inci, 988 adet değerlendirme yapmış.  (96/142)
Deniz Feneri Koyu
Deniz Feneri Koyu

8

http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/03/kimberley-freeman-deniz-feneri-koyu.html Arkadya'nın eşsiz eserlerinden biri daha demekten onur duyuyorum :) Kimberley Freeman, her ne kadar ülkemizde ikinci kitabı yayınlanmış bir yazar olsa da Deniz Feneri Koyu benim ilk okuduğum kitabıydı ve gerçekten çok güzeldi. Akıcı, merak uyandırıcı bir kurgu ve olay döngüsü vardı. Geçmişe ve günümüze geçişler çok güzel yapılmış detaylar yerinde verilmiş ve hiçbir şey havada kalmamıştı! Kapak tasarımı güzel, çeviri güzel, püsküllü ayracı ayrı bir güzel :) Daha ne olsun ama değil mi :) Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse, 1901 yılında batan gemiden şans eseri kurtulan İsabella'nın ve onun yanında bulunan çok değerli Winterbourne eşyasıyla ne yapacağının okurken diğer yandan günümüzdeki sevdiği adamı kaybetmiş, doğmuş olduğu kasabaya Deniz Feneri Koyu'na geri dönen Libby'nin hayatını okuyoruz. Bu iki farklı kurgu ve zamanda dönen olayların sonradan nasıl birleşeceğini merak ediyorsanız kitabı okumanızı öneririm. Kurgunun devam eden şekli oldukça akıcı olmanın yanında Isabella'nın yaşadığı zorlayıcı hayat ve içinde bulunduğu duygu yoğunluğu etkileyici bir şekilde devam ederken Libby'nin kız kardeşi ve kaçıp gittiği kasabada yaşamaya çabalamasını okumak süperdi. Tabi bir de batan geçi ve içindeki değerli eşya da var... asıl merak uyandırıcı kısım da bu zaten! Böyle kitaplar detaylı bir şekilde anlatılmaz çünkü o zaman kitabın heyecanlı tarafı yok olmuş olur. Bu yüzden yorumumu çok uzatmayacağım, detaya girip sizlere spoiler vermekten korkuyorum ve hevesinizi söndürmek istemem. Ama özellikle söylemek istiyorum en sevdiğim satırlar Isabella'nın anlatıldığı satırlardı :) Bence alın okuyun! Seveceksiniz garanti ediyorum. :)

Savaş Benimle (Seattle'da Benimle #2)
Savaş Benimle (Seattle'da Benimle #2)

7

http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/03/kristen-proby-savas-benimle-with-me-in.html "With Me in Seattle" serisinin ikinci kitabı Savaş Benimle. İlk kitabı "Kaç Benimle"den tanıdığımız Jules Montgomery'nin patronu olan Nate McKenna ile olan aşkını okuyoruz. Zaten ilk kitapta bu aşkın temelleri atılmıştı şimdi ise detaylandırıyoruz ve aşkın git gide güçlendiğini tutkulu ve seksi bir anlatımla okuyoruz. Yazarın dilinden bahsetmeyeceğim, ilk kitabı okudum ki sevdim ki ikinci kitabımı da okudum ;) Mükemmel aşk romanı türünde bir şey beklemeyin, ama güzel bir aşk romanı bekleyin. Şöyle aşkı anlatışıyla,yaşanışıyla devleşen kitaplardan değil ama okurken zevkli zaman geçirtip sizi kitabın içerisine hapseden ve bitmeden bırakamayacağız bir anlatış tarzı var yazarın. Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse, kariyerinde oldukça iyi bir başarı elde etmiş olan Jules, patronu Nate ile bir gece alkolün verdiği cesaret ile beraber olur, o gece o evden kaçarcasına çıkıp her şeyi geride bırakıp hayatına devam eder. Her ne kadar aklı Nate de olsa da iş yeri politikasına göre çalışan ilişkilerinin yasak olması Jules'un da işini çok sevmesi ve kaybetmek istememesi Nate'den uzak durması için yeterli bir sebeptir. Ama işler hiç de tahmin ettiği gibi gitmez. İlk gecelerinin üzerinden aylar geçmiş olsa da Nate bir şekilde Jules'un aklını çelip bir ilişkiye başlamalarının yolunu bulur. İş yerinde patron ve çalışan ilişkilerinden taviz vermezlerken iş yeri dışında iki tutkulu aşık olarak görünmektedirler. Tabi Nate hakkındaki bazı gerçekler, o gerçeklerin sonuçlarının yanında iş yeri tarafından ilişkileri öğrenilirse neler olur? İşte bunların cevabı kitapta! Kitabın kurgusunun yanında sevdiğim bir diğer şey de Jules'un ailesiydi. Ağabeylerinin davranışları, aile ilişkileri süperdi. O sayfaları büyük bir keyifle ve gülümseyerek okudum. Ayrıca ilk kitaptaki Natalie ve Luke çiftini de bolca görmek çok güzeldi. Hele bir de Natalie'yi hamile görmek paha biçilemezdi. Ben seriyi sevdim, diğer kitaplarını da alacağım ve keyifle okuyacağımdan şüpheniz olmasın. Eğer güzel zaman geçirtecek aşk romanları okumak isterseniz bu seriye bir şans verin. Ama... Ama... şöyle birim durum var kitaplarda cinsellik var bunu göz önünde bulundurun sonra laf edip de okuyanları yargılamayın ;)

Kıyıya Vuran Deniz Kabukları
Kıyıya Vuran Deniz Kabukları

10

http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/03/hannah-richell-kyya-vuran-deniz-kabuklar.html Imm... uzun zamandır kelimenin tam anlamıyla duygularımı alt üst edecek bir kitap okumamıştım! Sarah Jio sever misiniz? Ben severim. Eğer sizde seviyorsanız size bu kitabı tavsiye ediyorum. Hatta tek cümleyle kitabı anlatmak gerekirse "Böğürtlen Kışı'na rakip olabilecek bir kitap!" diyebilirim. Sarah Jio'nun en sevdiğim kitabıdır Böğürtlen Kışı ve benim nazarımda o kitap apayrıdır ve Kıyıya Vuran Deniz Kabukları'nı okuduğumda "vay be, ikinci bir Böğürtlen Kışı vakası" diye mırıldandım kendi kendime. Bu tür de en sevdiğim 2. kitap diyebilirim. Yeterince iddialı bir şekilde sizlere tavsiye ettikten sonra, kitaba dair yorumumu yapacağım :) Hannah Richell'in ülkemizde yayınlanan ilk kitabı olmasının yanında tür bakımdan ilk cümlelerimde bahsettiğim gibi Sarah Jio tarzında. Akıcı, sürükleyici ve merak uyandırıcı kaleminin yanında iyi bir çeviri dili de kitabı bir mertebe daha üste çıkarıyor. Kitap, içerisinde aşkı, aile dramını, kopan aile bağlarını ve geçmişte yaşanan trajik olay sonucunda birbirlerinden ayrılan aile üyelerinin hayatına dokunuşlar halinde toparlanma çabalarını anlatıyor. Sıradan bir aşk hikayesi beklemeyin, etkileyici, güzel, dokunaklı bir kitap! Etkisinden kolay çıkılamayacak ama bittiğinde kitabın size okuttuğu son ile yüzünüzde bir gülümse uyandıracak bir kitap! Kitabın kısaca konusunda değinmek gerekirse, Dora on bir sene önce ailesinin dağılmasına neden olan trajik olay sonucunda bir şekilde hayatını kurmuş ve sevdiği adamla o hayatı yaşarken hamile olduğunu öğrenir. Hamileliğinin