Toplamda iyi bir kitap ama bazı öyküler çok zayıf. Karakterler o kadar çok birbirine benziyor ki bir süre sonra hep aynı öyküyü okuyormuşsunuz hissi veriyor. Kitabın en iyi öyküsü bana kalırsa Anneannemin Son Ölümü, kurgusu, duygusu ve mizah dozu pek yerinde. Diğer öykülere de kısaca bakacak olursak: Zannettiğin Gibi Değil'de diyaloglara yaslanan, başkişiye hemen ısınmamızı sağlayan bir yapı hâkim. Okuması keyifli. Korhan Ağbi’nin Kardeşi, arkadaş hatrına neler yapılabileceğini anlatan bir mahalle öyküsü. Zaman zaman aklımıza gelen hınzır şeylerle ilgili iyi bir öykü. Denizin Çağrısı, Emrah Serbes'in bir çocuk zihnine en çok yaklaştığı öykü. Diğer öykülerde inandırıcılıktan uzak bir biçimde olgun çocuklar varken bu öyküdeki çocuk sahici ve naif. Cahide, kitaptaki çoğu öykü gibi genç bir dimağın fazla atik hayal gücünden doğuyor. Hızlı yazılmış, belirli bir kurgu hâkim değil, bir kaç andan ibaret vasat bir öykü. Üst Kattaki Terörist, belki de kitaptaki en farklı öykü ama fazla didaktik, yer yer fazlaca sığ. Alçakgönüllü Arzular'ın konusu ve kişileri çok sıkıcı. Kitabın tamamına sinmiş olan ergenlik aşkı temasının bir sunumu daha. Kimi Sevsem Çıkmazı, iyi bir öykü değil ama baba karakteri çok akılda kalıcı. Anlatıcının aklı şeyinde tavrı belirli bir yerden sonra komikliğini yitiriyor. Sırf sonundaki bir diyalog yüzünden öyküyü göklere çıkarmaya gerek yok. Genel olarak, ergenlik dönemindeki gençlerin var olma mücadelesini konu edinen ilginç öykülerinden mürekkep iyi bir kitap Erken Kaybedenler; ama çok iyi değil. Keşke Emrah Serbes tüm öyküleri birinci tekil şahısla değil başka bakış açılarıyla da yazmayı deneseymiş, kanımca daha iyi olurmuş. Akılda kalan bir kaç cümle olsa da keyif için okunup hemen unutulabilen eğlenceli bir kitap.
Her zamanki gibi muhteşem bir Barış Bıçakçı eseri. Sığ bir karşılaştırma yaparsam ki bu tamamen kişiseldir: Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra'dan daha iyi ama Bizim Büyük Çaresizliğimiz'in etkisine yetişemiyor. Belki de Bizim Büyük Çaresizliğimiz konu olarak daha etkileyici geliyor bana, bilmiyorum. Anlatım zenginliği bakımından kallavi.
Muammanın kendisi ve çözümü pek tatmin etmese de keyif veren roman kişileri yüzünden okunmayı hak ediyor. Anlatıcının düblaj Türkçesiyle konuşmasına takılmayın, yazar onu bilerek yapmış. Yani anlatıcı her kitapta kendisini daha da geliştirip düzelecek.