http://kralicekitap.blogspot.com.tr/2016/01/kitap-yorumu-devrimin-kz-amy-engel-book.html Devrimin Kızı, ilk kitabın (Kurucunun Kızı) o, "Anaa, kitap bitti mi, hani devamı nerede?"lik sonundan sonra güzel bir giriş yaptı. Aralarında hiçbir kopukluk yoktu. Hatta ilk kitabı okumayanlar hiç ara vermeden ikinciye başlayabilirler diye düşünüyorum. Bundan sonra ilk kitaptan spoiler vernek zorundayım çünkü ikinci kitaptaki olayları anlatmamın başka bir imkanı yok. Okuyanların bildiği üzere ilk kitabın sonunda Ivy çitin dışına atılmıştı. Devrimin Kızı'nda Ivy'nin çitin dışına atıldıktan sonra yaşadıklarını okuyoruz. Hayatta kalma mücadelesine, dışarıda yaşayabilmek için adım adım yeni birine dönüşmesine şahit oluyoruz. Ivy, başlarda o kadar kırgın, kızgın ve yalnız ki... Her cümlesinde sizin de içiniz acıyor, hissettiklerini aynen hissediyorsunuz. Saldırıya uğruyor, bir çakalla boğuşuyor, o yaralı haliyle günlerce tek başına yürüyor. Hayat bu ya... Tam kendine bir yuva bulup, düzen kurmuşken öyle bir sürprizle karşılaşıyor ki... Bütün düzeni, içinde iyileştirdiği her şey tepetaklak oluyor. Kendine yeniden hissetme izni vermemek için direndikçe sürekli kendinden bir şeyler eksiliyor ve sonunda dayanamayarak her şeyi koyveriyor. Ivy kendini bırakana kadar ki sayfalar bir türlü bitmek bilmedi... İki kitap boyunca kıza gıcık olduğum tek bölüm orası sanırım. :D Sonunda Ivy'den çok ben rahatladım. Westfall'da yaşanan olaylar az çok beklediğim gibiydi ama yine de şaşırmadan edemedim. Kitabın o bölümünde dışarının Ivy'i nasıl değiştirdiğini daha iyi anlıyoruz. Bence eski Ivy olsa orada yaptıklarının yarısını bile yapamazdı. Ve ablası... Abla bu sonuçta... İlk kitaptaki haline rağmen daha farklı şeyler beklerdim. Aslında burayla alakalı söylemek istediğim çok şey var ama fazla spoiler vermiş olurum o yüzden hiç girmeyeceğim. Son olarak ben Amy'nin dilini çok seviyorum. Yani evet kitaplar çok kısa ama o kadar yoğun yazıyor ki... 250 sayfada bile okuru tatmin edebiliyor. Seri üçleme diye biliyordum ama kitap sanki sonmuş gibi bitti. Devamı olacaksa, neler yaşanacak çok merak ediyorum. Kitabın başındaki Övgüler bölümünde yazanlara göre devamı var ama bakalım. :D Ayrıca unutmadan çevirmen değişmesine rağmen çeviri gayet güzeldi. Ben öyle belirgin bir kusur göremedim. Aslı Tümerkan'ın ellerine sağlık diyorum. Özetle, ilk kitaba gayet yakışır bir devam kitabıydı. Okuyun, okutturun efenim!
Dün gece beni dörde kadar uyutmayan çok sevgili Demir Mızrak'ın önünde saygıyla eğiliyorum. Adam da, Süheyla'da delinin tekiydi ve ben tam manasıyla ikiliye bayıldım! Selvi ablayı, kalemini zaten çok seviyorum ama bu daha bir başkaydı. Hele o son sayfa... Adam neden bebeğimiz buruşuk dedi ya, var mı ötesi? :D
http://kralicekitap.blogspot.com.tr/2015/09/kitap-yorumu-zor-kadn-fatih-murat-arsal.html Zor Kadın, okumadığım iki FMA kitabından biriydi. Önce İki Renk Aşk'ı okumayı düşünüyordum ama sonra daha önce çıktı diye Ecrin ve Ateş'e başladım. Başlamaz olaydım. -,- Fatih hocayı, okurlarına karşı ilgisini, yaklaşımını ve yazdıklarını çok seviyorum ama bu kitaba bir türlü ısınamadım. Çok denedim ama olmadı... Fazla duygusuz, fazla kabaydı. Şimdi diyeceksiniz belki "Adamın yazım tarzı bu, o kadar kitabını okumuşsun şimdi mi rahatsız etti seni," diye ama diğer erkek karakterler böyle değildi. Tahir, Tamer, Doğan, Akın, Selim, Yavuz... Sevdikleri, değer verdikleri, yumuşak davrandıkları birileri vardı en azından. Ateş ise tam bir yontulmamış odundu. Kısaca konudan bahsedeyim... Kızımız Ecrin, babasını kaybettikten sonra ondan kalan kreşi ayakta tutmaya çalışan dünya güzeli, her şeye rağmen hayat dolu, hazırcevap bir kadın. Fakat kreşin ve babasının birikmiş o kadar çok borcu var ki, bir türlü işin içinden çıkamıyor ve son çare olarak kreşi elden çıkarmak durumunda kalıyor. Yakın zamanlarda Ateş'in şirketi de kreşin bulunduğu bölgede yeni bir projeye başlıyor. Orada bulanan ev ve iş yerlerini satın alarak AVM vb. şeyler yapıyorlar. Kreş ile ilgili görüşmesi için avukatını yollayan Ateş, Ecrin istediği fiyat konusunda diretince görüşmeye kendisi geliyor. İstediği şeyden asla ödün vermeyen, iş hayatında kararlığı ve acımasızlığı ile tanınan Ateş, genç kadını görür görmez garip bir şekilde ondan etkileniyor. Kendisini bile şaşırtan bir şey yaparak onunla birlikte olması karşılığında bütün borçlarını ödemeyi teklif ediyor. Bütün çaresizliğine rağmen inadından ve gururundan vazgeçmeyen Ecrin'in Ateş ile olan macerası böylece başlamış oluyor. Yukarıda da dediğim gibi kitaba çok ısınamadım çünkü Ateş'i bir türlü sevemedim. Daha farklı, daha sertti. Bütün kitap boyunca içimdeki feministi deli etti. Hangi koşullarda olursa olsun hiçbir erkek, hiçbir kadına o şekilde davranamaz. Davranmamalı. Ecrin'e de bazen çok kızdım ama genel olarak sevdiğim bir karakter oldu. Ateş'e verdiği cevaplar, aralarındaki tatlı atışmalar güzeldi. Karakterleri bir kenara bırakıp kitabı anlattığı dünyayla, yazarıyla değerlendirirsem klasik bir FMA kurgusuydu. Fatih hocanın kalemini, yazdıklarını seven herkes okuyabilir hatta okuduktan sonra Ateş'i severse, kitabı çok beğenebilir bile. :D Naçizane tavsiyem, daha önce FMA okumadıysanız bu kitapla başlamayın. Hatta benim gibi en son okuyun. Diğer kitaplar ve karakterler, bu kitaba göre çok daha sevilebilir nitelikteler. :')