Kroyçer Sonat; Tolstoy'un içinde bulunduğu dehşetli buhran döneminde kaleme aldığı dil bakımından muazzam, öğreti bakımından ise bir o kadar başına buyruk, dik kafalı, dediğim dedik eseri.
Bir deli Tolstoy. Ve bu eserinde deli cesareti var. Öyle bir deli ki
yaşadığı ruhsal ve ailevi sorunların etkisiyle gördüğü halüsinasyonlara herkesin iman etmesini istiyor. Oysa içinde bulunduğu çağ çarmıha gerecek yeni İsa'lar arıyor. Onun deliliği de işte tam da bu noktada şüphe götürmeyecek kadar gerçekçi oluyor. Çünkü ancak bir deli böylesine güçlü bir akıntıya karşı kürek çekmeye cesaret edebilir. Üstelik "Sıkılmadan" kitabının sonuna sekiz sayfalık bir manifesto ekliyor. Öylesine kendinden emin, öylesine dik. İnsanın onun bu cesaretine hayran olmaktan başka çaresi kalmıyor doğrusu.
Şuna bak, bir mümin olsa Ömer gibi olurdu, demek geliyor içimden.
Yıllarca gerçeğin peşinden koşmuş, yaralı, yaralarının verdiği acıyla saldırganlaşmış ama bir yarası olduğunu dahi kabul etmeyen güçlü kalem Tolstoy'un herşeye rağmen eline sağlık.