Ben bu kitabı neden bu kadar çok sevdim yahu?Genelde bir kitabı bitirdikten sonra yorum yapmam gerektiğini sadece o anlık hatırlar ve başka bir zaman ertelerim.Ama bu kitabı bitirdiğimden beri aklımda "Hadi Sanem,daha yorumunu yapmadın.Yapsan da bir an önce ikinci kitabı okuyabilsen!!" ibaresi, en az 5-6 yıl önce satın alınıp yine en az 10 yıllık dükkanı ön plana çıkarmak için dükkanın girişinde bir yere asılan şu kırmızı renkli genelde aralarda bir harf eksik olan, devamlı dönen tabelalar gibi beynimi işgal ediyordu.Ta ki şimdiye kadar...Şöyle güzelce sevdiğim karakterlerden bahsetmek istiyorum bolca.Ki sevdiğim karakterler de bol.Ama ilk olarak n'apıyoruz?"Konuu!"dediğinizi duyar gibiyim.E, o zaman aşağı alalım sizi.
Bir gün Dünya yörüngesine yabancı bir cisim girer ve bu cisim Dünya üzerinde bir yer edinir.Öyle ki ilk başlarda tabii olarak ortalığı karıştıran insanlar bile bir müddet sonra alışırlar,sanki önemli bir şey değilmiş gibi.Bu cisim veyahut "uzaylı" gemisi üzerine teoriler üretilir.İşte tam da bu zamanlar bütün Dünya'daki elektrikler,taşıtlar,telefonlar,kısacası bütün iletişim,ulaşım kesilir.Dünya karanlıkta kalmıştır.Ama insanların bilmediği bir şey vardır ki bu ne son ne de ilkti.Bu sadece 1.Dalga idi.Devamı da gelecekti.Daha kötü bir biçimde hem de.
Kitabı Cassie,Ben,Evan ve Sammy ağzından okuyoruz.Normalde olsa ben sevmezdim bu "çok ağızlılığı".Ama bu kitaptaki, daha önceden belirttiğim gibi tüm karakterleri çok seviyorum.Ve birden fazla shiplediğim çift de olunca otomatikmen en favori kitabım oluverdi.
Evan'ın duygularını yazar çok iyi hissettirmiş,o kapıya tıklama olayıyla ilgili sonlarda bir bölüm vardı.Kitabın gidişatını etkilemiyor diye spoiler bölümüne yazmadım.Ama bunu söylemesem de duıramazdım.Yahu,çok hoş değil miydi?Okuyanlarınız anladı hemen neyi kastettiğimi.Bazen en küçük detay bile o kadar önemli oluyor ki benim için...Belki de 5. Dalga dendi mi,aklıma ilk gelen olaylardan biri olacak kendisi.Tıpkı Dean ve Hope'un serçe parmak tutuşması gibi.Çünkü iki çiftinde (Cassie ve Evan hakkında belirli bir şey yok ama olacak gibi bence,içgüdülerimden yararlanarak böyle söylüyorum) kendilerine özel,sadece onların ve biz okuyucuların anlayacağı türden özel hareketlerinin olması ister istemez bizi duygulandırıyor,sevindiriyor,iç çektiriyor.
Tabii bu anlattığım karakterlerin kim olduklarını bilmiyorsunuz,söyleyemem bazıları spoiler'a kaçar zira.Alın size bu kitabı okumanız için bir neden daha.
Hileci'ye gelirsek (bu sadece lakap adı böyle değil tabi ki) bana biraz bu kitapta pasif kalmış gibi geldi.ve bunun yanında biraz da soğuk geldi.Bu durum,onun ağzından bölüm okumadığımız için,onun iç seslerini duyamadığımız,yaşadıklarını bilmediğimiz için olabilir.Ki ben bu yüzden böyle hissettirdi diye düşünüyorum.Zira ikinci kitabı okuyanlar genelde Hileci'ye bayılmışlardı.Benim favorim galiba Cassie olacak gibi.Çünkü ilk onunla kaşılaşıyoruz.Onun bilinçaltına giriyoruz,onu tanıyoruz.Bu yüzden,evet,Cassie ilk göz ağrım.
İşin kötü tarafı Ben ve Cassie'yi de shiplediğimdir.Bilemedim,Hileci'yi soğuk bulduğum için galiba,Ben'e pek yakıştıramadım sanırım.Ama Evan ve Cassie yeri ayrı.
Ve son olarak işin film kısmına girmeden edemeyeceğim.Filmi çıkıyormuş bildiğiniz üzre.Hatta bu ay gösterime girecekmiş.Tam tarihin bilmiyorum o yüzden kesin bir bilgi de veremiyorum.Her neyse,oyuncularından kitabı okumadan haberim olmuştu.Ve Nick Robinson'ın oynadığını duyunca kitabın üstüne atladım resmen.Çok tatlı,sempatik bulduğum bir oyuncu oluyor kendisi.Jurassic World filmini izlememin sebebi tabi ki o değildi.Ama etkisi olduğunu kabul edeceğim.
İşte,yorumumun sonuna da gelmiş bulunmaktayız.İçim istemeye istemeye sonlandırmak zorundayım.Eminim bu kitabı okuduğunuzda beğeneceksiniz.Sizi reading slumptan çıkarıp reading monster a dönüştürcek bir kitap.Yazarın dili, yerinde esprilerle de pekiştirilmiş hayran edici,merak uyandırıcı idi.E,bu kadar yorumdan sonra tavsiye etmemek ve okumamak da olmaz.Haydi,sizi Ötekilerin (nam-ı diğer uzaylılar) olduğu kaos dolu bir Dünya'ya alalım.