verdiği korkuları yaşarken geçmişteki olayın izlerini üzerinden atamadığı için bunun peşine düşerek dağılan ailesi ile tekrardan iletişime geçerek aslında hiçbir şeyin tahmin ettiği gibi olmadığını öğreniyor. Tabi bu sırada on bir sene önceki olayın yalanlar, ihanet, küçük bir çocuğa fazlasıyla yüklenen sorumluluk ve kendilerince hissettikleri suçluluk ile bir ailenin an be an parçalanmasını da okuyoruz. (geçmişteki olaydan bilerek bahsetmedim, heyecanı olsun kitaptan öğrenin ;)) Kitap bir günümüzde bir de on bir sene öncesinde geçiyor. Tek tek karakterlerin tarafından anlatılıyor ve onların bakış açılarından yaşıyoruz her bir anı... Normalde karakter geçişli kitapları sevmem ya tek bir karakter tarafından yazılmalı ya da üçüncü bir kişi tarafından anlatılmalı olaylar her karakterin duygularına değinilmeli...ama bu kitapta kurgu o kadar kusursuz ve güzel ki her bir karakterin duygularını yaşadıklarını hissettiklerini okumak... o karakter geçişleri hiç rahatsız etmiyor! Aksine kitabı daha da bir farklı ve güzel kılıyor. Hiçbir şey havada kalmıyor, her şeyi tam anlamıyla oturuyorsunuz! Çok fazla uzatmayacağım çünkü içimde inanılmaz derecede kitap içeriğine giren bir yorum yapma isteği var ama böyle kitaplara spoiler vermek olmaz o yüzden yorumumu burada bitiriyorum, ama ondan önce kesinlikle bu kitabı okumalısınız! Seveceğinizin garantisini veriyorum. Cidden her kitaplıkta bulunması gereken nadir kitaplardan bence.

Gözlerindeki Canavar (Monster in His Eyes, #1)
Gözlerindeki Canavar (Monster in His Eyes, #1)

10

~~~*~~~ "Yeni oyuncağı olmuş bir çocuk gibiydi ve paketten çıkarır çıkarmaz beni kırmayacağını ummak dışında bir şey yapamıyordum." ~~~*~~~ J.M.Darhower'ın ülkemizde yayınlanan ilk kitabı Gözlerindeki Canavar, aşk romanlarından biri. Akıcı, sürükleyici bir kurgu olmasının yanında okuru şaşırtan detayların ve olay döngüsünün olduğu bir kitap aynı zamanda. Mükemmel bir çeviri, harika kapak tasarımı ve sıfır imla hatası ile basılmış bir kitap. Monster in His Eyes serisinin ilk kitabı, seri iki kitaptan oluşuyor. İlk kitap Karissa tarafından anlatılıyor ve ikinci kitap Ignazio Vitale tarafından anlatılmasıyla kaldığı yerden devam ediyor. ~~~*~~~ "O, bir uyuşturucuydu;hem de bağımlılık yapan türden... Ve bunun kurtulabileceğim bir alışkanlık olduğundan emin değildim. Tek bir vuruş yetmişti. Güçlü ve aşırı mutluluk veren tek bir vuruş. Müptela olmuştum." ~~~*~~~ Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Karissa,üniversite birinci sınıf öğrencisi18 yaşında bir genç kız. Ailesinden uzakta okuluna devam ederken bir gün 38 yaşında tehlikeli derecede yakışıklı ve tehlike oklarının gösterdiği Ignazio Vitale ile karşılaşır. Derken aralarındaki etkileşim büyük ve vazgeçilmez bir aşka dönüşür. Geçmişinden yaralı, kaybetmenin anlamını oldukça acı bir şekilde öğrenmiş olan Ignazio Vitale yani nam-ı diyar Naz ile Karissa'nın aşkını konu alıyor. Tabi sadece bununla kalmıyor. İçindeki intikam ateşi ile yanan Naz'ın