Tasvirler ve detaylarla dolu bür sürü sayfa... ve son sayfaları da çevirdiğinizde elinizde sönük bir hikaye ve garip karakterler dışında pek bir şey kalmıyor. Yazarın Danimarka kralı ve onun zamanındaki günlük hayata ilişkin derin ve kapsamlı araştırmasını takdir ediyorum ama romanın anlattığı hikaye bunu taşıyacak kadar güçlü değildi. Karakterler güzel canlandırılmıştı ama ben hiçbiriyle yakınlık kuramadım. Ayrıca "rus madenciler" ve "ana kraliçenin gizli hazinesi" kısımlarını da işlevsiz buldum. Duvarda bir silah asılıysa öykünün sonunda patlaması gerekmiyor muydu?
Neden daha önce Dahl okumadım ki sanki?! Çok beğendim! Öyküleri teker teker şurada ele aldım: http://kitapnot.blogspot.com/2012/07/son-perde.html
Kitap Notları: Dumankara http://kitapnot.blogspot.com/2013/08/dumankara-hayat-bir-yangnd.html
Yazar çok otantik, masalsı ama bir o kadar da gerçekçi bir ortam kurmuş. İstanbul'un etnik çeşitliliğini, tezatlarını, tarihini çok güzel yansıtmış. Osmanlı tarihi üzerine doktora yapmış olan yazar gerçekten büyük bir birikime sahip. Diğer yandan olay kurgusu bana bir polisiyeden beklediğim gerilimi ve heyecanı vermedi. Yashim umduğum gibi çıkmadı. Aklıyla değil rastgele iz sürüyordu. İngilizcesini anlamak pek kolay değil, zira günümüzden farklı bir dönemde farklı ortamlarda geçiyor ve gaz lambasından yulara İngilizcesine pek rastlamayacağımız kelimeler kullanıyor tabi olarak. Yine de başka yorumlardan Türkçe çevirisinin pek başarılı olmadığını öğrendim ve İngilizcesini okuduğuma memnunum. İncelikli bir anlatımı var.
Aylin'in hayatından ziyade Aylin'in kendisini, kişiliğini anlatan, kimi yerlerinde güzel anlatım tekniklerinin uygulandığı, kolay okunan, derli toplu bir roman. Yalnız bazen okuyucunun Aylin'i bilmediğini unutup es geçilmiş önemli noktalar (mesela ablasının geçirdiği kaza) var. Kurum isimlerinin ısrarla İngilizce yazılması, bazı yabancı isimlerinse yalnış yazılması özensizlik gibi geldi. Bir de bu kadar burjuvalık bana fazla.