http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/04/daniel-palmer-gorme-duyma-konusma.html Uzun zamandır polisiye okumayan ben Koridor Yayınları'ndan son çıkan bir polisiyeye el atayım dedim hem de ne el attım ama... tam isminin hakkını veren bir cinayet kurgusu vardı. Daha önce Daniel Palmer kitabı okumadım, ki bildiğiniz üzere tam bir romans okuru olduğum için polisiye ve gerilim türü romanları genelde pek tercih etmem ama arada bir değişiklik iyidir diye düşünerek bu kitabı elime aldım. Yazarın cinayetleri kurgulama stilini beğendim, yaratıcılık iyiydi. Ancak zaman zaman bazı detaylar sıkıcı geldi, sanırım hızlı ilerlemeye alıştım bazen yavaş ilerleme bana sıkıcı geldi. Atraksiyonu sevdiğim için hareketin hep doruk noktasında isterim ama bu kitapta yazar durgun ama merak uyandırıcı şekilde kurguyu kaleme almıştı. Kitap adını tam anlamıyla cinayetlerin işlenme tarzından almış ki bu benim hoşuma gitti. Orijinal adındansa bu adı daha yakıştırdım :) zaten koridorun polisiye kitaplarda beyaz zemin siyah yazı stilini hep çok beğenmiştim :) John Verdon kitapları da bu yüzden favorimdir mesela :) Polisiye türlerde ne yazık ki çok fazla detay vererek yorum yapılamıyor çünkü içeriğe dair minik bir kelime kaçırmak tüm heyecanı öldürebilir. Bu yüzden kısa keseceğim yorumumu ancak biliyorsunuz susmayı bilmem ben illa söylemem gereken bir iki şey oluyor her kitapta bunda da var =) Katil itiraf ediyorum ki beklemediğim biri çıktı. Bende John gibi olası ihtimalleri düşündüm ama açıkçası Uretsky'ın katil olmadığını biliyordum =) yine de tahmin etmediğim ve aklımdan bile geçmeyen biri çıkınca baya şaşırdım. Bunların yanı sırada cinayet döngüsündeki bazı detaylar ve katilin düşündüğü bazı noktalara pes yani derken hakketten benden katil olmaz arkada ben düşünemezdim dedim. Cidden adamların ilginç bir düşünme yapısı var ve bence her polisiye roman yazarında da biraz katil potansiyeli var ;) Bir de Facebook üzerinde bir oyundan bahsediliyor Kötüyü Gör adında. Gerçekten böyle bir oyun var mı bilmiyorum açıkçası içeriğini kitapta okuduktan sonra merak da etmiyorum var mı yok mu... ama eğer kurguya dahil ise bu tür bir oyun... Yazara diyeceğim tek şey... hayal gücün baya değişik adamım... korktum senden olurdu. Neyse uzatmayayım, pek polisiye okumam genelde ama okuduklarımda da yüksek beklenti ile olur ve mükemmellik beklerim. 5 üzerinden 5 lik değildi. Benim için bazı eksiklikler vardı... Her şey bir sırayla olması güzeldi ama cinayetlerin işlenmesine veya olayın başlamasına kadar kitabın durgun ilerlemesi biraz sıkıcı geliyordu. Cinayetlerin işlenmesi ve bu döngü dahilindeki kurgu hoşuma gitti bunu inkar edemem. Yazarın beni oldukça şaşırttığı nokta baya var... bu yüzden kitaba 3,5 veriyorum. :) Eğer polisiye sever iseniz bence bir deneyin derim ben :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/04/cora-carmack-ilk-defa-losing-it-1.html Uzun zamandır rafımda duran İlk Defa sonunda okundu :) niye bekletmişim şimdiye kadar da daha öncesinde okumamışım bilmiyorum ama keyifle okunan, sıkmayan ve eğlenceli bir kitaptı. Cora Carmack'ın ülkemizde yayınlanan ilk kitabı aynı zamanda "Losing It" serisinin de ilk kitabı olan İlk Defa kitabıyla tanıdık. Şu anda 4 kitabı yayınlanan bir yazar olarak bence oldukça eğlenceli bir kurgu yeteneği var. Kitabın konusunu kaleme alışını ve anlatım tarzını sevdim. Kitabın konusuna dair bir şey yazmayacağım çünkü arka kapak yazısı bence kitabın olabilecek en özet hali :) Kitaptaki arkadaşlığı çok sevdim, hele ki mezun olma yolunda ilerlemeleri