giden satırlar ise, Elizabeth'in ağabeyi William ve eşi oldu. Bir de Marcus'un kardeşleri ve annesi. Aile ve arkadaş ilişkilerine de dokunulmasını da ayrı bir sevdim. Kitabın +18 olduğunu söylemeliyim hatta kategorilendirildiğinde kesinlikle erotik romans arasında yer alır. Historical romanslarda bu kadar erotizme aşina değiliz ama yazarın farkı bu bence. Bir de içerisine karıştırdığı o gizem ve heyecan kitabı bir tık daha iyi yapmıştı. Ben sevdim ve historical romans severler denemeli eğer ki erotizm detaylarını okumaktan rahatsız olmuyorlarsa.

Aşkın On Kanunu (Bevelstoke, #3)
Aşkın On Kanunu (Bevelstoke, #3)

8

https://illekitap.blogspot.com/2019/07/julia-quinn-askn-on-kanunu-bevelstoke-3.html Nasıl da özlemişim historical romans okumayı... özellikle de kurgularını çok sevdiğim Julia Quinn okumayı. Julia Quinn'in okumadığım kitabı kalmadı. Çıkan her kitabını okuyorum ve favori historical romans yazarlarımdan biri kendileri. Ancak hiçbir serisi Bridgertons serisi kadar muhteşem değildi orası ayrı. Şimdi Bevelstoke serisinin 3. ve son kitabı Aşkın On Kanunu kitabıyla bu seriyi de bitirdim. Bence serinin en güzel kitabı ilkiydi sonra ikincisi en son üçüncüsü oldu. Genelde serilerde son kitaba doğru iyi olur ama bu seride ilk kitap daha iyiydi ve sona doğru bir tık bozmuştu kitabı sanki yazar. Halbuki Sebastian en merak ettiğim karakterdi dahasını bekledim kitaba dair. Kitabın konusuna kısaca değinmek gerekirse; Annabel ailesinin hayatını biraz daha refaha ulaştırmak için Londra'ya büyükannesinin ve büyükbabasının yanına gelir. Ona uygun bir eş olarak arkadaşları olan ve bir varise ihtiyacı olan yaşlı kont Newbury ile evlenecektir. Ancak bir akşam baloda konttan kaçıp fundalığa saklandığında Sebastian ile karşılaşırlar. İsim vermeden, kendilerini tanıtmadan yapılan sohbetten memnun ayrılıp sonrasında tekrar karşılaşmalarında birbirlerini tanımaları ve kim olduklarını öğrenmeleri işleri iyice karmaşıklaştırır çünkü Annabel, Kont Newbury ile evlenmek zorundadır ailesi için ve Sebastian da Kont Newbury'nin yeğenidir. Annabel'in Sebastian'la yakınlaşması ortalığı karıştırırken aynı zamanda Londra sosyetesini de dedikodu ile çalkalanmasın neden oluyor. Ama tabi Quinn kitaplarında hep aşk kazanıyor :) Sebastian'ın zekası, hazır cevaplılığı, muzip tarafı muhteşemdi. Çoğu zaman eğlenerek okudum onunla ilgili satırları. Annabel'in klasik sosyatik kişilerden biri değilde taşra güzel olması, leydilerin uyması gereken kuralları anlamaması bazen kuralların dışına çıkması çok güzeldi. Tam romantik komedi tadındaydı, okurken oldukça eğlendiğimi söylemeliyim. Özellikle Sebastian'ın evlenme teklif ettiği kısımdan sonra :) süperdi. Olivia, Henry ve Louisa bence en güzel karakterlerdi. Olivia'yı zaten bir önceki kitapta çok sevmiştim bunda da görmek muhteşem oldu. Yaşanacaksa Yaşanacak kitabında adı geçen ve kitabıyla söz ettiren yazarın kimliği ve onunla ilgili kısımlarda çok iyiydi. Leydilerin ve lordların dünyasını cidden çok özlemişim, okurken çok mutlu oldum ve okuyamama durumumu kırdım sanırım. Ben bu yazarı ve kitaplarını seviyorum bence bir denemelisiniz :)