inci, 988 adet değerlendirme yapmış.  (90/142)
Sis (Refaim, #2)
Sis (Refaim, #2)

9

http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/09/paula-weston-sis-refaim-2.html Bu seriye bayılıyorum.... fantastik olup da kurgusuna, olay döngüsüne bu kadar beni hayran bırakan serileri çok azdır ve bu seri o kategoride yer alıyor. Paula Weston'un The Refaim Serisinin 2. kitabı Sis yayınlandı. İlk kitabı Gölgeler'de yarım kalan hikaye bu kitapta durdurak bilmeden devam ediyor. İlk kitabın sonlarına doğru, Gaby kardeşi Jude'un yaşadığını düşünüyor ve onu bulmayı amaçlıyordu. Bu kitapta da amacı yine Jude'u bulmak, yaşayıp yaşamadığını bilmiyor ama bir umuda sarılıp onu bulmayı istiyor. Her daim yanında olan Rafa ile ilk kitabın adrenalin yüklü sayfalarından geriye kalanları toparlamayı bu kitapta tamamlayıp yeni olaylara dalıyorlar. Daha da kötüsü onları zayıf düşürecek bir şeyin İblislerin eline geçtiklerini öğreniyorlar. Yeni planlar yapmak, yeni ittifaklar kurmak zorundalar... ve belki iblislere karşı büyük bir savaşa girmek zorunda... üstelik hatırlamadığı geçmişindeki güçlü yenilmez Gaby değilken... İlk kitaptakinden daha soluksuz akan bir hikayeydi. Gabe'inin Jude'u aramasındaki sonuçları hep bir beklentiyle okudum, Rafa ile aralarındaki karmaşıklığın ardındakileri merakla bekledim... yine beni şaşırtan adrenalinlere dalış yaptılar. En çok merak ettiğim karakter Mya ile tanışmak paha biçilemezdi demek istiyorum ama kadının tavırlarına nedense sinir oldum dolayısıyla... tanışmasam da olurmuş dedim. Bu konuda Gaby ile aynı fikri paylaşıyorum :) Nasıl başladığımı hatırladığım ama nasıl bittiğini anlamadığım bir kitap oldu. Hele ki sonu... hemen 3. kitabı istememe neden oldu. Henüz birinci kitabı okumadıysanız ikinci kitabı da alın ve üçüncü kitabın çıkmasını bekleyin. Sonra kitabın sonunda benim gibi dumur olup kalırsınız, ama mutlaka bu seriyi okuyun! Normalde hiç ilgimi çekmez melekler, iblisler refaimler falanlar filanlar... ama bu seriden sonra ne kadar melekli iblisli kitap var okuyasım var o kadar bağımlısı oldum yani paranormal dünyanın. Seriyi şiddetle tavsiye ediyorum. İlk kitaptan daha soluksuz ve heyecanlı okunacak bir kitaptı. Seriye bayılacaksınız!

Yağmur Yağarken (Rains #1)
Yağmur Yağarken (Rains #1)

