Murathan Mungan'ı severim. Dili alışılmıştan çok farklı olmasa da kitaplarını okumayı seviyorum, farklı bir hüzün uyandırıyor bende.
Kitaptaki tüm hikayelerde bir yarım bırakılmışlık hissi vardı, çaresizlik, insanın kendini bulamayışı... Kitaplarının geneline zaten bunlar hâkim ancak bana kalırsa Mungan'ın farkı, kendi içindeki kısmi tekrarına rağmen okuyucuda "ee yine mi aynı şeyler," hissi uyandırmaması. Yani yazdıkları bana monoton gelmiyor, ustalık eseri olsun olmasın ilgiyle okuyorum kitaplarını.
Bu kitabını da çok sevdim ancak bana kalırsa ismi "Eldivenler, Hikâyeler" yerine son hikâyenin adı olan "Geçici Kesinlikler" olmalıydı. Çünkü en güzel, en vurucu hikâye son hikâyeydi. Altı çizilesi çok güzel cümleler vardı. Ufacık bir kısmı:
"Güzel, yakışıklı, alımlı, çekici olmanın diğer insanların üstündeki gücünü fark eden kadınlardaki, erkeklerdeki beden körlüğünü şimdi anlıyorum. Artık ben de fark edilmediğimde. Görülmediğimde. Yok sayıldığımda. Yaşam boyu fark edilmemiş, dikkat çekmekte başarılı olamamış; aşkları, sevgileri, bedenleri, duyguları başkaları tarafından görülmemiş hep yaşamın kıyısında yürüyen insanları şimdi anlıyorum. 'Görmüyorsun beni, fark etmiyorsun, yanımdan geçip gidiyorsun her seferinde, yanımdan geçip gidiyorsun.' "
"Hayat, onun için hep bir uzaklık demekti. Onu içine almayan, hep kıyısında durduğu bir şey."