ve o anki hisleri bana kendi üniversite mezuniyet dönemimi hatırlattı. Bende o zamanların bitmemesini istemezdim ama aynı zamanda da hayata atılacak olmanın heyecanı içerisindeydim. Kitapta en üzüldüğüm karakter Cade oldu ama sonradan onun da bir kitabı olduğunu öğrenince sevindiğimi itiraf etmeliyim. Siz okuyanlar Garrick'i sevebilirsiniz ama ben şahsen Cade'i sevdim :) Kitap tam olarak romantik komedi filmi tadındaydı. Hızlı okunan ve hemen biten... gereksiz kıskançlıkların veya entrikaların olmadığı...ahh bir de mutlu sonun garanti olduğu ;) Eğer sizi eğlendirecek, gülümsetecek aşk dolu bir kitap istiyorsanız bu seriyi denemelisiniz :) Kısa bir yorum oldu biliyorum ama kitapta kısaydı hemencecik bitti :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/04/j-redmerski-hicligin-kysnda-egde-of.html Telif haklarının alındığı duyurulduğunda kasıp kavuran, sonrasında kitap çıktığında aynı fırtınayı estirmeye devam ettiren kitap Hiçliğin Kıyısında, 2. kitabın çıkması ile artık okunsun dedim. Aslında içten içe 2. kitabın çıkmasını bekliyor, peş peşe okumayı amaçlıyordum. Eğer sizde benim gibi düşünüyorsanız hazır iki kitapta yayınlanmış ve seri bitmişken okuyun! Daha ilk paragraftan kitabı tavsiye ettim gerisini siz düşünün :) Akıcı, sürükleyici, başlarda yavaş gitse de sonradan hızlanan, hızlandıktan sonra da temposunu düşürmeyen sürprizlerle dolu ama aynı zamanda eğlendiren şaşırtan bir kurgusu var kitabın. Başlarda biraz klasik bir konu gibi görünürken kitabın kaleme alınışı o kadar iyi ki konu klişelikten çıkıp etkileyici bir hal alıyor! Elinizden bırakamıyor, hevesle bir sonraki sayfayı çeviriyor, düşüncelerinizde hep ne olacağını düşünüyorsunuz. En azından ben öyle hissettim :) Şu kitap, bazen benimde içimden geçen ve sizlerinde zaman zaman düşündüğünüz arabaya atlayıp sadece sürmek hissinin yansımasıydı. Bir yerde keşke Camryn kadar cesur ve gözü kara olabilsek de demek istiyorum... Çoğu yerde duygularımın yansımasını gördüm Cam'de bu yüzden de ayrı bir sevdim. Kitapta duygular çok güzel anlatılmıştı, eksiklik havada kalan ya da karakterlerin neden öyle davrandıklarını anlayarak okumak çok iyiydi. Normalde hiç sevmem karakter geçişli kitapları bunda da bir Cam bir de Andrew tarafından anlatılıyordu kitap, ara ara geçişler oluyordu ama bu bile rahatsız etmedi beni ve birçok duyguyu bu şekilde daha iyi hissedeceğimi düşündürttü yazar. Çoook öncelerden lise son, üniversite ilk sınıflarda deli gibi klasik rock dinlerdim ve uzun zamandır dinlemediğim bu müzik türünü bu kitap tekrardan hayatıma döndürdü bu yüzden de ayrı bir yer edindi kitap. Hatta bazı yerlerde kitapta adı geçen şarkıları işaretledim sizlerle paylaşmak için :) onları yazacağım aşağıda :D Kitapta özellikle ilgimi çeken bir kısım vardı o da... Eurydike - Orfeus dövmesi... Andrew'un kaburga bölgesinde bu dövmenin yarısı var ve sevdiği aşık olduğu evleneceği kadınında diğer yarısını yaptırmasını düşünecek kadar romantik... o dövmenin hikayesi de ayrı bir romantik... Kitabın konusuna değinmeyeceğim arka kapağı yeterince anlatıyor daha fazlası kitap içeriğine girer ama şunu diyeyim bu kitabı okuyan herkes bir adet Andrew Parrish isteyebilir. Kitabın son iki-üç bölümünü soluksuz okudum hatta son bölümün ilk sayfası ne oluyor be dememe neden olacak detaylar vardı. Çok fena şaşırttı yazar beni. Keşke Andrew'ın Cam'den sakladığı sırla ilgili daha fazla detaylar okusaydık diyeceğim ama bu şekliyle bile yeterince iyiydi. Ben kitabı çok beğendim, ve şuan bu yorumu yazıyorum ama gözüm de Sonsuzluğun Kıyısında... ona başlamak için çok heyecanlıyım. Tavsiye ederim, okuyun! Seveceksiniz :) Ahh bir de kapaktaki kız... Cam'in ta kendisi... o da saçını örüyor ve tek omzunun üzerine atıyor... kapağın kitabı yansıttığı kitapları ayrı bir seviyorum :D
