http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/04/beth-hoffman-sevginin-buyusu.html Beth Hoffman'ın ülkemizde yayınlanan ilk kitabı ve kurgu dilini sevdim de... Olay örgüsü, kurgunun ilerleyişi okuru sıkmıyor ve okunması kolay yormayan bir şekilde ilerlemesi de kitabın, siz anlamadan sayfalarını çevirmenize neden oluyor. Bu,bu tür konulardaki kitaplarda çok önemli bir unsurdur. Ayrıca, çevirmeni de oldukça iyi iş çıkarmış. Kitap o kadar akıcı bir şekilde çevrilmiş ki, okuru sıkmıyor. Kitabın konusuna gelirsek; CeeCee, henüz küçük, ergenlik dönemlerinde, dışarılarda sorumsuzca oynayıp okula gidip gelecek yaşta olmasına rağmen çok büyük bir sorumluluğu olan, akıl hastası annesinin sorumluluğu üzerinde olan bir kız çocuğu. Annesi ile yaşadığı zorlu hayattan sonra, annesinin ölümü üzerine babası onu Tootie Teyze'nin yanına gönderiyor. Tabi Tootie Teyze'de CeeCee'yi yanında istiyor. CeeCee, teyzesinin yanına gittikten sonra değişen hayatını konu alıyor kitap. Böyle anlatıldığında basit gibi görünebilir ama bütün bu yaşananları bir de bu kız çocuğu tarafından okuduğunuzda etkileyici oluyor, emin oldun. Zaten bu kitap başka türlü de yazılamazdı. Bu tür kitaplara detaya girmeden yorum yapılıyor ne yazık ki, detay vermeye kalkarsam onu anlatayım bunu anlatayım derken kitabı anlatırım, size de okunacak bir şey kalmaz, bu yüzden kısa kesiyorum yorumu. Eğer, biraz aşk romanlarından, vıcık vıcık hikayelerden uzaklaşmak istiyorsanız, müthiş bir tercih olur sizin için... hele bir de küçük bir kızın gözünden okumak... hoş bir değişiklik ve tadı damağınızda kalacak bir tat olur. :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/04/elif-ylmaz-romantik-oyun.html Tam olarak gençlerin, yeni yetmelerin, ergenlerin, okumayı sevmeyip ama başladıklarında keyifle okuyacakları bir kitap ile karşınızdayım :D Elif Yılmaz... blogger olarak tanıdığım ama blogger kimliğinin altına saklanmış bir yazar. Akıcı ve çabuk okunan bir kalemi olduğu bir gerçek. Bazı eksiklikler olduğunu düşündüğüm yerler oldu kitabında ama o kısımları da yaza yaza tamamlanacak ve giderilecek eksiklikler olduğunu düşünüyorum. Romantik Oyun, her türden yaşa hitap edebilecek bir kitap olmasının yanında en çok lise ve üniversite sıralarındakilerin ilgisini çekecek türde bir kitap. Neden mi? Çünkü o yaş ortalamasının gençlerini anlatıyor ve biz yetişkinlerin biraz beklediği o tutku yok. O yüzden masum bir aşk hikayesi okumak isterseniz tavsiye edilir :) Bütün bunların yanında kitapta aile ilişkilerine, arkadaşlığa çok güzel bir şekilde dokunuşlar yapılmış. Bu kısmı çok beğendim :) Kitabın kısaca konusundan bahsetmek gerekirse; Tina ve Steven çok iyi iki arkadaş. Yedikleri içtikleri ayrı gitmeyenlerden... Bir gün kimin daha romantik olduğu üzerine bir iddiaya tutuşurlar...birbirlerini etkilemeye çalışacaklar ve bu konuda dürüst olup etkilenen etkilendiğini söyleyecek. Birbirlerine yaptıkları sürprizlerle aslında içlerindeki duyguların dışarıya çıkmasına neden olurlarken kendi hayatlarına da yön vermeye başlıyorlar. Bir dostluğun yavaş yavaş aşka dönüşmesini okuyoruz. Eğlenceli, romantik bir kitap olduğu değişmez bir gerçek. Özellikle söylemek istediğim bir şey var... Tina maddiyatı kullanarak sürprizler yaparken Steven'ın manevi değerleri olan sürprizler... işte adamım senin büyük, yetişkin versiyonundan bir tane sipariş edebilir miyim dedirtecek cinsten ;) Ahh... bir de şey vardı... Tina'nın taktim partisini biraz şeye benzettim. Amanda Seyfried'in bir filmi vardı. Seksi Futbolcu... sanırım buydu adı. Hani kız futbol oynuyordu sonra kızlar futbol takımını kabul etmiyorlardı da erkek kılığında futbol oynuyordu... o film işte. Tina'nın taktim partisini biraz ona benzettiğimi itiraf etmeliyim. Belki yazarımız bunu aklına bile getirmedi yazarken ama biz okurlar... çok fenayız benzetecek bir şeyler her daim buluruz ;) Neyse...