Gözü yormayan dil oyunlarıyla, ironinin iştahını kolayca sindirebilecek süreçlerden askerliği ele almasıyla başarılı bir Georges Perec eseri.
Şöyle ki adı karamanlis, karafis, karabaş, karafol mu olduğu pek hatırlanmayan; ancak Karabişiy olduğundan emin olunan bir asker vardır. Bu Karavan isimli arkadaşımız çavuş Henri Pollak'tan yaklaşan Cezayir savaşına gitmesini engelleyecek bir şey yapmasını istemektedir; anlaşılabilir tabirle -hava değişimi, çürük vs.- gibi. Henri konuyu arkadaşlarına açar, çekinseler de bu konuda Henri'nin arkadaşına destek olacaklardır. Genç asker bu saatten sonra; sakatlık ve deliler hastanesi yollarından birine sapacaktır.
Taşıdığı anti militarist kimlikle birlikte ayrıca dikkatimi çeken şu pasajı barındırır içinde:
*Savaşa Cezayir'e giden Fransız askerlerinin, yanlarına Camus kitapları aldığı vurgulanır.
Bir Cezayirli olan Camus, orada yaşanan insan hakları ihlallerini görmezden gelmekle suçlanmıştır. Ki bunu hatırlatan Perec gibi bir yazar olunca da tesadüf olmayacağını biliyoruz.
Şiddetli yüz asılmalarına iyi geldiğini duydum. Tüm Putperecliğime ilave edilen güvenilir bir tohum oldu sanki.