Joseph, 91 adet değerlendirme yapmış.  (5/13)
Evden Çok Uzakta
Evden Çok Uzakta

10

http://kralicekitap.blogspot.com.tr/2014/12/kitap-yorumu-evden-cok-uzakta-kristin.html Bu kitap hakkında söylenecek o kadar çok şey var ki... İnanın hangisinden başlamalıyım bilmiyorum. Kristin benim için çok özel bir yazardır. Bu okuduğum dördüncü kitabı ve hiçbirinde beni hayal kırıklığına uğratmadı. Her kitabında, her karakterini ayrı ayrı sevdim ve bittikten sonra günlerce etkisinden çıkamadım. Evden Çok Uzakta'da adeti bozmayarak, yine aynı etkiyi yarattı. Kitabımız, Jolene ve Tami adındaki iki askeri pilotun Irak'a savaşa gönderiliş öncesini, savaş sırasında ve savaş sonrasında yaşadıklarını konu alıyor. Ailelerini geride bırakmak zorunda kalan bu iki kadın için hayat ciddi anlamda zorlaşıyor. Özellikle Jolene için her şey çok daha zor. Kocası Michael ile araları geri dönülemeyecek bir şekilde bozuk ve o çocuklarını aile içi sorumluluğu hakkında hiçbir şey bilmeyen kocasına emanet edip gitmek zorunda... Michael'ı başta hiç sevmemiş olsam da zamanla, asıl olması gereken insana dönüşmesinin ardından sevmeye başladım. Özellikle o mahkeme sahnesinde Jolene gibi benim de kalbimi çalmayı becerdi. Jolene ve Michael'ın ilişkilerinin gidişatını izlemek mutluluk vericiydi. Eğer aksi yönde devam etseydi, o kadar olayın arasında insan çıldırırdı. Ve Jolene... Kesinlikle çok güçlü bir kadın. İçten içe ne kadar kırık dökük olsa da her zaman bir şekilde hayata tutunmanın yolunu bulmuş. Ama son yaşadığı şeyler o kadar ağırdı ki... En dibe battığı anda bile sürekli 'ben olsam bu kadarını bile yapamazdım' dedim. O savaşın ortasında bile Tami ile olan dostlukları çok özeldi. Beraber geçen onca yıl, kurulan onca hayal... Kitabı okurken o kadar çok yerde gözlerim doldu ki... Yaşamadığımız için savaşın ciddi manada ne demek olduğunu, nelere mâl olduğunu hiçbirimiz bilmiyoruz. Bilsek, görsel bile ertesi gün unutuyoruz. Bu kitap her zaman ben de özel olacak çünkü en yakın arkadaşımın, en büyük hayali askeri pilot olmak. Her kelimesinde onu hatırladım. Eğer, aile ve dostlukla ilgili şeyler okumayı seviyorsanız kesinlikle bu kitaba bir şans vermelisiniz.

Kimliksiz - (Kayıp Şehir, #1)
Kimliksiz - (Kayıp Şehir, #1)