10

http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/08/lisa-de-jong-yagmur-yagarken-rains-1.html Şu kitabı kelimelerle ifade etmek imkansız derecesinde zor! Kitaba başlarken kesinlikle böyle bir kurgu beklemiyordum ve beni hem şaşırttı hem de beklentilerimin çok fazla üstünde çıktı! Lisa De Jong... yazarın ülkemizde yayınlanan ilk eseri Yağmur Yağarken aynı zamanda "Rains" serisinin ilk kitabıdır. Aşk, dram, arkadaşlık ilişkilerine değinen kitap zaman zaman yüzünüzde gülümseme oluştursa da çoğunlukla kalbinizde bir burukluk bırakan özellikle son sayfalarında gözlerinizi kıpkırmızı yapan bir kitap! Muhteşem bir kurgu, harika bir çeviri, akıcı bir kitap! Tehlikeli üçlü bir kitapta toplandığında bir okurun yapması gereken tek şey okumaktır. O yüzden bu kitabı mutlaka okuyun! Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Kate bir gece arkadaşlarıyla eğlenceli bir partide asla yalnız kalmaması gereken bir anda yalnız kalıp masumca kabul ettiği bir teklifin ağır bedelini ödedi. Bu bedel onun en büyük sırrı olmasının yanında hayatının da gidişatını değiştiren bir sır oldu! Artık sadece nefes alıyor, uyuyor, çalışıyor, yemek yiyordu. Ta ki bir gün çalıştığı kafeden içeriye Asher girene kadar... Asher, Kate'in içine gömdüğü yaşama sevincini yeniden ortaya çıkarıp umutlarını filizlendirmeye başladı. Her şey yolunda gidecekken bazı olmaması gereken olaylar olunca her şey Kate için yine tepetaklak oldu. Şuan o kadar kamaşık duygular içerisinde yazıyorum ki yorumu... Asher ile ilgili olan detaylar aklıma geldikçe içim buruluyor resmen. Kate'in Asher'a olan duygularıyla da aynı şekilde... Cidden imrenilecek bir aşk hikayesiydi... olaylar için değil... sadece Asher ve Kate arasındaki hissedilen aşk... Beau'nun hisler... Kate'in yanında olarak destek olma çabaları... imrenilecek boyuttaydı. Ama... göz yaşlarıyla dolu sonu olmadı! Mutlu son vardı kitapta... sanmayın ki mutsuz sonlu bir kitap! Ancak bu mutlu son hangi açıdan baktığınıza göre değişir! Benim için buruk bir mutlu sondu! Uzun zamandır, neredeyse hıçkıra hıçkıra ağladığım ve buna rağmen elimden bırakamadığım bir kitap okumamıştım. Bu onca aydan sonra bir ilk oldu! Kıpkırmızı gözler, çekilen bir burun ve sabah kalktığımda yanan gözlere rağmen bu kitabı tekrar okuma isteği dolu içimde. ~~~*~~~ Yağmur yağarken, Kate. Beni hatırla.." ~~~*~~~ Şu yukarıdaki satır var ya... hani iki cümle beş kelime... işte bu kitabı okuyanların bu iki cümleyle gözleri dolacak! Bu beş kelimenin altında yatanları bilenlerin yaşlar akacak yanaklarından! Beğenmeme olasılığınızın olmadığı bir kitap diyecek kadar iddialıyım bu kitapla ilgili!

Aşkın Ritmi (Stage Dive #2)
Aşkın Ritmi (Stage Dive #2)

8

http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/08/kylie-scott-askn-ritmi-stage-dive-2.html ~~ Mal'le buradaki yaşantım bir lunapark treni gibiydi. Korkutucuydu, heyecan vericiydi. Koşullar ne olursa olsun, bu zamanın tadını çıkaracaktım. ~~~ Aşkın Müziği'nden tanıştığımız Stage Dive grubunun davulcusu Malcolm'u bu kitapta daha enine boyuna inceliyoruz.Tamam incelemiyoruz adam kendini zaten yeterince sunuyor bize ;) İlk kitapta Evelyn ile arkadaşlığı ile özellikle ilgimi çeken Mal -ahh bu arada Malcolm'a kısaca Mal diyorlar- bu kitapta daha bir detaylı ve doyasıya okumak müthiş bir zevk verdi bana. Adam bildiğiniz büyümüş ama içindeki çocuk olgunlaşmamış yaramaz yerinde duramayan istediği olsun isteyen bir velet sanki... Öyle bir izlenim bırakıyor ve oldukça eğlenceli olduğunu araya sokuşturmak istiyorum. Neyse, yoruma geri dönelim :) Mal, David ve Evelyn'in partisinde Anne Rollins ile tanışır. Anne'de partide tam da yalnız kalmak istediği bir anda Mal ile karşılaşıp ve araları geçen ilginç sohbetin sonrasında ilişkileri boyut değiştireceğini hiç tahmin etmiyordu. Birbirlerine yardım etme amacı arkadaşlığa başlayan ikili aslında farkına varmadan gerçek aşkın kapısını çalmış ve birbirlerine kalplerine davet etmişlerdi. Bu kitapta benim en çok hoşuma giden şey Mal'ın içindeki o çocuksu ruhtu. Artık aşkı, müziği bir kenara bıraktım bu adamın içindeki çocuğun şımarıklığı, agresifliği ile eğlenmeye başlamıştım. Bir kitap kadar Malcolm'dan bahsedebilirim kendisi benim gruptaki favori adamım oldu :D Ahh... bir de bu grup üyelerinin ilişkileri... ilk kitapta pek anlamadık ama bu kitapta fark ettim ki hepsi aslında birbirleri için çok değerliler. Hele David ve Malcolm arasındaki ilişki iki kardeşin ilişkisinden daha da ileride... Heyecanla 4. kitabı bekliyorum. Şimdi neden 4,daha sırada 3 var diyebilirsiniz ama 4. kitap Ben'in kitabı ve havada aşk kokusu var... Gerçi bu koku Jimmy'nin tarafından da geldi ama Ben'in ki de oldukça iyi olacak gibi geliyor :) Severek takip ettiğim bir seri ve sizlere de tavsiye ediyorum. Aşk, arkadaşlık ve müzik! Daha ne olsun! :)

Aşkın Müziği (Stage Dive #1)
Aşkın Müziği (Stage Dive #1)

8

http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/08/kylie-scott-askn-muzigi-stage-dive-1.html Rockçılardan uzak duramadığımı itiraf etmem gerekiyor sanırım artık :) Günahkarlar Turnede serisinden sonra bir Rockçı seri daha buldum :) Tabi o seriyle kıyaslanamaz çünkü o seri erotizm ağırlıklıydı buysa normal düzeyde erotizm içeriyordu. Her aşk romanında artık denk geldiğimiz kadar... Kitap kısaca, normal sıradan üniversite öğrencisi Evelyn 21. yaşını kutlamak arkadaşıyla Vegas'a gidiyor. Ve o sabah gözlerini açtığında ünlü Rock grubu Stage Dive gitaristi David ile kendini evli buluyor. Sadece bununla da kalmıyor, kendini bir anda bambaşka bir dünyanın içinde buluyor. İşin ilginç yanı ise Vegas'ta geçirdikleri geceye dair hiçbir şey hatırlamayan Evelyn'in aksine David, geceyi oldukça net hatırlıyor. İşte kitap da tam olarak Evelyn'in o Vegas'taki geceden sonra hayatının değişimini konu alıyor. Aslında oldukça güzel bir değişim olduğunu söylemek istiyorum ;) Kitabı ben çoook beğendim. Aslında aşk hikayelerindeki hep iş adamı modundan çıkıp da şarkıcılar, film yıldızları, ralliciler gibi başka şekilde ünlü, zengin ve magazin sayfalarının en önde gelen isimlerinin aşklarını okumak oldukça güzel bir değişiklik ve tat oluyor. Ki Rockçılar şuan için favorilerim diyebilirim. Adamlar fazlasıyla ateşli ne yapabilirim ki :) Hele bir kitabı okuyun... David'e aşık olacaksınız. Adam aşık olunmak için aşık olmak için yaratılmış resmen! Yirim ben onu diyesim geliyor :D Bu kitapta en çok öne çıkan bir diğer grup üyesi Malcolm'du. 2. kitapta onun hikayesi... O kadar sevimli ve eğlenceli ki hemen şimdi ona başlayacağım :) İtiraf etmem gerekirse kitabı okurken grubun diğer üyeleri Jimmy ve Ben olmasa da olur Malcolm ve David yeter diye düşündüm. Bu ikisinin arkadaşlığı ve diyalogları süperdi. Hele ki David'in kıskanç halleri... paha biçilemezdi :) Neyse çok uzatmayayım. Ben bu seriyi çok beğendim ve dediğim gibi hemen 2. kitabı Aşkın Ritmi'ne başlayacağım. Sizlere de tavsiye ederim. Okuyun! Bence çok seveceksiniz :) Zaten aşk romanı okuruysanız sevmeme gibi bir durum olmaz ;)