çok uzatmadan yorumumu bitiriyorum. Kitap biraz daha iyi olabilirdi ama yazarımızın ilk kitabı, ilk deneyimi ve henüz çok genç o yüzden kalemindeki acemi dokunuşların zamanla azalacağını düşünüyorum. Özellikle henüz ilk kitabında sırf kalın olsun diye saçma sapan uzatma sistemine girmeden kitabı tadında bitirmesi de ona artı bir puan bence. Eğer temiz bir aşk, güzel bir dostluk ve eğlenceli arkadaşlıkları okumak istiyorsanız Romantik Oyun'u deneyebilirsiniz. Eğlenceli zamanlar geçireceğiniz bir gerçek :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/04/lynsay-sands-ingiliz-gelin-annabel.html Yeni İskoç kitabımız, yeni yazarımız Olimpos Yayınları'ndan geldi. Biliyorsunuz ben İskoçları severim, dolayısıyla onların olduğu kitapları da ayrı bir severim bunu biliyorsunuz :) İşte bir İskoç kitabı daha diyerek yorumuma başlıyorum :) Lynsay Sands, daha önce adını duymamış olduğum bir yazardı, ama kalemini beğendim.Kurgusu güzeldi, gereksiz uzatmalardan kaçınılmış ve zaman zaman eğlenceli diyalogların olduğu güzel bir tarihi aşk romanıydı. Çeviri de güzeldi ,ufak tefek imla hataları vardı ama onları da saymazsak İskoç severlere tavsiye edeceğim bir kitaptı diyebilirim. Konusuna kısaca değinmek gerekirse; Ablasının, başka bir adamla kaçmasının sonucunda manastırda yetişmiş olan Annabel, ablasının evlenmesi gereken adamla evlendirilir. Tabi bu apar topar manastırdan getirilip, her şeyden son anda haberinin olması da cabası. Ross, babasının zamanında vermiş olduğu sözü tutmak için İngiliz topraklarına gelerek, evlenmesi gereken büyük kız yerine küçük kız olan Annabel ile evlenir. Tabi bundan şikayetçi olmaz çünkü Annabel'i daha ilk gördüğü anda onun çekimine kapılmıştır. Biraz etine dolgun olan Annabel, Ross gibi bir adamla evlenmiş olmanın ve onun ilgisinin üzerinde olmasını verdiği şaşkınlıkla yeni evindeki hayatına alışmaya çalışırken uğradığı saldırılar sonrasında hayatları renklenir. Renklenir dediğime bakmayın bir okur için renklenir, hareket geliyor ama karakterler için oldukça endişe verici olduğu değişmez bir gerçek :) Neyse, tabi bu saldırıların ardındakileri araştırmaya başlarlar derken olaylar ilerler de ilerler... Bu kitabı tanımlamak için en ideal üç kelime kesinlikle, hareketli, romantik ve eğlenceli olurdu. Saldırılar kitaba hareket katarken Ross'un Annabel'e davranışları romantik ve Annabel'in bazı davranışları ise eğlenceliydi. Kitabı okumaya başlamamla bitirmem bir oldu,nasıl oldu anlamadım ama oldukça akıcı bir şekilde bitiverdi. Bu yüzden kitabı sevdiğimi söylemeliyim. Kitap "An English Bride in Scotland" serisinin ilk kitabıydı diğerlerini beklemede olacağım :) Ayrıca şunu da söylemek istiyorum, Olimpos tarihi aşk romanı türündeki kapak tasarımları çok iyi, bu tarzı bozmadan ilerlemesini canı gönülden istiyorum :) Kitabı beğendim, çabuk bitti ve tadı damağımızda kaldı ama yazar tam olması gerekeni yapmış ve kurguyu olması gerektiği gibi bitirmiş... Beğendim, eğer tarihi aşk romanı okuruysanız bir el atın ;)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/04/sumeyye-akarcay-rehine-rehine-1.html