Bu sıra historical kitaplardan yana yüzüm gülüyor hatta kitaplardan yana :) Aşk affetmez kitabı benim için unutulmaz kitapların arasına yerleşti her ne kadar kadın karakter Mara'nın dik başlılığı beni sinir etse de Temple arayı kapadı hem de ne kapama.
Temple kendisine takılan Katil Dül lakabını sonuna kadar hak ettiğini düşünüyordu ta ki bir gece yarısı öldürdüğünü düşündüğü üvey anne adayı Mara karşısına çıkana kadar. Her ne kadar Mara'yı öldürmediğini anlasa da o geceye dair zihninde hiçbir anı belirmemesi Temple'ı oldukça meşgul ediyordu. bu yüzden genç kızımızın ağzından o gece olanlar hakkında bilgi almaya çalışırken Mara'nın tavırları beni verem etti hem suçlu hem güçlü tabiri vardır ya hee işte o tabir tam da Mara'ya göreydi. Temple bebeğim o cüssen süslük mü çak ağzına iki tane anlatsın diye kurgular kursam da Temple'ın izlediği yol bambaşkaydı ve genç kızı ikna etme çabalarını okurken çok iyi güldüm ve sloganlar tuttum :) Yürü be koçum kim tutar senii!!
Mara ise 12 yıl saklanmanın ardından ortaya çıktğında çoğu şeyi göze almıştı ve aşık olmak göze aldığı olayların içerisinde en son da bile yer almadığına mührümü basarım. Kitabın ilk 200 sayfası Mara'yı sevmedim fakat daha sonra Temple için yaptığı olaylar işte bu dedirtti. Neden kitabın başında yapmadın ki kızçem ben de o kadar kin tuttum sana ama neyse ki genç kızımız hatalarının bedelini telafi etti ve bize mutlu bir son ve güzel bir kitap okutturdu.
Şimdi sırada Chase'ın kitabı var ve Düşmüş Meleğin en gizemli karakteri. Kitap henüz yurt dışında bile çıkmamışken biz ne zaman okuruz Nemesis bilir doğal olarak :) Çok konuştum demem odur ki bu seriyi alın okuyun ve pişman olursanız gelin beni bulun :)