Kitabı okuyacaklar; kendinizi dümeninde heyecanın olduğu bu duygular gemisiyle çılgın olaylar denizinde yüzmeye hazırlayın. Olaylar değiştikçe bu duyguların bir biri gelip size çarpıyor bir biri. Yeri gelecek ağlayacak, gülecek; yeri gelecek çıldıracaksınız.
Öncelikle güldürenler... Benim bir kitaba bağlanmamdaki en büyük etken diyebilirim. Çünkü bu okurla samimiyetin de orada bir yerlerde var olduğu anlamına gelir genelde. Karakter olarak bunlar: ikizler, annesi, hatta belki bi de kılıç... Penryn kıyamet gibi bir ortamda olduğu için gülemiyor ama onun yerine kafamızı kitaptan kaldırıp gerçekte nerede olduğumuzun farkına varıp biz gülebiliriz... Tabii lanet de edebiliriz, onun olduğu yerde -burada bir “vöh" dememiz gerekiyor, vöh- Raffe denen bir varlık var, n'apayım oğlum burayı, neredeyse seve seve hayatımı Penryn'inkiyle değiş tokuş ederdim... Ama galiba, yani... belki o kadar da seve seve değil.
Gelelim seve seve olmamasının nedenine —aslında bunlar da insanı kitaba acayip bağlayan noktalardan birisi; çünkü hissettirdikleri çok gerçekçi ve farklı, düşündürdükleri şu iş görüşmelerinde sorulan abuk sabuk sorular gibi ama gerçek hayata paralel olduğu için taşıdıkları önemli anlamları var :)— bu kitapta sizi ürküten, korkutan ve hatta dehşete düşürenler... Sadece doğaüstü yaratıklarla sınırlandıramayacağım burayı, çünkü sayısız durum ve insanlar da var.
Böyle garip bir yorum oldu, spoiler vermemek adına anlatamadım şu anda hiçbirini; çünkü biliyorum ki ben bu seriyi anlatmaya bir başlarsam mutlaka spoiler hava sahasına girerim :) Ama lafın kısası şudur ki paranormal severlerin mutlaka okuması gereken bir seri; çünkü bunu okuduktan sonra kendi adına özel bir çıta bile oluşturacak - Meleğin Düşme Noktası falan sjsjsj
Keyifli okumalar efenim :)
“Babam bana bir keresinde büyüdüğümde hayatın karmaşıklaşacağını söylemişti ama sanırım kastettiği bu değildi. Öte yandan, annem ona hak vermişti ve kastettiğinin bu olduğuna emindim."
Çok sevdim ya ben bu kadını ^-^