Bıraktığın Yerde Bekler mi Aşk
Bıraktığın Yerde Bekler mi Aşk

8

http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/08/ophelia-london-braktgn-yerde-bekler-mi.html Imm.... eğlenceli... romantik... rekabet dolu... gülümseten... bazen güldüren... çoğunlukla kalbi pır pır ettiren bir kitapmış "Bıraktığın Yerde Bekler mi Aşk?". Böylesine romantik komedi tadında bir kitap beklemiyordum. Diyerek yorumuma başlıyorum :) Ophelia London, akıcı ve eğlenceli bir kurguyu kaleme almış. Çeviri de güzel olunca kitap kısa sürece bitiyor. Yazarın ülkemizde yayınlanan ilk kitabı ve kitabın instagramdan paylaştığım resmini görünce oldukça heyecanlandığını söyleyebilirim. Nereden biliyorsun demeyin yazmasından ve her yazdığıma yanıt vermesinden bir okur olarak benimle iletişime geçmesinden anladığım kadarıyla oldukça mutlu olmuş kitabının başka dillere çevrilmesine. Hele gerçekten benim kitabım mı diye sorması beni de gülümsetti. Her neyse yorumuma geri dönelim =) Size kısaca kitabın konusundan bahsetmek istiyorum. :) Kitap, okullarındaki maddi sıkıntı dolayısıyla ya müzik dersi seçmeli derslerden kaldırılacak okulun korosu yok olacak ya da futbol okulda artık olmayacaktı. Hangisinin olmayacağına ise yapılan yarışma sonucunda belli olacak. Futbol takımının altı maçından en az dördünü kazanması gerek, koronun ise yarışmada birinci olması gerek... İşte burada hocalara ve öğrencilere düşerken rekabet heyecanla devam ediyor. Her iki hocada kendisinin kazanmasını isterken... işte asıl nokta orada başlıyor. Hocaların kimlikleri... Müzik öğretmeni Tess Johnson ve okulun futbol takımının yeni koçu Jack Marshall... İkisinin geçmişi... yarım kalmış yaşanmışlıkları... hala içlerinde kalan duygular işlerini kaybetmemek için girdikleri rekabette nasıl sonuçlanacak. ~~~*~~~ "Sana aşığım Tess." Jack'in sesi yumuşadı. "İnan bana." "Sana inanmak mı? On beş sene önce yaptığım gibi mi?" ~~~*~~~ Tess'in ağabeyi ve anne babasıyla olan ilişkisini çoook keyif olarak okudum. Aile ilişkilerine değinen kitapları seviyorum. Ah bir de arkadaşlık ilişkisine... Tess'in Mac ile olan arkadaşlığı çok güzeldi. Mac süper bir kadınsın sen :) Akıcı, sürükleyici, gülümseyerek okuyacağınız ve elinizden bırakamayacağınız bir kitap!Nasıl başladığınız nasıl bitti anlamayacaksınız bir bakmışsınız ki son sayfayı okuyup kitabı kapatmışsınız! Keşke biraz daha okuyabilseydim diyeceksiniz :) ben dedim emin olun ki ;) Ahh bu arada demezsem içimde kalır :) ve biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman içimde tutamam diyeceklerimi :)yani spoiler olmadığı sürece ;) Kitabın kapağını çok sevdim, cıvıl cıvıl bir kapak olmuş olmasına ama keşke orijinal kapak olsaydı dedim. Orijinali çoook hoşuma gitmişti :)