9

http://kralicekitap.blogspot.com.tr/2014/11/kitap-yorumu-kimliksiz-selvi-atc.html İlk olarak Selvi ablayı tebrik etmek istiyorum... Tanışıp, konuşmuşluğumuz olmasa da eski forumdan bildiğim, yıllardır da facebook sayfasını takip ettiğim bir insan kendisi. Umarım diğer kitaplarını da elimizde, koklaya koklaya okuma şansını elde ederiz. Kaleminin elinden hiç düşmemesi dileğiyle diyor ve başarılarının devamını diliyorum. ^^ Şimdi gelelim Kimliksiz'e... Sanırım kitabı ilk okuduğumda liseye bile başlamamıştım. Aradan o kadar uzun zaman geçmiş ki. Tekrar elime alıp okumak, çok ayrı mutlu etti beni. Deryal'in yeri özeldir çünkü. Unutmadığım, muhtemelen de unutmayacağım kitap karakterlerinden birisi... Ki bunda yazarımızın yazış şeklinin de etkili olduğunu düşünüyorum. Şimdiye kadar ne kadar hikayesini okuduysam, hepsi aşağı yukarı aklımda. Birkaç arkadaşımla konuştuğum için bu konuda tek olmadığımı da biliyorum. Kitabımız, Burcu'nun Kayıp Şehir'e gelmesiyle başlıyor. Deryal, Burcu'yu görür görmez anlamsız bir koruma isteğiyle genç kızın peşini bir türlü bırakmıyor. Burcu'nun, Deryal'i korumak için vurulmasıyla, görüşmek için bir bahaneleri olmuş oluyor. Ardından olaylar kitabın sonuna kadar hiç hız kesmeden devam ediyor. Karakterler o kadar güzel işlenmişti ki. Okurken sürekli yanıbaşımdalarmış, kırk yıldır tanışıyormuşuz gibi hissettim. Ben de onlarla güldüm, onlarla ağladım. Özellikle o malum kısımda... Deryal'i elime verseler parça pinçik ederdim. Ama kitap açısından genel olarak düşündüğümüzde Deryal'in karanlık tarafını hatırlamamızı sağlayacak bir şey gerekiyordu. Çünkü aşık Deryal'e o kadar çok kaptırmıştık ki kendimizi... Ben en az Deryal kadar Burcu'yu da sevdim. Öyle sümsük tiplerden değildi. Kardeşi için katlandıkları pek çok insanın yapamayacağı şeylerdi. Sonu güzel oldu ama az çekmedi kızcağız. Ah şu erkekler... Diğer bir konu ise, Adem. Deryal'in tek dostu. Benim de tek aşkım! :D Çok tatlı bir bey yahu! Ona da bu kadar yer verilmiş olması eminim benim gibi birçok Adem severi de mutlu etmiştir. Konuşması ve davranışları ile tam bir Türk erkeği... Pek çoğundan daha öküz ama olsun o kadarcık. Hala o dünyadan çıkamadığım için kitapla alakalı ne yazsam azmış gibi geliyor. O yüzden daha fazla uzatmak istemiyorum. Okurken zevk alacağınız, kendinizden bir şeyler bulabileceğiniz bir kitap. Okuyun, okutturun efenim! Sevgilerle.

Duman ve Kemiğin Kızı (Duman ve Kemiğin Kızı, #1)
Duman ve Kemiğin Kızı (Duman ve Kemiğin Kızı, #1)