içindeki nefretin ve öfkenin sebebini şaşırtıcı bir şekilde öğrenirken iki aşığın çıkmazda gibi görünen ilişkisini okuyoruz. Naz ile Karissa arasındaki zaten pamuk ipliğine bağlı olan güvenin kopma noktasına gelip kopup kopmayacağını, aşklarının nasıl bir yola gireceğini okumanın eşsiz zevkine varıyoruz. Sıradan bir aşk hikayesi gibi gelebilir ama değil! Tıpkı sıradan bir erotik aşk romanı olmadığı gibi. Çok daha fazlasını içinde barındırıyor. Bu kitabı tarif etmek, kelimelere sığdırmak mümkün değil bence okumalısınız. ~~~*~~~ "Ben iyi bir adam değilim, Karissa ve asla da olmayacağım. Sakın beni düzeltebileceğini ya da bir gün değişeceğimi düşünme. Öyle bir şey olmayacak. Şunu anlamak zorundasın. Eğer bu iş daha ileri giderse, eğer kalmamı istersen bir gün çekip gitmene izin vermeyeceğim." ~~~*~~~ Kitabı beğendim, hatta bayıldım! Vitale karakterini sevmeyenlerin aksine sevdim. Onun sert karakterine, garip fantazisine, intikam içinde yanan kalbine rağmen içindeki aşık adama vuruldum! Zaten görünenin ardındakini görebilen bir okur Vitale bayılır ama sadece dış kabuğun görüşüne,Vitale'in gösterdiği kişiliğini gören bir okur ise kitabı beğenmez! Kitabın kapağını kapatır kapatmaz ikinci kitabın çıkması için heyecanlandım hatta CNR'da bile bunu dile getirdim ve öğrendim ki çeviri için Arzu Hanım'a verilmiş. İkinci kitapta aynı çevirmen tarafından çevrilecek bunu demeden geçmeyeyim :) Bir de... ben böyle kitaplara yani bu tür kitaplara erotik aşk romanı kategorilendirmesini nedense yakıştıramıyorum. Artık bütün aşk romanlarındaki erotizm dozu bu kadar ve erotik aşk romanı dediğim anda aklıma çok daha fazlası geliyor, mesela Günahkarlar Turnede Serisi... Bu kitap için, bence çoook güzel bir aşk romanı ve evet içerisine biraz erotik sahne serpiştirilmiş demek bence daha yerinde olur ;) Arzu Hanım duyun sesimi. Kitabı, yani 2. kitabı heyecanla bekliyorum. Olabilecek en kısa zamanda lütfen çevirinnnn...ne olurrr diye yalvarasım var :)) Kitabın yorumunu bitiriyorum artık ve tekrar tekrar söylemekten yorulmayarak kitabı tavsiye ediyorum. 5 üzerinden 5 arkadaş! O kadar beğendim işte. Alıntılar ve daha fazlası için: http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/03/jm-darhower-gozlerindeki-canavar.html

İki Renk Aşk
İki Renk Aşk

7

http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/03/fatih-murat-arsal-iki-renk-ask.html Ve yeni bir FMArsal kitabı daha bitmiş bulunmakta. :) Özellikle üstüne basa basa diyorum ki... imzalısından hemde ;) hehe :) havamı atmadan olmazdı değil mi? :) Fatih Mural Arsal'ın kalemine değinen bir yorum yapmayacağım, hemen hemen her kitabının yorumunun blogumda olduğu düşünülürse yazarın kitaplarını, kalemini sevdiğimi bilirsiniz dolayısıyla yazarın diline dair yorumu bu sefer es geçiyorum :) Ohh! O kısmı atlattım şimdi yorumuma başlayabilirim :) Kitabın kısaca konusuna değinerek yorumuma başlıyorum. Aysun, babasının çalışanlarından -en iyi çalışanlarından- biri olan Gökhan'a gönlünü