2,5 yıldız.
Kitabı sabah bitirdiğimden beri ne yazsam diye düşünüyorum.
Çünkü sevmemekle takdir etmek arasında bir yerdeyim şu an.
Öncelikle yazarın twitter hesabında yazdığı orjinal ve eğlendirici şeylerden sonra kitabın da daha güldürücü olmasını beklemiştim. Bu sebeple de okumaya başladım zaten. Bir kitaptan diğerine zıp zıp atlayan biri olarak araya böyle çok düşündürmeyen, kafa rahatlatan kitaplar koyarım ki biraz beynim açılsın, rahatlasın. Ama kitabı açtığımda bulduğum şey "size tek kelime etmeden terkeden sevgiliyi geri döner diye umutla nasıl beklersiniz" saçmalığıydı.
Bu gibi durumları kişisel olarak anlayamadığım için -çünkü senden gidenin ardından onca zaman beklemenin saçma olduğuna inanıyorum- gerçekten kafasını falan kırmak istedim, gidip iki sarsmak istedim. Gerçi işe yaramazdı. Ayşegül bir şey yapamamış ben ne yapayım. Bazen olayların gerçekliğini cidden kişinin kendisinin anlaması gerekiyor.
Bir ara yapmayı hiç sevmememe rağmen kitabı yarıda bırakacaktım ama kısa olduğu için devam ettim.
Neyse ki sonunda mantığı ve olayları görme şekli değişti ki "ohh be" dedim. Bazılarımız deneyimlemeden ders alabilselerde bazılarımızın ders alması veya olgunlaşması için olayları baş kahraman olarak yaşaması gerekiyor; bunu bir kez daha anladım sadece.
Bir de kendimde kilolu bir insan olduğum için açıkçası eskiden yaşadıklarımı ti'ye alan bir anlatımla da olsa okumak pek hoşuma gitmedi. Kendimle bir sorunum yok çok şükür ama her kilolu insanın başına gelen ya da duyduğu şeylerdir yazarın anlattıkları. Yazarında böyle bir kitap yazması demek zaten kendini kabullendiği anlamına geliyor. Ya da bunları yazıya aktarmasının kendini kabullenme yollarından biri olduğunu.
Bu sebeple kitabı sevsem mi sevmesem mi diye düşünürken arada bir yerde yazarı takdir ederek kitabı bitirdim.
Sizlerde kısa olsun, beynim rahatlasın derseniz okunur tabii. Ama aksi halde özellikle tavsiye edemeyeceğim.