http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/04/mia-sheridan-baska-dilde-ask.html Bu kitabı okuyup da insanların neden Archer diye sayıkladığını şimdi anladım... klişe erkek karakterlerden başka bir karakteri okumak ve mükemmel kusursuz erkekler yerine kusurlu ve sıradan bir adamı okumak... paha biçilemez! Mia Sheridan'ın ülkemizde yayınlanmış ilk kitabı Başka Dilde Aşk... yazarın bir de Leo diye bir kitabı yayınlandı. Akıcı, merak uyandırıcı, biraz sıradanlıktan uzak ama çok fazla normal karakterlerin olduğu, keyifli zaman zaman hüzünlü zaman zaman eğlenceli bir kurguyu kaleme almıştı yazar. Çeviriyi beğendim. Birkaç yerde imla hatası olsa da bu kitabın nazar boncuğu diyor ve üstünde durmuyorum. Arka kapaktan pek anlaşılmadığı için kısaca konusundan bahsetmek istiyorum size. Bree yaşadığı trajediden kaçarak geldiği kasabada acılarından ve kabuslarından kurtulmaya çalışırken kasabanın sessiz, kimsesiz adamıyla, yani Archer ile karşılaşıyor. Archer'ın davranışları, sessizliği dikkatini çekip hakkında ufak araştırma yaptıktan sonra onunla iletişim kurmaya çalışıyor. Archer'da Bree'ye karşılık verince önce güzel bir arkadaşlık sonra bu arkadaşlığın tutkulu bir aşka dönüşmesini okuyoruz. Klasik gibi görünen konuda klasik olmayan şey detaylar... Bree yaşadığı trajediden sonra kendini toparlamaya çalışırken Archer her şeyi olduğu gibi kabullenip kendi halinde kimsesiz takılmış... Bree'nin hayat doluluğuna karşılık Archer yaşadıklarının kendi laneti ya da Tanrı'nın ona verdiği bir ceza olarak düşünüyor. Bree'nin sesliliğine karşılık Archer'ın sessizliği...Bree'nin sevgili dolu hayatına kaşrılık Archer'ın kimsesiz yalnız hayatı... Bree'nin tecrübelerine karşılık Archer'ın tecrübesizliği... Hani kitaplarda hep okuruz ya ele avuca sığmayan çapkın kadınların kalplerini fetheden onları tatmin eden erkek karakterleri... Archer işte onların tam tersi... Sanırım alışık olduğumuz bir kurgu ama alışık olmadığımız bir erkek karakter bu kitabı diğerlerinden ayırdı ve bambaşka bir yere oturttu! Archer'ın sevmeyi öğrenmesi, sevdiği birini kaybetme korkusunu yenmesi... kendine güveninin gelmesini... Archer'ın baştan yaratılmasını kitabıydı neredeyse! Bayıldım! Kitap hep Bree tarafından anlatılıyordu ama aralarda Archer'ı anlayabilmemiz için onun geçmişine dokunuşlar yapıyordu. Ki bunu zaten başlayan bölümlerin başında belirtilmesi güzel olmuştu. Kitabın son bölümünün de Archer tarafından anlatılması bence tam oturdu. Çünkü asıl adam Archer'ken onun düşüncelerini, duygularını bilememek biraz tuhaf geldi bu şekilde onu da anladık... davranışlarından ona da hak verdik! Gerçi adama hak vermeyeceğim hiçbir davranışı olmadı! Ama her şeyden önemlisi de... kitabın sonunda Archer'ın sesini... bütün dünyaya duyurması... süperdi! Bu kitap bir yerde bize... konuşmanın çok da önemli olmadığını bazen bir bakışın, bir dokunuşun ya da bir temasın aslında ne kadar çok şey anlatacağının kitabı... Okuyan ne düşünür bilmiyorum ya da düşündü... ama ben çok beğendim ve şiddetle tavsiye edeceğim kitaplardan biri. Yazarın okuduğum ilk kitabı olmasına rağmen diğer kitabını da şüphesiz okuyacağım ve eğer o kitabı da bunun kadar süperse yazar benim favori yazarlarımdan der geçerim!