kaptırmış, güzel, alımlı bir genç bayandır. Ailesinin yanına dönüp de babasının şirketinde çalışmayı planlamaktadır ama doğum gününü kutlayacağı haftasonu babasının yeni iş ortağı aynı zamanda Gökhan'ın amcası olan Vural'la tanışır. Aralarında başlarda kabul etmek istemediği bir çekim meydana gelir ve bu çekim bu ikilinin arasındaki alevi körükler! Zaten asıl konu da o kısımdan sonra başlıyor! Kalp kırıklığı, hayal kırıklığı, isteksizce yapılan evlilik, aşka yelken açış... :)) Başka ne desem kitapla ilgili bilemiyorum... Imm… sanırım ilk defa Fatih Hocanın kitabına yorum yaparken zorlanıyorum. Normalde kendimi kaptırır döktürürüm de döktürürüm, ama bu sefer ne yazık ki öyle yapamayacağım. Çok üzgünüm Fatih Hocam ama bu kitabınızı diğerleri gibi çok sevemedim. Neden bilmiyorum, ama bana diğerleri gibi eşsiz bir tat veremedi. Aşkı mı tam hissedemedim, yoksa karakterleri mi sevemedim de o yüzden kitaba ısınamadım bilemiyorum. Aslında öyle bir hevesle başlamıştım ki kitabı okumaya, kuzenim okumuş anlata anlata bitirememişti kitabı. Bayılmıştı kitaba ve bana o kadar diyordu ki bir an önce oku çok seveceksin diye… ilk defa biri bana Fatih Hocanın kitabını tavsiye etti ki normalde tam tersi olur ben herkese tavsiye eder aldırırım, ama buna rağmen bu sefer çok sevemedim. Yanlış anlaşılmasın! Kitap çok güzeldi, kesinlikle 3,5 puan vereceğim bir kitaptı ama dediğim gibi ısınıp, kendimi kaptıramadım nedense… olmadı ya… Halbuki okurken Vural’ın tavırları oldukça hoşuma gitmişti, Gökhan’a son sayfalarda baya kızmıştım, ettiğini buldu demiştim… Aysun’a bir kere de itiraf et hislerini son ana kadar bekleme demiştim hep… ama kitabı bitirdiğimde diğer kitaplardaki gibi aklımda hep Vural ve Aysun yoktu. Normalde ben bir FMArsal kitabı bitirdiğimde, Fatih Hocanın yazdığı mutlu son bana yetmez, ben kendimce o mutlu sonu ilerletirim… Kendimce kurgular yapar o karakterleri o kurguların içerisine sokarım ama bunda onu yapamadım. Olmadı… olamadı! Ama… ne derler yiğidi öldür hakkını yeme… kapak tasarımı çok güzeldi, normalde yüz görünen kapakları pek sevmem ama bu tür kapaklar artık Fatih Hocanın kitaplarıyla bütünleşti :) Kitabın kapağındaki o kabartma dokusu çok hoş bir detay olmuştu, isim tam kitabın ismiydi hele ki Vural ve Aysun’un bir resmin önünde onu tanımlarken kullandıkları kelimeler düşünülürse süperdi! :) Yorumum bu kadar, kusura bakmayın Fatih Hocam, ilk defa bir kitabınıza 3,5 gibi bir puan vereceğim :/ Ama söz sıradaki kitabınız yanılmıyorsam - en azından ben öyle olmasını umut ediyorum - Selim ve Ebru olacak ona bol yıldızlısından 5 vereceğim :)

Satılık
Satılık

7

