Uzun bir zaman oldu. Hiç bir kitabı bu kadar sündürmemiştim. Sanırım bunun şansına. Her neyse... Bir kere kitabın ismi gerçekten çok güzel. Ahmet Ümit' in polisiye romanlarının başarılarından haberdardım fakat kitabın ismi beni oldukça çekti. Tarlabaşı' nın sokaklarında yürüdükçe imgemde: ortam, İstanbul' u bildiğim kadar; karakterler ise Kanıt, Behzat Ç (özellikle özgürce kullanılmış küfürlerden dolayı) ve azda olsa Arka Sokaklar' a uğramadan geçmedi. Her defasında oradan buradan kadrajlar canlandı sanki göz kapaklarımın altında. Hatta Başkomser Nevzat bazen Ahmet Ümit olarak bazen de Çetin Tekindor olarak canlandı. Yardımcı Komser Ali ise, Kanıt dizisinde Komser Selim'i canlandıran Deniz Celiloğlu olarak gitgellerde bulundu. Oldukça sürükleyici. #Basmakalıpcümle Kitabı okumaya başladığınızda aniden cinayetin içinde buluyorsunuz kendinizi. Serüven başlıyor. Sonunda da sanki bu hızla bitiyor. Bu istenilmiş bir durum ise sözüm yok. O zaman gayet başarılı. Ama yok değil ise birazcık yıldızlarımdan bir tanesinin gücünü düşürerek yakmaktan yanayım. Ve aba altından sopa gösteren cinsten konuya dahil olan "Gezi olayları", 6-7 Eylül Olayları, Beyoğlu ve civarı inşaat rant piyasası, sokak çocukları, duyarlı insanların düşünceleri gibi bir çok duruma da değinmeden geçmemiş. Bunların hepsinin zincirin halkası niteliğinde demiş sanki. Ama ağırlık Gezi olayları. Bunlar hakkında düşünceleriniz nelerdir, önemli değil. Önemli olan polisiye bir tür romanda düşüncelerin bu şekilde güzel aktarılması. Avazın çıktığı kadar bas bas, kimseyi dinlemeden, gözleri yumup bağırmak yerine Ahmet Ümit'in seçtiği yol bence harika. Böyle de olmalı. Ve böylesi emin olun daha etkili ve daha uzun soluklu. Diğer yöntemler bu ülkede sadece saman alevi. Etkisi az ve düştüğü yeri kirletmekten başka bir işe yaramayan yöntemler. Kısacası sanatın dilini güzel kullanmış. Bir diğer güzellik, usta yazar Selim İleri'ye küçük bir arkadaş jesti yapmış. Gülümsetti beni. Ve kitapta söz ettiği, Başkomser Nevzat ağzıyla "tuhaf yazar"ın yazdığı karakter bağlantısı. Bu da gülümsetenler arasında idi. Okunmalı. #kısavenet
Rivayetlere, efsanelere vb. hadiselere burun kıvıranlardan değilseniz ve bu tür yazıların hadiselerinden dersler çıkarmaya çalışanlardansanız; İskender Pala çok da güzel, hiç sıkmayan ve içerisinde ki deyimlerin nerelerden günümüze, cümlelerimize girdiğini bu kitabında derlemiş. Bence oldukça keyifli bir kitap... Şöyle bir artısı var; kütüphanemizde, çoğu bilindik ve her cümlemizin içerisinde konusuna göre muhakkak kullanırız diyebileceğim deyimlerin her yer de bulamayacağımız anlam ve oluşum süreçlerinin güzel 'hikayeleri' var.
Değerlendirmeyi oldukça geç yazıyorum. Bu aralar nette dolaşıp bazı vakit geçirmelik şeylere vakit ayıramıyorum. Küçüklüğümden bu yana benden her zaman tam not almıştır. Biliyorum, biliyorum! Kült olmuş bir eser neden tam not almasın ki?.. Hani sevdiğiniz ve 'en iyiler' listenizin başlarında yer alan filmler vardır ya bu kitap da onun gibi bende. Dönemin en harika 'hayalgücü' olarak algılıyorum ve yine günümüzde dahi aynı hislerini ve heyecanlarını yansıtmakta olduğu düşünüyorum. O yüzden seviyorum bu kitabı.
Sorgularsan, cevapları kendin bulman zorlaşır. Cevapları bulsan da bir çok ikilem de kalırsın. Çünkü bir çok insanda cevapları farklı bulursun. Bu sorgular tamamen kişisel gelişimimle ilgili olup, psikolojik desteği fazlı olan sorular... İşte tam bu noktada Doğan Cüceloğlu soruların cevaplarını vermekle kalmıyor, karşılaştırma yapmamız ve ortaya çıkan sonuçları süzgeçten geçirmemiz için güzel bir fırsat sunuyor. Bu kitap ve benzer kitaplar sadece ergenlik döneminde değil. Belli bir kimliğin oturmaya başladığı ve ardından o kimlik çerçevesinde de yaşarken de çerçevenin sınırlarını esnekleştirme veya sağlamlaştırmak açısından da önemli olduğu kanaatindeyim. Güzel bir yazar, güzel bir eser.
Sadece bir kaç günde okunup rafa kaldırılası bir kitap değildir. Aksine rafın bulunduğu sıranın aşınması gerektiğine inandığım harika bir yapıt. Ayrıca kurcaladığım her zaman içten içe 'neden bizim böyle sanatı güzel anlatan bir kitabımız yok!' dediğim harika eser.