http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/04/jamie-mcguire-tesaduf-happenstance-1.html Tatlı Bela Serisi'yle tanıdığımız Jamie McGuire'nin yeni serisi Tesadüf... Yazarın kalemini çıkan her kitabını okumaya başlamamızdan zaten sevdiğimiz belli bir şey. Bu kitabını da severek okuduk. Yormadan, akıcı bir şekilde kurgulayan ve gereksiz yere uzatmayan bir yazardı kendisi bu hikayesi de öyle. Ancak Tesadüf bir serinin ilk kitabı. Düşünüyorum da... zaten kitap 150 gibi kısacık sayfaya sahip seri olmasının anlamı yokmuş, 3 serilik kitabı tek bir kitapta toplayabilirmiş. 3 tane 150 sayfalık kitaptansa bir tane 400 küsür sayfalık bir kitabı tercih ederdim. En azından 2. kitabı beklemek gibi bir derdimiz kalmazdı. Neyse, artık bekleyeceğiz başka şansımız yok ;) Ben kitabı sevdim, gerçi tam konuya adapte olduk heyecanlandık falan kitap bitti ama yapacak bir şey yok. 2. kitabı sırf Jamie McGuire imzası var diye bile alıp okuyabilirim ki zaten sanırım öyle yapacağım. Yazarın yormayan hafif kurgularını seviyorum. Eeeee kısa kitabın yorumu da kısa oluyor, zaten kısacık bir hikaye kitap içeriğinden detay verirsek okuyacak bir şey kalmaz geriye. Dilerim Yabancı Yayınları, serinin diğer kitapları tek kitapta toplar ya da aynı anda ya da peş peşe çıkarır da tek seferde okuma şansımız olur :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/04/jodi-ellan-malpas-bu-adamla-beraber.html Seri kitaplarda en sevdiğim şey ya serinin bütün kitapları çıktıktan sonra ya da birkaç kitabı çıktıktan sonra okumaktır. This Man serisinde de amacım üç kitabı çıktıktan sonra okumaktı ama ne yazık ki başlamış bulundum ama sevindiğim kısım var ki ilk kitap Bu Adam çok fena bitmesine karşılık 2. kitap hemen elimin altındaydı ki başladım :D sevindirici haber... bu kitap ilki kadar kötü bitmiyor hatta güzel bitiriyor 3. kitabı merakla değil mutlulukla bekletiyor :) Bu Adam kitabı Jesse ve Ava'nın ayrılığı ile bitmişti. Ava, Jesse hakkında bazı şeyler öğrenmiş ve bunları sindirememiş ve ayrılmışlardı. Kötü bitmişti ama Bu Adamla Beraber'de kaldığı yerden devam ediyor.Bu yüzden kitabı alacaksanız ikisini beraber alın ki soluksuz devam edin yoksa merak içinde 2. kitabı almayı beklersiniz :) İlk kitaptaki hız bunda da devam ediyor. Jesse ve Ava'nın fırtınalı ilişkisi, Jesse'nin baskıcı ve korumacı tavırları, Ava'nın asi tavırları... zaman zaman eğlenceli olsa da bazen Ava'nın yerine ben boğuldum Jesse'nin davranışlarından. Gerçi bazen Jesse'ye hak vermiyor değilim geçmişi göz önüne alınırsa tavırları doğru. Kitapta en sevdiğim şey ise, Ava'nın Jesse'nin onaylamadığı tavırları aynı şekilde karşılık vermesi... örnek vermek gerekirse kırbaç sahnesi... süperdi. Ben hep terk edecek diye düşündüm. Ya da tam tersi Jesse'nin Ava'nın onaylamadığı kelepçe sahnesi... "Kaç yaşındasın?" sorusu burada da kendini gösterdi ama güzel haber sonunda cevabını... gerçek cevabını öğrendik. Jesse'nin bunu bu kadar büyütmesi biraz saçmaydı ama yine de korkuları göz önüne alınırsa hak vermemek de olmuyordu. Kitapta bahsedebileceğim bir çok yer var aslında ama çok fazla kitap içeriğine girmekten korkuyorum ama söylemezsem içimde kalır... Ava'nın Sarah'a attığı o yumruk var ya... içimin yağları eridi hak etti kadın ve Ava'nın içinden ne çıktı bilmiyorum gerçi ama aferin benim kızıma dedim :D Kitabın son bölümünden bir önceki bölüm, yani Jesse'nin Ava'ya yaptığı sürpriz... oha... adamım sen "king" sin dedirtti. Tamam Jesse tamamen kendi çıkarları için böyle bir adım attı kesin ama yine de süperdi :D Bu Adam kitabında gizemli olan birçok şey kendini bu kitapta gösterdi ama hala bence gizemli şeyler var