http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/03/ilknur-birdal-satlk.html İlknur Birdal yeni Türk yazarlarımızdan biri. Kendisinin ilk kitabı Satılık çıktı ve açıkçası kapak tasarımını çok beğendim. Her ne kadar kapaktaki kızın kitaptaki kadın karakterden daha büyük göründüğü bir gerçek olsa da tema olarak kitaba uygundu bence. İlknur Hanım'ın akıcı bir dili vardı, kurgusu merak uyandırıcıydı ve aralara hafif hafif heyecan katarak kitabı oldukça hareketlendirmişti ve bu kısmı beğendim diğer türlü fazla yavan olur gibi geliyor. Kitaba dair beğendiğim yerler de vardı beğenmediğim yerler de... Kendisi yeni yazarlarımızdan biri ve okurların her yorumuyla kendini geliştirip daha iyi işlere imza atacaktır diye düşünüyorum. İlk önce kitabın kısaca konusuna değinmek istiyorum. Üvey babasının borcu yüzünden bir...ımmm.. nasıl derler...her neyse toparlayamadım :)) üvey babası borcu karşılığında satılan henüz 17 yaşındaki bir kız, Hüzün ve satıldığı bardaki ilk gecesinde Devran tarafından kiralanır ve geceyi onunla geçirmek zorunda kalır. Hüzün'ün ilk erkeği olduğunu öğrenen Devran kendini suçlu hissederek, genç kızı oradan çıkarmaya çalışır tabi bunu tek bir yolla yapar, Hüzün ile evlenerek! Devran, Hüzün'ü oradan kurtarır kurtarmasına ama ne Hüzün'ü çalıştıran bar sahibi Kazım onların peşini bırakır ne de Devran'a kin besleyen psikopat eski sevgili... Kazım ve psikopat kadın kısımları kitaba hareket katan kısımlardı ve en sevdiğim kısımlardı. Kitaplarda hareket severim ben sırf aşk olsun istemem, azıcık adrenalin iyidir diyenlerdenim :) Kitapta beğenmediğim kısımlardan bahsederek yorumuma devam etmek istiyorum. Hüzün'ün yaşı cidden çok küçük geldi bana, zaman zaman okurken rahatsız etti bu durum.Tamam biliyorum böyle gerçekler var ve eğer yaşı biraz daha büyük olsaydı kendisinden altı yaş büyük biriyle beraber olması rahatsız etmezdi belki ama... arkadaş 17 yaş yaa... bazı gerçekleri kitaplarda görmek bir yerde beni hep rahatsız eder,bu sadece bu kitaba özgü bir durum değil. Tabi bu tamamen benim 'zevkimle ve düşüncelerimle' alakalı bir durum olduğunu söyleyeyim, siz beğenmiş olabilirsiniz. Kitabın başlarda ve bazı yerlerde fazla Türk Filmi havasına büründüğünü hissettim, hatta bazen fazla mı dram yüklendi ne dedim de. Kitapta beğendiğim kısımlarsa dediğim gibi, heyecan verici detaylardı. Kazım ve Selin'in yaptıkları, heyecan katmıştı kitaba ve bu kısımlar hoşuma gitti. Hüzün ve Devran ikilisinin balayı kısımları çok sevimliydi. Sadece Devran ve Hüzün'e bağlı kalmayıp Aysel ve Umut'a ve Emir ve Asi çiftlerine de değinilmesi, onlarında hikayelerine dokunuşlar yapılması çok, çok güzeldi. Sonuçta hayat sadece Devran ve Hüzün arasında gitmiyor diğer karakterleri de göstererek onların da hayatlarındaki değişimlere değinildiği kısımları çok sevdim. Emir'in Asi'nin evine gidip de Selin ile olan konuşmalarını duyduğu kısıma bayıldım! :) Kitaplarda, özellikle yan karakterlerin hayatlarına dokunuşu çok severim,İlknur Hanım bunu yaparak bir okur olarak gönlümü kazandı :) Kaza sahnesi süper bir kurguydu ama Devran'ın hastanede yattığı kısımlarda biraz ruhani gibi görünen sayfalar bence olmamıştı... Hani o kısımları çıkarsak kitaptan bence süper olurdu :) tabi bunlar benim nacizhane görüşlerim katılmayabilirsiniz. Kitabın kurgusuna dair yapacağım başka yorum kalmadı, zaten demediğim bir şey de kalmadı sanırım. =) Dediğim gibi bunlar benim düşüncelerim, yazarlarımızın daha çok yazmaları ve Türk yazarlarının da büyük başarılar elde etmelerini istiyorum ve okuduğum kitaplarda beğenmediğim kısımları söylemeliyim ki yazarlarımız başarıya daha emin adımlar atabilsinler. Bütün okurlar bunu yapmalı bence! İlknur Hanım, yolunuz açık olsun, dilerim daha nice kitaplarınız olur, herkesin beğenerek okuyacağı daha bir sürü kitabınız olur. :))

