Ransom diğer adama ilk kez dikkatlice baktı, başını iki yana sallayıp tekrar baktı. “Vay anasını, gözlerin aynı engerek yılanı.”
Zehir tek kaşını kaldırdı. “Senin saçların da Astaad’ın cariyelerinkinden güzel.”
***
Lonca Avcısı serisi tam gaz devam ederken, benimde yaptığım azım açık bir şekilde aldığım kitabı okumak oldu.
Daha önce bu tür bir seri çıktı mı bilmiyorum, kastettiğim meleklerin, vampirlerin ve insanların bir arada yaşadığı dünya. Kesinlikle farklı, egzotik ve ilgi çekici bir seri bu nedenle.
Kitapta Elena şehre döndüğünde, yatılı bir okuldaki cinayeti araştırmak üzere görevlendirilir. Kana susamışlığa kapılmayan genç vampirlerin cinayet furyası sadece New York da değil dünyanın dört bir yanında, doğal felaketlerle süslenmiş bir şekilde ilerler. Bunun sebebi ise bir kadimin dirilmesi. Tanıtımda da yazıldığı üzere Caliane.
Aslında ben tanıtıma onun adının yazılmasını pek sorun etmedim zaten kendisi her ne kadar kitabın sonlarına doğru uyansa da her sayfada etkisi hissedilecek şeyler var.
Elena’nın ailesi hakkında bazı gerçekleri öğreniyoruz bu kitapta. Aynı şekilde Raphael ve Elena arasındaki bağın ne kadar güçlü olduğunu da. Caliane ise beklediğim gibi değildi. Hatta ben kendilerini bayağı sevdim. Çevirisi oldukça akıcıydı, kitabın konusu güzeldi. Bu aralar çok kitap okuyamıyorum o yüzden ilaç gibi yetişti yabancı yayınları.