Çok çok uzun zamandır bu kitabı okumak istiyordum ancak hiçbir yerde bulamıyordum. Sonunda biri bu kitabı pdf olarak yüklemiş ve ben de okuma şansına eriştim. Buradan o kişiye teşekkürlerimi gönderiyorum.
Öncelikle kitabın diğer historical romanlara göre değişik bir konusu ve ilerleyişi vardı. Okurken bazı yerlerde Laura Kinsale'nin bir romanını okuyormuşum gibi hissettim. Ancak yanlış anlaşılmasın benzerlik var derken olduğu gibi Laura'dan etkilenmiş değil yazar, bu romanında o şekil bir tat aldım.
Kitaptaki karakterlerin kişilik analizleri, düşünce yapıları, çevresindekilere karşı takındığı tavırlar çok güzel işlenmişti.
Fleur'un, Adam'a sergilediği davranışları okumak çok hoşuma gitti. Başka biri bu romanı yazmaya kalkışsa olay şöyle gelişirdi: Kızımız kendini adama verir, sonrasında hemencecik ona aşık olur ve onu hayal etmekten geri duramaz, onun yanında çalıştığını öğrendiği an içi öfkeyle dolmuş gibi yapar ama aslında fazlasıyla mutludur çünkü sevdiği adamın yanındadır. Ama Fleur bunlardan birini aklından bile geçirmedi. Mecbur kaldığından kendini düke verdi ve o olaydan sonra dük o gece ona yemek ısmarlayıp kızın istediği paranın üç katını verdi. Bunu bilmesine rağmen Fleur ondan ve onun yapmış olduğu şeyden nefret etti ve işvereninin o olduğunu öğrendiğinde nefreti daha da büyüdü düke. Zaman içinde - ki bir anda değil uzun aralıkla- dükü tanıyıp onu anlamaya böylece ona aşık olmaya başladı. Kısacası Fleur bildiğimiz historical kızı değil, kitabın baş erkeğine karşı kendini bir an olsun ezdirmeyen, ona karşı duyguları gayet düzgün bir şekilde gelişen bir karakterdi ve ben bunu okumayı çok sevdim.
Adam'sa önceleri pek tasası olmayan, buna rağmen sorumluluklarının bilince -buna başkalarının sorumluluklarını üstlenmek de dahil, birisi hata yapsa bile bu hatanın asıl sebebinin kendisi olduğunu düşünmesine kıyamam ben- olan bir karakter. Öldüğü sanılan savaştan döndükten sonra yaşadıkları gerçekten üzücüydü ancak buna rağmen kendisinde fazla bir değişiklik yoktu. Üzüntüye boğulmuş olsa da yine de önceki adamdan farklı olmaması çok güzeldi. Ve Fleur'a karşı olan hisleri de çok güzeldi.
Başka bir yazar olsa baş erkek karakterin önceden sevdiği kadını "sevdi" deyip geçerdi ancak Adam'ın ilk eşine duyduğu bir zamanki aşkı çok inandırıcı buldum. Yazar bu durumu öylesine geçmemişti, gerçekten Adam'ın Sybil'i sevdiğine inandım ben. Aynı şey Fleur için de geçerli. Bence Fleur da bir zamanlar Daniel'a gerçekten aşıktı.
Bu kadar acı çekmiş olan iki karakterin birbirini bulması ve zaman içinde gelişen aşklarını okumak çok güzeldi.
Çeviride hata yok gibi bir şey, bu güzel ancak cümleler çok basit bir şekilde kurulmuştu bu açıdan bu kadar güzel bir kitabı okurken baya sıkıldığımı söyleyebilirim. Ayrıca aşırı tekrarlar vardı kitapta bir durum mutlaka birkaç sayfa sonra aynı cümlelerle veya aynı şekille karşıma çıkıyordu. Aynı cümleler yayın evinden kaynaklansa da aynı durumun defalarca anlatılması sanırım yazardan kaynaklanıyor. Ben yazarın ilk bu kitabını okudum bu yüzden yanlış bir yorum da yapıyor olabilirim. Bu iki kısım canımı çok sıktığından 7 verdim yoksa asıl puanım bu kitaba 10 olurdu.
Sıkıcı çevirisine rağmen okuduğum en sağlam historical kitaplardan biriydi.