Karanlıkta Buldum Seni
Karanlıkta Buldum Seni

9

http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/02/a-meredith-walters-karanlkta-buldum.html Go Kitap, cidden çok güzel kitaplar çıkarmaya devam ediyor. Mıknatıslı kapak tasarımları, mükemmel çevirileri, kolaylıkla okunabilir puntodaki yazımları ve imla hatası olmadan çıkan kitaplarıyla isimlerini sağlamlaştırmaya başladılar bence. Henüz 4 kitapları çıkmış olmasına rağmen dördünü birden aldığım bir yayınevi! Gerisini siz düşünün. A. Meredith Walters, kusursuz, dokunaklı ve sürükleyici bir kurgu oluşturmuş. Her ne kadar karakterlerinin henüz 17 yaşında olması yaşadıkları olaylar için küçük olduklarını düşünsem de okurken daha büyük bir yaş ortalaması içinde bu kurgu bu kadar güzel olmazdı diye kabulleniyorum. Çeviri çok güzeldi, kitap oldukça akıcı ve sürükleyiciydi. Kitapta eleştirilebilecek hiçbir hata yoktu! Bu kitabı eleştirenlerin kitaba haksızlık ettiklerini düşünürüm. Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Maggie 17 yaşında lise öğrencisi normal sizin benim gibi bir kız. Okulunda yeni yıla başladığında, okulun yeni çocuğu Clayton Reed ile tanışır. Tanışmaları ayak üstü ve biraz tartışmalı olması Maggie'nin ilgisini çeker derken Maggie bir şekilde Clayton ile arkadaşlık kurar ve arkadaşlıkları daha Maggie farkına varmadan çok farklı bir boyuta geçer. Birbirlerinden hoşlanan derken aşık olan bu iki genç, sıradan bir lise öğrenci ve sıradan bir lise aşkından daha fazlasını yaşamaya başlarlar. Çünkü Clayton hiç de normal değildir (fantastik bir şeyler beklemeyin,hiç de fantastiklik yok içinde). Clayton'ın ruhsal sorunları vardır ve Maggie bunları öğrenmesine rağmen ondan vazgeçemez derken çok fazla şey kaybetmeye başlar ve Clayton'ı hayatının merkezine oturmaya başlar. İşte olaylar bu nokta da patlak verir çünkü hiçbir şey olması gerektiği gibi ilerlemez! Kitap Maggie ve Clayton'ın küçük yaşlarına rağmen uğraştıkları büyük sorunları ve bunun yanında aşklarına nasıl bağlı olduklarını anlatıyor. Kitabı çoook beğendim. Okumayanlara tavsiye ederim, okumaya niyetli olanlara da biran önce okumalarını tavsiye ederim. İtiraf etmek gerekirse kitaba ilk başladığım zaman Aspendos Yayınları'ndan çıkan Sana Vuruldum kitabı gibi çıkacak diye çok korktum ki zaten biliyorsunuz o kitabı pek beğenmemiştim ama sonra bu kitabı okuyunca nasıl bir hata yaptığımı fark ettim. Cidden bayıldım bu kitaba! Alıntılar ve daha fazlası için: http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/02/a-meredith-walters-karanlkta-buldum.html