Jesse hakkında ve sanırım 3. kitapta Jesse Ward'ı bütün çıplaklığı ile göreceğiz... ahhh hayır gençler fiziksel çıplaklık değil ruhsal, kalpsel ve zihinsel olarak. :) Sam ve Kate'in ilişkisini merak ediyorum, aslında ilişkinin boyutlarını ve bir de Dan var... keşke onlarında kitabı olsa ya da ne bileyim onlara da biraz sayfa ayırsaydı yazar. Çünkü şuan onlar o kadar merak uyandırıcı ve gizemli geliyor ki bana :) Neyse çok uzatmayacağım yorumu ve bitireceğim ancak 3. kitabı bekliyorum sevgili Aspendos, bizi çok bekletmeyin ne olur =) Ahh, bir de her iki kitabın sonunda yazar bir bölümü Jesse'nin ağzından yazmış. İlk kitapta Jesse'nin Ava'yı ilk gördüğü sahneydi bu kitapta kırbaç mevzusu... son kitapta ne bekliyor bizi merak ediyorum =) Bu arada unutmadan araya ekleyeyim kitap kesinlikle +18'lik bir kitap, erotizm içerikli bu yüzden rahatsız olan okurlardansanız okumayın ve yaşınız uygun değilse :) ~~~*~~~ "Sonunda bu adamı tanımıştım. Sonunda bu adamla beraberdim." ~~~*~~~
http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/03/jodi-ellan-malpas-bu-adam-this-man-1.html Bu adam... Jesse Ward! Bana iki dakika müsaade eder misiniz "Bu Adam"la aşk yaşayıp geliyorum falan dememi bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Hayır, Jesse'ye aşık olmadım, gözlerimden kalpler çıkmadı ne yazık ki ama onun arkadaşı Sam'i alabilir miyim? :) Jodi Ellen Malpas, birçok bloggerı yabancı bloglarda ya da kitap tanıtım sitelerinde görüp merak ettiği bir kitap olan Bu Adam sonunda ülkemizde yayınlandı ki yayınlanmakla kalmadı şuanda ikinci kitabı Bu Adamla Beraber kitabı da raflarda boy gösteriyor. Kitabı oldukça merak eden biriydim ki yayınlanacağını öğrenmeden önce e-kitap olarak okumaya niyetliydim ama neyse ki yayınlandı :) bu yüzden teşekkürler Aspendos :) Yazarın kurgusu güzeldi, çeviri de güzeldi zaman zaman küçük imla hatalarına denk geldim ama onları da önemsemiyorum. Akıcıydı, merakla okunuyordu ve zaman zaman sinir bozucu davranışlardan zaman zaman romantik davranışlara kadar her duyguyu hissettiren bir adam okuyorduk. Ben sevdim :) Kitaba dair içeriğe giren yorum yapmak istemediğim için fazla uzatmayacağım ama özellikle değinmek istediğim yerler var. Jesse'nin aşırı tavırları bazen beni bile bunalttı ama kitabın sonunda yaşanan olaylar ve Ava'nın öğrendiği bazı gerçeklerden sonra neden öyle davrandığına dair bir fikir sahibi olduk. Bir çok Bu Adam okuru Jesse Ward'a tutuldu ki bunda benim arkadaşlarımda dahil ki kendileri bana biran önce başlamam için baskı yaptılar. Bana alıntı gönderdiler bahsettiler psikolojik olarak başlamam gerektiğini düşündüm :) ama ben Sam fanı oldum. Adama hayran oldum. Onun o utanmaz, umursamaz ve eğlenceli gülüşlü hallerine vuruldum. Keşke daha fazla Sam olsaydı ve keşke Sam'e ait bir kitap olsaydı dedim :) Jesse'nin yaşı konusunda çok eğlendiğim satırlar okudum. Hatta bir şey diyeyim mi çok güldüm o sohbetlerine hatta itiraf edeyim Jesse ilk başta 21 yaşındayım deyince yok artık... şaka dimi falan yaptım çünkü Ava 26 yaşında ve pek hoş olmaz diye düşündüm ama sonra iç yüzünü öğrenince bu konunun... çok eğlendim :) Jesse'nin geçmişi Ava ile olan ilişkisini çok fena sınıyor gibi bunu ikinci kitapta daha iyi göreceğiz ama şunu demeliyim ki bir serinin ilk kitabı için iyiydi. Ben beğendim. Siz beğenmeyebilirsiniz, aşırı korumacı ya da baskıcı bulabilirsiniz Jesse'yi ama ben sevdim. Zaten eğer ki bu tür kitapları seviyorsanız bence okumalısınız da ama size uyarı ikinci kitabı almadan okumayın sonra meraktan kudurursunuz benden söylemesi.