Tembelliğe alıştırılmış , tembellik tarafından dize getirilmiş Oblomov'un hazin öyküsü.. Bir şeyleri tasarlayıp en ince ayrıntısına kadar hep sonraya , hep yarına bırakmak.. Ve neticesinde de hayatı kaçırmak. Yaşanılacak o kadar güzel şey varken , bunların aktörü olmak varken yalnızca bir seyirci olarak kalmak... Oblomov'un aslında hepimizde var ve biz de bircok hususu kaybediyoruz ne yazık ki.. Hem de göz göre göre..
Kitabın şekilsel yapısına gelince ; uzun bir kitap 619 sayfa.. Ama kesinlikle insanı sıkmayan bir kitap. Ve üç günde çok rahat bitirilebilir nitelikte. Çünkü yazarın üslubu da olaylar da insan zihnini yormuyor. Okudukça insanı kendine çekiyor. Ben kitabı okurken kendimi kitabın akışına bıraktım. Saflığı , temizliği , iyi yüreği gördüğüm Oblomov'un nasıl tembelliğine yenildiğini , nasıl safliginin kurbanı olduğunu içim burkularak okudum.