Kır Papatyası
Kır Papatyası

7

http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/08/dilek-taygun-kr-papatyas.html ~~~ Ah, kır papatyası... Sensiz yok olmaya yüz tutmuş eski bir ev gibiydim. Her an bir yerimde yıkım oluyor, her an bir yerim acıyla kavruluyordu. ~~~ Hiç Gökhan'a göz koymayın o gece bakışlı yakışıklı iş adamı İnci'ninmiş :D der yorumumu bitirir kaçarım :P İlk defa kendimi adımı bir kitapta okudum ve Gökhan'ın her İnci deyişini üstüme alarak okudum. Çok ilginç bir tecrübe oldu benim için ve inanılmaz keyifliydi :) Wattpad yazarlarından Dilek Taygun'un kitabı Kır Papatyası'nı okuyarak yeni bir yazar daha keşfettim. Kitabın konusunu beğendim ama beğenmediğim kısımlarda vardı. Onlara sonradan değineceğim. Öncelikle kitabı okumak isteyenlere bir uyarı yapmak istiyorum. Fatih Murat Arsal'ın Şahane Gelin kitabını okudunuz mu bilmiyorum ama orada kadın karakter Gülay henüz 19 yaşındaydı ve Osman'da ondan yanlış hatırlamıyorsam 12 yaş büyüktü ve bu durum bazı okurları için büyük sorun teşkil etmişti. Eğer bu tür yaş farklarına takılıyorsanız baştan söyleyeyim okumayın bu kitabı o zaman bu kitapta sizi rahatsız edecek detaylar olacaktır. Çünkü İnci henüz 18 yaşında ve Gökhan'da 31 yaşında dolayısıyla yaş farkı sizi rahatsız edebilir. Küçük uyarımı da yaptıktan sonra kısaca kitabın konusuna değinmek istiyorum. Bilmeyenler için arka kapak pek açıklayıcı gelmeyebilir. İnci, üniversite sınavına daha iyi hazırlanmak için İstanbul'a gelip Gökhan'ın yanında yaşamaya başlar. Başka bu durumu kabul etmek istemeyen Gökhan, İnci'nin varlığına alışarak aralarındaki çekimin kalplerine doğru ilerlediğini fark ederler. Ama hiçbir şey bu kadar değildir. Aralarında Gökhan için oldukça büyük sorun teşkil eden bazı problemler vardı. Merak ediyorsanız sonunu okuyun ;) Kitapta beğenmediğim kısımlara değinmek istiyorum. Aslında oldukça akıcı gidiyordu kitap ama çok fazla geçişler vardı. Yani demek istediğim bir üçüncü biri tarafından anlatılırken birden İnci'nin tarafından anlatıyor birden bakıyorsun Gökhan'ın tarafından anlatılıyor. Bu durum ister istemez kopukluğa neden oluyor. Zaten geçişler için bir uyarı olmadığı için de tam olarak kitaba adapte olmak sorun oluyor. Şikayetçi olabileceğim tek konu bu onun haricinde kitap güzeldi. Keyfile okunacak ve zaman zaman eğlenceli sohbetlerle gülümsetecek bir kitaptı.