9

http://kralicekitap.blogspot.com.tr/2014/11/kitap-yorumu-duman-ve-kemigin-kz-laini_71.html Şu an bu kitabı nasıl yorumlarım, inanın bana hiçbir fikrim yok. Sadece gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim ki, uzun zamandır okuduğum en güzel ve en değişik kitaplardan biriydi. İlk olarak, daha iyi kavrayabilmek açısından kitaptaki türleri tanıtmak istiyorum. Yazarımız, kitabında üç türü ele almış. İnsanlar, Kimeralar ve Melekler! Kimeralar, Yunan Mitolojisi'nde de geçen, tek bir vücutta çeşitli canlıların kimi uzuvlarına sahip varlıklar. Örneğin, normal bir insanın yüzüne sahipken, başının üzerinde boynuzları var ve bacaklarının alt tarafı ceylan bacakları şeklinde. Ya da kafası bir koça aitken, gövdesi bir ayının, ayak ve elleri ise tıpkı köpeklerin ki gibi. Kitapta baş karakterlerden biri olarak sayılabilecek olan, Brimstone da bir Kimera. Diş aldığı ve karşılığında dilekçikler verdiği bir dükkanı var. Dişlerin ne işe yaradığını, ne için kullanıldığını kitabın sonlarına doğru öğreneceğiz. Bana çok ilginç geldi doğrusu. Öğrendikten sonra, "Vay be, insanlar hayal ediyor." dedim. Çok mantıklı aslında ama ben kırk yıl düşünmüş olsam yine aklıma gelmezdi. Melekler, bu kitapta biraz daha farklı ele alınmış. "Tanrı" kavramı işin içinde yoktu. Kendi özgür iradelerine sahiptiler ve normal bir şekilde, bir kadın ve erkekten dünyaya gelmiştiler. Binlerce yıldır, doğmalarının tek amacı Kimera ırkı ile olan savaşta yer almak. Beş yaşlarında bir savaşçı olmak için eğitime başlıyorlar ve ömürlerinin sonuna kadar savaşıyorlar. Kitabımızdaki erkek karakterimiz bir Melek. Akiva. Akiva, savaşta yaralanıyor ve bir Kimera tarafından kurtarılıyor. Kızın güzelliği karşısında dünyası alt üst oluyor ve her şeye, yaşadıkları düzene daha farklı bir gözle bakmaya başlıyor. Ardından bir takım olaylar sonucu aşık olduğu kızı kaybediyor ve intikam almak üzere yemin ediyor. Kadın karakterimiz olan Karou, kendini bildi bileli Brimstone'un dükkanında yaşayan ve yaşı biraz büyüdüğünde onun ayak işlerine bakan, ilginç dövmelere sahip, mavi saçlı bir kız. Küçük yaşlardan beri, kendini koruyabilmek için Brimstone'un isteği ile çeşitli dövüş sanatlarında eğitim almış. Dünya'daki işlerini hallettikten sonra dükkana, bu dünyaya ait olmayan çeşitli kapılar sayesinde girip çıkıyor. Fakat bir gün bütün kapılar, el izi ile işaretleniyor ve yanmaya başlıyor. Dükkan'a giremeyen ve çaresiz kalan Karou yeniden Brimstone'a ulaşabilmek için her yolu denemeye başlıyor. Bu sırada düşman olarak gördüğü Akiva ile karşılaşıyor ve olaylar tam olarak başlamış oluyor... Bundan sonrası spoiler içerir. Akiva ve Karou'nun aşkını sevmiş olsam da, çok çabuk olduğunu düşünüyorum. Daha dün birbirlerini deşerken, ertesi gün aşkla bakmaya, dayanılmaz bir çekim hissetmeye başladılar. Karou'nın kimliği düşünülünce bu da çok anormal gelmiyor ama bunları okurken kızın gerçekte kim olduğunu bilmediğimiz için beni çok rahatsız etti. Spoiler bitti. Özetle, sonunu deli gibi merak ettiğim, bir an önce öğrenmek için sabırsızlandığım bir kitaptı. Bir serinin ilk kitabı olarak değerlendirdiğimizde de başarılı olduğunu düşünüyorum. Okumayı düşünen varsa gönül rahatlığıyla başlayabilir. Son olarak, seri hakkında kısa bir bilgilendirme yapayım. Serimiz, üç kitaptan oluşuyor. Sırasıyla, Duman ve Kemiğin Kızı, Days of Blood & Starlight, Dreams of Gods & Monsters. İkinci kitabı, Artemis bu aralar çıkarıyor diye biliyorum. Çıkarmış da olabilir. Çok fazla zamanım olmadığı için bakamadım. Bir de ek olarak, ikinci kitapla üçüncü kitap arasında çıkmış olan, Night of Cake & Puppets diye bir kitap var. Tam olarak devam kitabı olmasa da seriyle alakalı.

Kayıp Kahraman (Olimpos Kahramanları #1)
Kayıp Kahraman (Olimpos Kahramanları #1)

10

Yan serimizin ilk kitabını okuma fırsatını sonunda bulabildim. ^^ Aslında kitap yaz başından beri elimde ama Percy Jakson ve Olimposlular bittikten sonra hemen yeni bir maceraya başlamak istemedim. Okuduktan sonra da daha önce okumadığıma pişman oldum. :D Piper, Leo, Jason... Hepsini ayrı ayrı sevdim. Kitabımız bir otobüste başlıyor. Jason uyanıyor ve bir de bakıyor ki ismi dahil hiçbir şeyi hatırlamıyor. Yanında da en yakın arkadaşı olduğunu iddia eden Leo ve sevgilisi olduğunu öğrendiği Piper duruyor. Fırtına ruhları tarafından saldırıya uğruyorlar ve ardından yolları Melez Kampı'na düşüyor. Kitabımız, tam olarak burada başlıyor... Kitap benim beklentilerimi fazlasıyla karşıladı. Riordan hangi hikayeyi nerede kullanacağını çok iyi biliyor. Ki kitaplarının bu kadar başarılı olmasının sebebi de bu bence. Çünkü Yunan ve Roma mitolojisinde o kadar çok efsane var ki... Kitapla ilgili beni mutlu eden en büyük şeylerden biri de başka Tanrı ve Tanrıça'ların daha yakından tanıtılmış olmasıydı. Aynı şeyler tekrar edilmemişti. Eminim ki, serinin diğer kitapları ilkinden çok daha güzel olacak. Gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz. :') http://kralicekitap.blogspot.com.tr/2014/09/kitap-yorumu-kayp-kahraman-rick-riordan.html

Acıtan Güzellik (Beauty, #1)
İlkbahar  Rüyası
Gül ve Avcı