Grange her kitabında beni tekrar ve tekrar büyülemeye devam ediyor. İşlediği konu olsun, şaşırtmaları olsun, kitabın başından beri doğru kabul ettiğine şeylerin aslında öyle olmadığını göstermesi ile beni kendine hayran bırakıyor. Bundan bir sene önce falan ciddi bir reading slump dönemindeydim ve bu dönemin başında Koloni'yi okuyordum. Zorlaya zorlaya bir 100 sayfasını anca okuyabilmiştim. Sonunda kitabı kenara koyup, bu dönemi atlattık sonra okuma kararı almıştım ve iyi ki de bu kararı almışım, o dönem de kitabı bitirmiş olsam şimdi aldığım zevkin yarısını bile alamazdım. Kitaba geçecek olursak, baya ilgi çekici bir konusu var. Bir emekli polis ve onun gitmekte olduğu kilisedeki koro şefinin beklenmedik cinayeti etrafında şekilleniyor konu. Bu kesinlikle konunun başlangıcı ve hiçbir şey göründüğü gibi değil. Polisiye okumayı seviyorsanız, okumayı es geçemeyeceğiniz bir kitap. Kitapta bariz şekilde ortada olan bir konu var ve bizim kahraman emekli polisimiz Kasdan bunu kitabın sonunda anlıyor. Yani baya insanı çileden çıkaran bir şey bu, bir sürü işaret var ve öğrendiği her şey bu konuyu işaret ediyor. E adam kaç yıllık polislik geçmişin var, bunu neden bu kadar geç anladın diye sitem etmedim değil. Bir de emekli polisimize yardım eden, kadınların gördüğünde vurulduğu yakışıklı ama sorunları olan açığa alınmış polisimiz Volokine var. Kasdan ile yolları bir şekilde kesişiyor ve Grange diyor ki bize bu kitapta gerçekleşen her şey bağlantılı, ben durup dururken bu adamları bir araya getirmedim. Volokine, kitapta hayran olduğum bir karakter, hayran olmamak da elde değil zaten. Ki kitapta Volokine ile alakalı çok büyük bir olay ve dikkatli bir okuyucu iseniz ne olduğunu anlamanız işten bile değil. Kitaba aslında 10/10 verirdim ama Kasdan'ın bir kaç geri kafalılığı yüzünden 2 puan kırdım. İlk başta homofobik olması beni baya sinirlendirdi, tepkilerini düşündükçe kızıyorum adama. İkincisi de Ermeni olmasının getirdiği o soykırım takıntısı. Bu iki durum beni ciddi sinirlendirdi onun dışında kitap muhteşem! Okuyun, okutun.
Su gibi aktı gitti kitap. Böyle çerezlik, insanı eğlendiren, zamanın nasıl geçtiğini fark ettirmeyen nadir kitaplardan. Çok sevdim be!