Senden Bebek İstiyorum
Senden Bebek İstiyorum

7

http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/08/aslhan-akagoz-senden-bebek-istiyorum.html ~~~*~~~ "Beni hiç bırakma Yiğit. Hep benimle ol olur mu?" "Seni hiçbir zaman bırakmayacağım. Yaşlı ihtiyarlar olsak bile elini hep bugün olduğu gibi sımsıkı tutacağım söz veriyorum." ~~~*~~~ Aslıhan Akagöz'ün bütün kitaplarını bitirdim dördüncü kitabını bekliyorum haberi olsun yazarımızın diyerek başlıyorum yoruma :) Akıcı, zaman zaman eğlenceli, bazen duygusal, sevgi aşk dolu, akrabalık ilişkilerine değinen bir kitaptı. Okuyan okura keyifli vakit geçirteceği bir gerçek :) Kitabın kısaca konusuna değinmeyeceğim arka kapak yazısı yeterince açık bir şekilde kurguyu ifade ettiğini düşünüyorum. Kitaba dair yorumlarıma gelirse, kitabı beğendim. Akıcı olması özellikle çabuk okunmasını ve sayfaların hızlı çevrilmesinin nedeni oldu diyebilirim. Ancak kitapta beğenmediğim kısımlarda vardı. Aslında beğenmediğim demeyeyim de fazla gelen diyebilirim. Öncelikle o "fazla gelen" kısmı söylemek istiyorum. Karakterlerin her şeye karşılık birbirlerine bu kadar çok "seni seviyorum" demesi bana fazla geldi. Tamam üzücü bir olay yaşayabilirsiniz, üzülebilirsiniz ya da kalbiniz kırılabilir sonrasında barışabilirsiniz, çok sevineceğiniz bir haber alabilirsiniz sonrasında bunu paylaşmaktan mutlu olabilirsiniz ama bu kadar çok birbirinize bu iki kelimeyi söylemeniz gereksiz geldi bana. Büyüsünü bozdunuz yav :) Bir de kitapta imla hataları vardı... cidden bir yerden sonra göze batar hale geldi. Satır sonlarındaki kelimelerin yanlış yerlerden bölünmesi... ilk başlarda önemsemedim ama daha sonrada çoğalmaya başlayınca ister istemez dikkat çekti. Bir sonraki basımda düzeltilmesini umuyorum. Bunun haricinde eleştirebileceğim bir nokta yok, ama söylemek istediğim bir çok nokta var :D Yiğit ve Mert'in kuzen olarak atışmaları ve birbirleri ile zıtlaşmaları çok sevimliydi :) Her ikisi de çocuk gibiydi birbirlerine karşı insanın kulaklarından çekip aklınız başınıza gelsin diyesi geliyordu :) Gerçi bunu Sedef ve Feyza yeterince iyi bir şekilde yaptı ya neyse ;) Mert'in Sedef'e karşı olan tutumuna hayran kaldım. Adam ev erkeği olmak için yaratılmış resmen :D Yiğit'in ise Feyza'yı kırıp dökmesine şaştım kaldım. Gerçi geçerli sebepleri vardı ama yine de başını duvarlara vurası geliyor insanın. Her iki kuzenin de eşlerine karşı davranışları çok sevimliydi ama en sevimlisi Mert'ti :) Aşklarını anlama serüvenleri çok güzeldi ama en güzeli Sedef ve Mert'in sınavıydı! Evet, Mert adamım sen bu kadını her şeyden çok seviyorsun dedirtti okurken :D Neyse çok uzatmayacağım uzatırsam kitap içeriğine girmem mümkün o yüzden kısa kesiyorum :) Kitabı beğendim, ama Çirkin Güzel'in ilk kitabı kadar süper değildi benim nazarımda :( Lütfen alınma Aslıhan ama düşüncem bu ne yazık ki. Çirkin Güzel'in birinci kitabının yanında bu biraz sönük kaldı ama yine de kurgu ve olay döngüsü güzeldi. Hala favori kitabım Çirkin Güzel der, Mert'in Mehmet'ten sonraki Aslıhan Akagöz karakterim olduğunu söyler kaçarım :) ~~~*~~~ "Sen iste, ömrümün sonuna kadar seni hep başımın üstünde taşıyayım. Yaşlandığımızda bile elini ilk günkü gibi sımsıkı tutabileyim. Benim bundan başka bir isteğim yok Sedef."" ~~~*~~~ Kitaptan son bir alıntı paylaştıktan sonra yorumumu bitiriyorum :) ancak keyifli zaman geçirip, biraz eğlenmek, aşkla coşmak istiyorsanız bu kitaba bir el atın :)