Bir Başka Mavi

10 puan

http://satellitebook.blogspot.com.tr/2015/11/yorum-bir-baska-mavi-amy-harmon.html

Yok, yok ağlamıyorum. Gözüme mavi bir şeyler kaçtı da…

Okudukça farkındalık arttı kocaman bir sel şeklinde gözlerimden aktı gitti. Şimdi bu hikâye böyle bitti ya, keşke bitmeseydi. İkincisi de çıksaydı. Açıkçası bu kitabın sonu aslında başlangıç gibiydi. Ama bizim o başlangıcı okuyamayacak olmamız kötü oldu işte.

Blue, geçmişi hakkında en ufak bir bilgiye sahip olmayan, ismini tekrarlayıp durduğu bir kelimeden alan; asi, zeki, çok acı çekmiş bir kız. Yaşamış olduğu hayatı okurken nasıl böyle ayakta kalabilmiş hayret ettim. Bu yazarın kadın karakterleri sanırım hep güçlülerden oluşuyor. Bu demek değil ki hatasız. Bir sürü hatası vardı ama fark ettim ki hataları bile onun iradesi dışında olmuş. Tek isteği sevgi. Bir gün sınıfa girdiğinde yeni tarih hocasıyla karşılaşıyor ve işler değişiyor. Çünkü anlattığı o dersler Blue için ‘Arınma’ gibi oluyor. Çıkış noktasını bulmaya yardımcı oldu da diyebilirim.

Wilson (tarih hocası), aslında psikoloji okuyacakmış da fakülteleri karıştırmış tarih okumuş dediğim bir adam oldu. Yaptığı analizle ve ders sırasında anlattığı onca şeyle beni kendine hayran bıraktı. Tek yaptığı keskin zekâsını konuşturmaktı böylece, küçük bir hayran kulübü bile olmuş olabilir. Blue için dönüm noktası, bir şans, ya da ne dersek diyelim en önemlisi iyi bir dost oldu. Bunu söylemezsem çatlarım, iyi bir de âşıktı. J

Okurken, olayların nereye varacağını merak edip durdum. Blue için güneş doğdu mu diye diye bir günde sayfaları tükettim. Artık HİÇ KİMSE değildi. Bunun cevabını almak benim için çok iç rahatlatıcı oldu. Kitapta sevemediğim tek nokta Blue’nun verdiği bir karar. Okuyanlar anlar. Tiffa ve ikisi arasında ki o şeyi bir türlü kabullenemedim. Kendisini bulmaya çalışırken kendisinden(!) kopmak, özellikle kitap boyu birçok şeyi görmesi ve bundan sonra böyle bir karar alması sinirlerimi zıplattı. Hatta ufak çaplı şok yaşattı. Konuşursam ağzımdan kaçacak. Sustum.

Kitaptan beklentileriniz nedir bilmiyorum ama ben karşıma farklı bir şeylerin çıkacağına emindim. Ve alışılmışın dışında olması çok güzeldi. Blue’nun anlattığı Kızılderili hikâyeleri, Wilson’un anlattığı tarihle harmanlanmış ama size başka şeyleri fark etmeye yönelten sözler, şiirler beni benden aldı. Anlatımı sayesinde su gibi aktı kitap ve olayların sonda bir birine bağlanışı beni çok şaşırttı. Bence mutlaka okumalısınız. Yıldız Kız ve Beyaz Şahin, Küçük Karatavuğun hikâyesi bu ikisini hiç unutmayacağıma eminim.5/5

Bir de kitap boyu aklıma Edip Cansever'in şu dizeleri gelip durdu;

"Mavi Huydur Bende ....
Hayat hiç mavi yerinden vurmadı..çünkü ben maviyi beyazı koruyan masumiyet olarak tanırım,karanlığı görünür kılan bir renktir mavi,öyle bilirim..sürükleyendir,bitmeyendir... mavi olarak anlatmalıyım her şeyi...
kaldırın başınızı gökyüzüne,görmek istediğinizi değil gördüğünüzü söyleyin bana! yaşamın ta kendisidir mavi..belkide sadece bu yüzden ölmeye değil..yaşamaya mahkum
edilmiştir..
maviyi soruyordun, gözlerimden yüzüme yayılan maviyi mi
bir renk değildir mavi huydur bende
ve benim yetinmezliğimdir
ve herkesin yetinmezliğidir belki
denecektir ki bir süre
ve denenecektir
bir akşamüstünü düşünmek bir akşamüstünü düşünmekten başka nedir ki
gönül gözü görendedir,derinler mavidir..."

"Edebiyat, tarihi ders kitaplarından çok daha iyi anlatır ve bu şekilde öğrenmek çok daha zevklidir."


Alçak bir sesle, "Yaşlı adam ne dedi?" diye sordum.
"Merak etmememi söyledi. 'Kadınlar ağlarlar. Eğer senin yüzünden ağlıyorsa seni hala seviyor demektir,' dedi." Wilson, yaşlı adamın titrek sesini taklit etmeye çalışmıştı. Bana baktı ve muzip bir ifadeyle gülümsedi. "Ağlamayı bıraktığın zaman endişelenmem gerektiğini söyledi."
Gülümsemesine karşılık veremedim. Hızla bakışlarımı kaçırdım. Endişelenmesi gereken kişi bendim. Ağlamayı bıraktığım için değil, ağlamaya başladığım için. Yaşlı adam her şeyi çözmüştü.


"… O açık saçık fotoğrafları tepegözüme koyanın da sen olduğunu varsayabilirim. Bu yüzden aleti açtığımda bütün sınıf çırılçıplak görüntülerle karşılaştı."
"Suçlu benim."
"Ya viyolonsel kutumda aniden beliren kilit?"
"Evet. Onu yapan da bendim. Küçük bir şeydi. Ve anahtarı kabanının cebine koymuştum."
"Evet. Bu biraz garipti. Anahtarı bulana kadar iki gün boyunca o kahrolası şeyi kesmeye çalıştım."
"Sanırım ilgini çekmek istiyordum."


''Hepimiz kendimizi dışarıda kalmış, içeriye bakıyormuş gibi hissedebiliriz. Hepimiz dağılmış hissedebiliriz. Bizi biri yapan şey kim olduğumuzun farkında olmaktır bence. Blue. Bir sanat eseri olmayabilirsin ama kesinlikle bir esersin.''



‘Bir varmış bir yokmuş. Yuvasından atılmış, istenmeyen küçük bir karatavuk varmış. Terk edilmiş. Sonra bir Şahin onu bulmuş ve onu kapıp uzaklara taşımış. Onu yuvasına almış, ona uçmayı öğretmiş. Ama bir gün Şahin eve gelmemiş ve küçük kuş tekrar yalnız kalmış, tekrar istenmeyen olmuş. Uzaklara uçmak istemiş.’


“Ben hiç kimseyim. Ya sen kimsin?
Sende mi hiç kimsesin? O zaman iki kişi olduk.
Aman ağzını sıkı tut.
Yoksa sürerler bizi buralardan.”

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »