Murathan Munganın yaşama dair derin ve incelikli gözlemlerle zenginleştirdiği bu öyküler, kadınlar hakkında, erkekler hakkında, ilişkilerin gerilimi hakkında, ebeveynler hakkında, zamanın geçiciliği ve bazen de oturup kalıcılığı hakkında, tesadüfler hakkında kısaca hayat hakkında... Eldivenler, hikâyeler, 10 öyküden oluşuyor. Eldivenler, Ansızın her şey, Kaset, Yaz gibisi var mı?, Kötü adamla kötü kadının aşkı üzerine küçük bir film, Krepenin duvarı, Islık, Çarpışma, Tabut ve Geçici kesinlikler.
Murathan Munganın yaşama dair derin ve incelikli gözlemlerle zenginleştirdiği bu öyküler, kadınlar hakkında, erkekler hakkında, ilişkilerin gerilimi hakkında, ebeveynler hakkında, zamanın geçiciliği ve bazen de oturup kalıcılığı hakkında, tesadüfler hakkında kısaca hayat hakkında... Eldivenler, hikâyeler, 10 öyküden oluşuyor. Eldivenler, Ansızın her şey, Kaset, Yaz gibisi var mı?, Kötü adamla kötü kadının aşkı üzerine küçük bir film, Krepenin duvarı, Islık, Çarpışma, Tabut ve Geçici kesinlikler.
şiirlerini, romanlarını, oyunlarını, denemelerini seven birisi için tam bir hayalkırıklığıdır. belli bir olgunluğa erişmiş ve isim yapmış sanatçıların, aslında iyi olmayan ama hafifletilerek "erken dönem eserleri" diye etiketlenen çalışmalarına benzeyen, derinliği olmayan, olay örgüsü zayıf hikayalerden oluşan bir kitap.hayli kabarık iyi bir külliyatı olan yazardan ben beklemezdim.
Birbirinden güzel hikayelerle karşılaştım lakin öne çıkan , bir şeyler anlatmaya çalışan üç hikayesi diğerlerinden daha çok dikkatimi çekti.
Bilindiği üzere Murathan Mungan eşcinsel motifli yazılar yazıyor. Kendi içindeki eşcinselliği bize anlatıyor. Kısacası kadınları, erkekleri ve ilişkileri anlatan bir öykü kitabı.
İlki kitaba ismini veren "Eldivenler" hikayesiydi.
Burada içine kapanık bir adamın, bir anlamda görücü usulü ile evlendiği karısıyla geçmişini ve duygularını tahlil etmesini, zaman geçtikçe ona daha çok bağlanan eşinin gözünden anlatılıyor bu öykü.
İkincisi "Ansızın Her Şey" hikayesiydi. Ve en çok beğendiğimdi.
Sanırım bu öyküsü için ve karakteri baz alarak ; bir çok olgunun içsel olanı dışa vurumu denilebilinir diye belirtebilirim.
Şişman ve etrafıyla barışık birinin uzun gayretler sonucu zayıflaması neticesinde etrafına daha farklı bakıp algılaması ve kendisinin farkına varma hikayesidir.
Ve çok da güzel bir alıntısı mevcuttur ;
"Çocuklar acımasız ve zalimdirler; her şeyi çabuk görür ve çıplak bir dille hemen söylerler; dili giydirmeyi sonradan öğrenir insan."
Çokta doğru söylenmiş ve gediğine oturmuş bir cümledir.
Bana göre ve de hikayelerin sırasına göre kitabın son ve en çarpıcı hikayesi "Geçici Kesinlikler".
Birbirini hiç görmeyen ama görmüş olsalardı kesin beraber olacak iki kişi ; biri yokuşun bir başında diğeri ise ucunda. Biri aşağıdaki yolu kullanırken, diğeri yukardakini kullanıyor. Birbirlerine çok yakın oldukları halde, hep teğet geçiyorlar. Bu teğetin bir şekilde bilinmeyenle buluşma hikayesidir
Güzel de bir alıntısı mevcuttur ;
"Hiç kimseydim ben. Aşk, beni biri yaptı"
"Ziyasını ufka vere vere, gözlerimi bu dünyaya kör ettiğimi artık biliyorum."
Ve son olarak ;
"O zamana kanıp yaşadıklarını rüya sanıyor , ben zamanı delip onun rüyasına karışıyorum."
Birkaç alıntı ;
"Sen niye hayatı çamaşır makinesini programlamak gibi bir şey sanıyorsun ?"
"Hayatta tıpkı bir film gibi birbirine katlanan sahnelerle ilerliyor."
"Aşk kalbinizin , beraberlikse hayatınızın yükü oluyordu."
Murathan Mungan'ı severim. Dili alışılmıştan çok farklı olmasa da kitaplarını okumayı seviyorum, farklı bir hüzün uyandırıyor bende.
Kitaptaki tüm hikayelerde bir yarım bırakılmışlık hissi vardı, çaresizlik, insanın kendini bulamayışı... Kitaplarının geneline zaten bunlar hâkim ancak bana kalırsa Mungan'ın farkı, kendi içindeki kısmi tekrarına rağmen okuyucuda "ee yine mi aynı şeyler," hissi uyandırmaması. Yani yazdıkları bana monoton gelmiyor, ustalık eseri olsun olmasın ilgiyle okuyorum kitaplarını.
Bu kitabını da çok sevdim ancak bana kalırsa ismi "Eldivenler, Hikâyeler" yerine son hikâyenin adı olan "Geçici Kesinlikler" olmalıydı. Çünkü en güzel, en vurucu hikâye son hikâyeydi. Altı çizilesi çok güzel cümleler vardı. Ufacık bir kısmı:
"Güzel, yakışıklı, alımlı, çekici olmanın diğer insanların üstündeki gücünü fark eden kadınlardaki, erkeklerdeki beden körlüğünü şimdi anlıyorum. Artık ben de fark edilmediğimde. Görülmediğimde. Yok sayıldığımda. Yaşam boyu fark edilmemiş, dikkat çekmekte başarılı olamamış; aşkları, sevgileri, bedenleri, duyguları başkaları tarafından görülmemiş hep yaşamın kıyısında yürüyen insanları şimdi anlıyorum. 'Görmüyorsun beni, fark etmiyorsun, yanımdan geçip gidiyorsun her seferinde, yanımdan geçip gidiyorsun.' "
"Hayat, onun için hep bir uzaklık demekti. Onu içine almayan, hep kıyısında durduğu bir şey."
159 sayfa