Serinin önce ikinci kitabını sonra birinci kitabını okuyan ben sizlerle Rehine yorumunu paylaşıyorum. Takipçiler bilir önce serinin ikinci kitabı Aşka Rehin'in yorumunu okudunuz şimdi de sırada ilk kitap Baran ve Esma'nın hikayesi Rehine var. İlk önce yayınevini tebrik etmek istiyorum. Benim ki çoğunlukla seri okuyan kitap severlerin en hoşlandığı şey seri kitaplarının kapak tasarımlarıyla seri olduklarını göstermesidir. Rehine ve Aşka Rehin'in kapak tasarımları hem adlarına yakışır hem de seri olarak bir bütün olacak şekildeydi bu yüzden çok beğendim. Aşka Rehin'de Esma ve Baran'ın evli, mutlu, çocuklu hallerini gördükten sonra kitabı okumak zaten olacak olan şeyi bilerek okumak biraz heves kırıcı olsa da konu, olay bütünlüğü ve aşkın anlatımını beğendim. Uzatma modu olmadan, tadında olacak şekilde ilerledi olaylar ve bu kısmı sevdim. Her ne kadar zaman zaman Baran'ın ve Esma'nın aşkı bırakmış birbirlerine tavır almış modları sıkıcı olsa da kitabın ve kurgunun bütünlüğü ile düşünülünce gayet yerindeydi. Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse, Baran tanıdığı birine borcunu ödemek için Esma Hazne'yi kaçırır ve onu Antakya'daki evinde misafir eder. Bu süre zarfı içerisinde ikisininde arasındaki çekime karşı koyamayarak beraber olurlar derken Esma'nın serbest bırakılma zamanı gelir ve evine geri gönderilir. Esma, İstanbul'daki evine geri döner ve bir şekilde Baran'la tekrar karşılaşırlar. Ne Baran aşkından vazgeçmek ister ne de Esma Baran'dan... ama hiç hesapta olmayan eski nişanlı faktörü devreye girer. Tabi bunun yanında magazin de işe dahil olunca olaylar hiç de beklenmedik noktaya doğru ilerlemeye devam eder. Oldukça engebeden geçen Baran ve Esma'nın aşkını okuyoruz bu kitapta. Her ne kadar favori çiftim her zaman Burak ve Betül çifti... her ne kadar salakça tavırları olsa da ikisi benim favori çiftlerim olmaya devam edecek :) Ömer'i burada da gördük ve açıkçası en çok onun hikayesini merak ediyorum. İçimden bir ses bambaşka olacak diyor. itabı genel anlamda beğendim bence tabi ki eksik yanları vardı... Bunlardan da en göze batanı bence Esma'nın babası kızını kaçıran adamın Baran olduğunu öğrendiğinde verdiği tepkiydi! Kim ne derse desin ister Türk ister yabancı olsun hiç fark etmez, bence bir baba... kızını seven bir baba asla bu şekilde tepki vermezdi. Bu benim düşüncem tabi o kısım daha farklı olabilirdi. Bunların yanında güzel bir kurgu ve gayet iyi bir şekilde kaleme alınmıştı. Beğendim ve aşk romanı severlere tavsiye ederim :) Ömer'in hikayesini de beklemedeyim ayrıca :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/04/wendy-higgins-tatl-tehlike-sweet.html *** "Seni paylaşamam. Benim olman lazım. Sadece benim. Bir başkasının sana dokunduğunu düşününce..." "Benim erkek arkadaşım mı olmak istiyorsun?" *** Biri iblisin oğlu mu dedi? Ahhh havada fena halde kırmızı auralar var.... evet doğru duydunuz kırmızı!! Kırmızı Aura = Kaidan Rowe denklemini çözdüğünüzü düşünerek yorumuma başlıyorum :) Tatlı Şeytan kitabıyla "r" leri uzatarak söylediğimiz kötü çocuğumuz Kaidan Rowe ve fazlasıyla iyi kızımız Anna Whitt'in hikayesi devam ediyor. Öncelikle The Sweet Üçlemesinin 2. kitabı olan Tatlı Tehlike'de olaylar kaldığı yerden devam ediyor. İlk kitapta neyin ne olduğunu öğrenmiş, kişileri tanımıştık ama bu kitapta fazlasıyla nefesimizi tutarak olayları okuduk. Fazlasıyla heyecan verici, zaman zaman romantik ve tatlı, bazen eğlenceli, bazen gülümseten ve her sayfayı nefesimizi tutarak çevirmemizi sağlayan bir kitap olduğu değişmez bir gerçek. Tam olarak kurgusunun kitabıydı! İlkinde karakterlerin yaşının küçük olduğu yönünde eleştirmiştim ama bunda da büyüyüşlerini izleyerek olaylar karşısındaki tutumlarını gördük ve şunu fark ettim ki bu kitaptaki karakterler daha büyük yaş ortalamasına olmazdı! :) Bilmeyenler, yeni duyanlar için kısaca bilgi vermek gerekirse; ilk kitap Tatlı Şeytan'da Anna sıradan, 17 yaşında bir genç kızken aslında normal bir insan olmadığını, bir Nefil olduğunu öğreniyor. Birkaç Nefil ile tanışıyor ve ailesi hakkında ve ne olduğu ile ilgili bazı gerçekleri keşfetmeye, yeteneklerini görevlerini öğrenmeye başlıyor tabi başka bir Nefil olan Kaidan Rowe ile tanışıyor, aşık oluyor. İmkansız olan aşkından vazgeçmek zorunda kalıyor. İkinci kitap, Tatlı Tehlike'de ise Anna asıl görevini yerine getirmek için çalışırken bir yandan da kaçınılmaz olan bir savaşa hazırlık yapıyor. Bu sırada kendine yandaş ararken aylardır uzak kaldığı ve aşık olduğu çocuğa, Kaidan'la aralarındaki şeyi yoluna koyma çabasına giriyor. İlk kitaba göre daha heyecan verici ve şaşırtıcı sonuçlar olduğu bir gerçek. Özellikle olmasını beklemediğim şeyleri okudum! Duymayanlar için kısaca bir bilgi vermek gerekirse, The Sweet Üçlemesi adından da anlaşıldığı gibi 3 kitaptan oluşan bir seri. 2 kitabı yayınlandı ve geriye şimdilik 3. kitabı kaldı. Tabi bunun yanında bonus olarak ana karakterlerden biri olan Kaidan Rowe'un Anna ile karşılaşmadan önceki hayatını konu alan bir kitabı da yazıldı bununla beraber 4 kitap. Paranormal romance türünde bir seri ve eğer bu türün okuruysanız kaçırmayın. Ama bu türün değil de sadece aşk romanı okuruysanız da kaçırmayın çünkü imkansız görünen bir aşk var seride... Güçlü, sağlam ve merak uyandırıcı bir kurgusu var ve oldukça akıcı bir üslupla yazılmış. Çevirmenlerimizin ellerine sağlık ki gayet güzel bir çeviri ile de kitabın akıcılığı devam etmiş. Kısacası seriyi tavsiye ederim, eğer seriye başladıysanız da bence kısa zamanda bu kitabı da okuyun! :) Ahh bu arada kitap kapağındaki kızın suratsız ve itici görüntüsüne aldanmayın kitaptaki Anna oldukça sıcak ve sevimli ;)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/04/asu-de-papucumun-ajan-2-papucumun-ajan-2.html Veeee Uranüslü ve Neptünlü'lerin dünyasına hoş geldiniz :D Sizler Uranüslü olabilirsiniz ama ben tamamen Neptüncü'yüm!! :)) Şimdi bu kız ne saçmalıyor diyenlere için... kısaca açıklayayım :) Romantik Komedi türünün Türkiye şubelerinden biri olan Asu De'nin keyif alarak okuduğumuz ve eğlenerek gülerek sayfalarını çevirdiğimiz kitap Papucumun Ajanı'nın 2. kitabı çıktı ve okundu ve yorumlanıyor. Asude'nin dilini sevdiğimi anlamışsınızdır sonuçta bütün kitaplarını okudum ve sizlere de tavsiye ederim :) Papucumun Ajanı - 2 de macera kaldığı yerden devam ediyor. İlkinde, okuyan bilir, Deniz Tuna'yı terk ettikten sonra Tuna sebebini öğrenince Deniz'in peşinden gitmiş ve çok tatlı bir şekilde barışma sinyalleri göndermişlerdi. İşte bu kitap kaldığı yerden devam ediyor. Nerede bıraktıysanız oradan yani Tuna'nın Deniz'i işlek bir caddenin ortasında öperken... işte bu şekilde bitmişti Papucumun Ajanı ve ikinicisi de buradan başlıyor :) Hiçbir şey kaçmıyor, atlanmıyor :) Tabi ki okurken sadece Tuna ve Deniz'le kalmıyoruz fazlasıyla Mert ve Yasemin'de okuyoruz ve itiraf edeyim ben en çok onları sevdim :) Hele ki ben... Mertci olan ben... Neptünlü'yü seven ben... resmen önüme altın tepside sunulmuş çikolatalı profiterollü pasta gibiydi :D Onların hikayesini de arada okumak ve aralarındaki sorunları diyalogları... süperdi! :) Tuna ve Deniz'e gelirsek... Kitap başladığında aha barıştılar dedik sevindirik olduk ama... bu sefer aileler girdi araya. Deniz'in ailesi gerçeği, kızlarının gizlice evlendiğini öğrendiler, Belgin Hanım'ın karşı çıkmaları devam etti derken, Deniz'in başına bela olan mafya kendini göstermeye devam etti. Ama başka bir bomba daha vardı ki... kıskançlık krizlerine sebep olan... tek kelime söylesem ilk kitabı okuyan anlar... Aydan! Kız Ay'dan Dünya'ya döndü! Uranüs'e gitme çabasına girdi falan filan işte... Tam her şey yoluna girdi derken hep bir şeyler çıktı. Gerçekten hiç atraksiyonu bitmeyeceği bir hayatları var Deniz ve Tuna'nın :) Ama sonunda ne oldu... Her zaman ki gibi AŞK KAZANDI! :) Bir de kitabın sonunda sizi bir sürpriz bekliyor. Tuna'nın Deniz'e yazdığı aşk mektubu :D bir sürü kalp koymak istiyorum şuan şuraya <3 ~~~*~~~ "Ömrümün sonuna kadar yürüdüğüm her yol sana gelen yollar olacak, attığım her aıdm sana gelirken atılacak, aldığım her nefes seninle yaşamak için alınacak... ve işte bu kalbim bir tek senin için atacak!" ~~~*~~~ Daha fazla alıntı için: http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/04/asu-de-papucumun-ajan-2-papucumun-ajan-2.html
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/03/raine-miller-senin-icin-blackstone.html Çırılçıplak kitabıyla tanıştığımız Ethan Blackstone ve Brynne Bennet hikayesine devam ediyoruz. Anladığınız üzere Senin İçin, Çırılçıplak kitabının devamı ve Blackstone Serisinin de 2. kitabı aynı zamanda o yüzden ilkini okumadan bunu okumaya kalkmayın :) Çırılçıplak kitabında (biraz spoiler gibi olacak ama) Brynne, Ethan'ı terk ediyor ve orada bitiyordu bunda ise aynı yerden başlıyor ama anlatım erkek karakter tarafından yani Ethan'ın tarafından anlatılıyor. İlki Brynne tarafından anlatılmıştı. Değişik bir bakış açısı ve daha değişik bir duygu katmış kitaba bu durum. ilk kitapta gizemli kalan Ethan'dı bunda da gizemli kalan Brynne oldu ve ben bunu sevdim! Senin İçin kitabında Brynne'ın geçmişi açığa çıkıyor, Ethan'ın geçmişine dokunuşlar var ve ikisinin ilişkisinin içine sevimli kuzenler, aileler de giriyor... Ethan tam olarak bekar kadınların hayallerini süsleyen bir erkek. Neden mi? Çok basit! Adam duygulaırnı dile getiriyor. Sevdiğini söylüyor... özlediğini söylüyor... onunla olmak istediğini söylüyor... sahiplenici... kıskanç.. tamam son iki özellik de biraz abartıyor olabilir ama o kısımları kadın törpüleyebilir bence ;) Ama inkar edemeyeceğim bir kısım var, o da Ethan'ın zaman zaman takıntılı bir sevgili olduğunu düşündüğümdür. Cidden bazen öyle hissettirdi. "Ethan adamım senden bir tane istiyorum" demem hiçbir şey engel olamaz ama :D Her ne kadar ilk kitabı okurken Ethan'ın devamlı bebeğim demesine takılmış olsam da o bile sevimli geliyor :) Hatta bir yerde Brynne bana bebeğim dedi tarzında bir şeyler düşünüyor ya... öl bit ya!!! Kitapta biraz hareket vardı en azından bazı koruma ve güvenlik önlemlerinin sebeplerini anladık ve neden Brynne'ın peşindeler onu öğrendik detaylarıyla. Ama Ethan ağzından anlatılıyor, adam güvenlik işleriyle uğraşıyor biraz daha hareket olabilirdi dediğim zamanlar oldu. Seriyi seviyorum ve 3. kitabı heyecanla bekleyeceğim şüphesiz ki! Sizlere tavsiye eder miyim? Tabi ki ederim eğer +18 iseniz. Ne de olsa erotik sahneleri var ve sevişme sahneleri detaylandırılarak anlatılmış :)